Keşan'daki proje İstanbul'da gösterilmiş!

"Bu pandemi bize bir şey öğretmedi mi? Gıdanın ne kadar önemli bir şey olduğunu biz kavramadık mı? 10 para etmeyen kükürtlü bir kömür için böyle bir alan talan edilir mi? Herkes itiraz ediyor ancak devlet kurumlarından görüş belirtenler, tarım ürünlerine zararı olmayacaktır diye görüş belirtiyor."

Keşan'daki proje İstanbul'da gösterilmiş!

Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı 4 köy ve 1 mahalleyi etkileyecek patlatma işlemi ile linyit üretimi projesinin ÇED halkın katılımı toplantısı bugün Karacaali köyünde gerçekleştirildi. Köylüler İstanbul’da gibi gösterilen proje alanına isyan etti.

Keşan’a ilçesine bağlı 4 köy ve 1 mahalleyi etkileyecek patlatma işlemi ile linyit üretimi projesinin ÇED halkın katılımı toplantısı bugün Karacaali köyünde gerçekleştirildi.

Köylüler, projeye yoğun tepki gösterirken, projenin hayata geçmesi halinde başta içme suyu olmak üzere bölgedeki orman, tarım alanı ve meranın olumsuz etkileneceğini söylediler.

Trakya Platformu Edirne Sözcüsü Av. Bülent Kaçar ise projenin ÇED başvuru dosyasında proje alanının İstanbul’da gösterildiğine dikkat çekti. Kaçar, projenin ÇED başvurusunun iptal edilmesi gerektiğini söyledi.

Sözcü’den Uğur Akagündüz‘ün haberine göre; Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı Karacaali, Maltepe, Çobançeşmesi köyleri ve Paşayiğit mahallesi sınırları içinde Ento Maden Global A.Ş. tarafından planlanan patlatma işlemi ile linyit üretimi projesinin ÇED halkın katılımı toplantısı bugün gerçekleştirildi. Karacaali köyünde Çevre ve Şehircilik İl Müdür Yardımcısı Murat Bilici yönetiminde düzenlenen toplantıda, köy halkı projeye isyan etti.

PROJE İSTANBUL’DA GÖSTERİLMİŞ

Projenin ÇED raporunu hazırlayan danışmanlık firması yetkilisi İrfan Yayla’nın sunumuyla başlayan toplantıda, köylüler ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri söz alarak projeye karşı tepkilerini gösterdiler. Yıllık 100 bin ton üretim yapılması planlanan ve patlatma başına 2 ile 2,5 ton arası patlayıcı kullanılacağını açıklanan projenin alanının ÇED başvuru dosyasında İstanbul’un Göktürk ve Arnavutköy bölgesi olarak gösterilmesi tartışma yarattı.

Toplantıda söz alan Karacaali köyü muhtarı Hasan Kocaalili, köyün içme suyunun çıkış noktasının proje alanında olduğuna dikkat çekerken, “Ben Karacaali’de doğdum, Karacaali’de öleceğim. Benim evim taş, eski ev. Sallantıda Karacaali’deki 100 evin 85 tanesi yıkılır. Bunun garantisini kim verecek? 96 senedir biz bu köydeyiz. Ama proje yüzünden torunuma böyle bir köy bırakamayacağım. Bana gerçeği anlatın. Benim içme suyumun garantisini veriyor musun? İçme suyumuzun kaynağı projenin içinde. Siz defterden konuşuyorsunuz. Gelin gerçeğini görün. Bırakın bizi rahat yaşayalım. Gıda OSB yapıyorsunuz, yanında patlatma yapmak istiyorsunuz. Evlerimiz yıkılırsa ne olacak? Birileri ölürse bunu parayla mı karşılayacaklar? ‘Bu fakir köylüler ölse de hiç önemli değil, veririz 3 kuruş para zengin tabaka olarak yatırırız onu’. Ben buradan bunu anlıyorum” ifadelerini kullandı.

KİME ŞİKAYET EDELİM?

Kocaalili’nin konuşmasının ardından söz alan Çobançeşmesi köyü muhtarı Serhat Hesapçı da bölgede projeye benzer açık işletmelerin bulunduğunu belirtirken, “Yıllardır açık işletmelerinin önünde, uçuruma sıfır tarlalarımızı işliyoruz. Buraları hep kapatacaklarını söylediler. Ben defalarca Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne ve İl Özel İdaresi’ne dilekçe verdim. Ama şu anda hiçbir yaptırım yok. 30-35 metrelik uçurumlar mevcut, hayvanlarımız düşüp ölüyor ve kimseye şikâyet edemiyoruz. Şimdi, ‘Arkanızdayız’ diyorsunuz ama yarın burada bir patlatma olduğunda, bir tane ev yıkıldığında arkamızda durabilecek misiniz? ‘Biz arkanızdayız’ dediğinizi de not edin. İnsan öldükten sonra kalan sağlar bizimdir” dedi.

Karasatı köyü muhtarı İsmet Çolakoğlu da proje sonucu köy göletine 500 metre yakınlığı bulunan alanda patlatma yapılacağını açıklarken, “Açık işletmelerin getirdiği kazılmış topraklar zaten göletimizi yarı yarıya doldurdu. Göletimiz ölüyor. Patlatmada meramız olduğu gibi toz altında kalacak” sözlerine yer verdi.

YERALTI SULARI DA ZARAR GÖRECEK

Toplantıda konuşma yapan Edirne İl Genel Meclisi Başkanı Mehmet Geçmiş de projede yapılacak patlatmalar sonucunda kaynak suyunun yer değiştireceğini söyleyerek “Buradaki yeraltı suları başka bir kanala yok olmaya gidecektir. Bu bölgede yaşayan insanlar birinci derecede susuzluk çekeceklerdir. Bölgenin coğrafi yapısı değişecektir. Burada buğday, ayçiçeği gibi tarım alanlarının yapılması mümkün olmayacaktır. Çünkü toprak, çorak hale gelecektir. Yeraltı sularının oluşmaması, topraktaki biyolojik algıların yok olmasına sebep olacaktır. Haftada bir her yaptığınız patlatmalı sistem, burada 4 şiddetinde bir deprem sistemi yaratacaktır. Her deprem oluşumunde yeraltı sularında değişiklik olacaktır. Onun için corona virüsünün başlamasıyla birlikte insanların temel ihtiyacı gıda ürünleri olmuştur. Bu nedenle bölgemizde çok önemlidir. Kömürün ise hayati bir anlamda önemi yoktur. Bununla birlikte Keşan’da tarıma dayalı bir sanayi kuruyoruz. Tarıma dayalı sanayi kuracağımız yerde tarımı yok ederek bu gibi işlemleri devam ettiremeyiz. Bu ÇED raporundan, firma yetkililerinin taleplerinden vazgeçmesini İl Genel Meclisi olarak talep ediyoruz” dedi.

ÇED RAPORU İNCELENMEDİ Mİ?

Toplantıda Trakya Platformu Edirne Sözcüsü Av. Bülent Kaçar ise ÇED raporunda proje alanının İstanbul’da Göktürk ile Arnavutköy arasında gösterildiğine dikkat çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“ÇED raporunun kontrol ettiyseniz 37’nci sayfasında proje alanı İstanbul Göktürk ile Arnavutköy arası gösteriliyor. Kendi koydukları harita burada. Hem şirketten, hem de Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden yanıt bekliyorum. ÇED raporunda proje alanı İstanbul Göktürk ile Arnavutköy arasında mıdır? Bunu incelediniz mi? Bunu fark edemediniz mi? Bu görevi kötüye kullanmadır.

