İstanbul ilçe belediye başkanları koronavirüs toplantısında bir araya geldi

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, kentte görev yapan 32 ilçe belediye başkanı ile koronavirüs gündemli toplantıda Haliç Kongre Merkezi'nde bir araya geldi. 9 Aralık günü akşam saatlerinde gerçekleştirilen toplantıda Bağcılar, Başakşehir, Maltepe ve Şile belediyeleri, başkan yardımcısı; Büyükçekmece ise meclis 1'nci başkanvekili düzeyinde temsil edildi.

İstanbul ilçe belediye başkanları koronavirüs toplantısında bir araya geldi

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, kentte görev yapan 32 ilçe belediye başkanı ile koronavirüs gündemli toplantıda Haliç Kongre Merkezi’nde bir araya geldi. 9 Aralık günü akşam saatlerinde gerçekleştirilen toplantıda Bağcılar, Başakşehir, