Komünist hukukçulardan 'koronavirüs' açıklaması

Komünist hukukçuların tüm dünyayı etkisi altına alan ve bir halk sağlığı sorunu olan Koronavirüs salgınına ilişkin yayımladığı açıklamada, "Siyasi iktidarların önlem almakta gecikmesi bir yana, kapitalizmin sağlık sisteminin salgın karşısında çöktüğü, salgınla mücadelenin sağlık emekçilerinin üzerine yıkıldığı, salgını dizginlemek ve yok etmek için bilimsel ve kamusal bir planlamanın olmadığı açıkça görüldü." denildi.

Komünist hukukçulardan 'koronavirüs' açıklaması

Tüm dünyayı etkisi altına alan ve bir halk sağlığı sorunu olan Koronavirüs salgınına ilişkin TKH’li Hukukçular’dan bir açıklama geldi. Açıklamada, kapitalizmin sağlık sisteminin salgın karşısında çöktüğü vurgulanırken, içinden geçilen sürecin bir kriz olduğu ve bu krizin faturasının halka ödetilemeyeceği ifade edildi.

“Hemen şimdi” başlığı ve TKH’li Hukukçular imzasıyla yayımlanan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Coronavirus (Covid-19) salgını ülkemizi ve tüm insanlığı tehdit ediyor. Salgına yakalananların ve salgından ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor.

Siyasi iktidarların önlem almakta gecikmesi bir yana, kapitalizmin sağlık sisteminin salgın karşısında çöktüğü, salgınla mücadelenin sağlık emekçilerinin üzerine yıkıldığı, salgını dizginlemek ve yok etmek için bilimsel ve kamusal bir planlamanın olmadığı açıkça görüldü.

Bu bir krizdir, bu olağanüstü bir durumdur. Ancak tahmin edilemeyen bir durum değildir. Böyle bir salgının olabileceği uzun yıllardır öngörülmektedir. Bu nedenle siyasi iktidarların yetersiz kalmasının bir mazereti olamaz. Esasen Küba Cumhuriyeti böylesi bir duruma nasıl yaklaşılması gerektiğine ilişkin örnekleri bizlere net olarak göstermektedir.

Bu nedenlerle krizin faturası asla halka ödetilemez!

Aşağıda yer alan tüm talep ve uyarıların muhatabı siyasi iktidardır.

Bir gün dahi gecikmek, yurttaşların sağlığının daha da risk altına girmesi, hak gasplarının daha da ağırlaşarak sürmesi anlamına gelecektir.

Bu nedenlerle adliyelerde;

· Tutuklu dosyalara ilişkin duruşma ve işlemler dışındaki tüm yargılama faaliyetleri durdurulmalı, tüm sürelerin kesilmiş olduğuna karar verilmelidir.

· Yeterli sayıdaki yargıç ve savcı ile adliye emekçisi dışında, tüm çalışanlar idari izne çıkarılmalıdır.

· Görevi başında olması gereken adliye emekçilerinin sağlıklı bir ortamda çalışmaları için gerekli tedbirler alınmalıdır.

· Avukatların hem sağlıklarının hem de hak kayıplarının önlenebilmesi için adımlar hızlıca atılmalı, gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

· İşçi ve stajyer avukatların ve takip elemanlarının adliyelere gönderilmesinin önüne geçilmeli, kendilerine ücretli izin hakkı tanınmalıdır. Bu hususların denetimi barolar tarafından yapılmalıdır.

· Stajyer avukatların adliye stajlarına ilişkin yapılan düzenlemeler salgının denetim altına alınmasına kadar geçecek süreyi kapsamalı ve staj sürelerinin salgın nedeniyle olabilecek kesintilerden etkilenmemesi sağlanmalıdır.

Meclis önüne gelen yargı paketi siyasi iktidarın dönemsel ihtiyaçları ile bağlantılı olup, bu hali ile yasalaşması kabul edilemez. Söz konusu yargı paketi eşitlik ilkesine açıkça aykırı olup, aynı zamanda anayasal bir ihlal anlamına gelmektedir. Eşitsizlikler mutlaka giderilmelidir. Bu kapsam da;

· Politik mahkumların yapılacak düzenlemenin dışında tutulmaları kabul edilemez. Bu doğrultuda hak savunucusu avukatlar, gazeteciler, siyasetçiler, aydınlar ve tüm politik mahkumlar derhal serbest bırakılmalıdırlar.

· Suça sürüklenen çocuklar tahliye edilmelidir.

· Çocuklarıyla birlikte cezaevlerinde bulunanlar tahliye edilmelidirler.

· Düzenlemeler yapılırken hükümlülerde dikkate alınmalı, öncelikle yukarıda yer alan kategorilerdekilerin infazları ertelenmelidir.

· Cezaevlerinde salgının önlenmesi ve hastalananların tedavisi için gerekli önlemler alınmalı, yeterli sayıda sağlık personeli görevlendirilmeli, sağlık malzemesi sağlanmalıdır.

· TTB ve Barolar bu dönem için özel olarak kurulmuş komisyonları ile cezaevlerini denetlemelidirler. Adalet Bakanlığı bu denetimin önünü açmalıdır.

Emekçilerin salgın nedeniyle işlerinin ve tüm kazanılmış haklarının korunması için gerekli önlemler alınmalıdır. Bu kapsamda;

· İşten çıkarmalar yasaklanmalıdır.

· Çalışmaya devam etmek zorunda kalan emekçilerin çalışma saatlerinin azaltılmasına ve vardiya usulü çalışılmasına ilişkin düzenlemeler yapılmalı, işyerlerinde toplu korunma önlemleri alınmalıdır.

· Verilen izinlerin yıllık izin süresinden düşürülmesinin önüne geçilmeli, emekçilerin ücretli izin kullanmasının koşulları sağlanmalıdır.

· Olası gelir kayıplarının önlenmesi için, emekçilerin işsizlik fonundan koşulsuz yararlanmaları ve işsizlik ödeneğinin sürelerinin uzatılmasına yönelik düzenlemeler yapılmalıdır.

· İşverenlerin kısa çalışmaya başvurması durumunda, kısa çalışma ödeneğinden yararlanma koşulları kaldırılarak, bu başvurunun yapıldığı işyerlerindeki tüm işçilerin ödenekten yararlanması sağlanmalıdır.

· Emekçilerin sağlıklı çalışma koşullarında çalışabilmeleri için denetimler arttırılmalı, yapılan ihbarlar ivedilikle değerlendirmelidir.

Sağlıklı yaşam koşullarına sahip olmayan mülteci ve göçmenler salgın hastalığına yakalanacak en riskli grup içerisinde yer almaktadır. Bu nedenle;

· Uygun barınma koşulları sağlanmalıdır.

· Her birinin sağlık hizmetlerine erişimi, yemek, temizlik malzemesi vb. olanaklara ulaşımı sağlanmalıdır.

Komünist hukukçular, yukarıda yer alan talep ve uyarıların takipçisi olacaklar, her zaman olduğu gibi salgın günlerinde de eşitlik ve özgürlük mücadelesinin bir parçası olarak hak gasplarının ve ihlallerinin önüne geçmek için mücadele etmeye devam edeceklerdir.”