ÇED yönetmeliğine göre ÇED dosyası hazırlayıp resmi makama sunmuşsunuz. Bu bir hata değildir. Sizler mühendissiniz. Dolayısıyla ÇED raporunun sorumlususunuz. Proje alanı olarak gösterilen görselin altına 25 binlik Edirne İl Çevre Düzeni içerisinde diye yazılmış ve şirket diyor ki, ‘Proje alanı Karacaali’de değil, İstanbul Göktürk ve Arnavutköy arasında’. Devlet görevlileri, kamu görevini ciddiyetle yerine getirseydi, ÇED başvurusu reddedilirdi. Bu açıkça bir ciddiyetsizlik. Devlet ciddiyetine böyle bir şey yakışır mı?”

PANDEMİ BİRŞEY ÖĞRETMEDİ Mİ?

Keşan Kent Konseyi Başkanı Hasan Karagöz ise proje alanının sınırında Keşan Gıda Organize Sanayi Bölgesi’nin bulunduğunu hatırlatırken şöyle konuştu:

“Şu an 595 hektara ÇED raporu alınmaya çalışıyor. Yani yaklaşık 6 bin dönüm. Ama ruhsatın toplamı 840 hektardır. Yani 8 bin 400 dönüm. Kendi raporlarında yazıyor, yaklaşık 6 şiddetinde deprem etkisi yaratacağı yazıyor. Haftada bir patlatılacak, güvenlik önlemi alınacak ve çevresini çevirmiş olan Karasatı, Çobançeşme, Maltepe, Karacaali, Altıntaş köyleri ve Paşayiğit mahallesinde hayat duracak.

Önlem olarak dışarı çıkış engellenecek. 25 gün çift vardiya çalışılacak. Yılda 100 bin ton kömür çıkarılacak. 25 yıl çalışılacak. 24 milyon ton kömür çıkarılacakmış. Bu hesaplara göre, her gün yaklaşık 30 kamyon burada hareket edecek. Bu ulaşım nasıl sağlanacak? Raporda bunlar çok belli değil. Karacaali içme suyu kaynağı, tam patlatmanın ortasında. İçme suyu diye bir şey kalmayacak. Orman, tarım arazileri, mera gidiyor ve 6 bin dekar yer gidiyor.

Bu pandemi bize bir şey öğretmedi mi? Gıdanın ne kadar önemli bir şey olduğunu biz kavramadık mı? 10 para etmeyen kükürtlü bir kömür için böyle bir alan talan edilir mi? Herkes itiraz ediyor ancak devlet kurumlarından görüş belirtenler, tarım ürünlerine zararı olmayacaktır diye görüş belirtiyor. Vicdan diliyorum. Talebimiz ÇED olumsuz raporu verilerek ÇED sürecinin sonlandırılmasını talep ediyoruz.”

İNSAN SAĞLIĞINA ZARAR VERECEK

Edirne Tabip Odası Başkanı Dr. Memet Akbal da toplantıda projenin insan sağlığına etkilerine dikkat çekerken, “Patlamalı linyit işletmeleri, başta toz, gürültü ve sarsıntı ile insan sağlığını doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemektedir. Toz ya da sızıntı ile ortaya çıkan zararlı atıklar, havaya, suya ya da toprağa karışarak insan sağlığına ciddi zararlar vermektedir. 2019 TÜİK verilerine göre, Türkiye’deki ölüm istatistikleri içerisinde birinci sırada kalp hastalıkları, ikinci sırada iyi ya da kötü huylu kanserleri saymış. Çevresel etkilerle meydana gelen iyi ve kötü huylu kanserlerden ölüm sıralamasında ne yazık ki İstanbul Türkiye birincisi, Tekirdağ Türkiye ikincisi, Kırklareli Türkiye üçüncüsü ve Edirne Türkiye dördüncüsüdür” diye konuştu.

Toplantı, konuşmaların ardından sona ererken katılımcılar, Çevre ve Şehircilik İl Müdür Yardımcısı Murat Bilici’ye 150 adet imzalı itiraz dilekçesi ileterek projenin iptal edilmesini istediler.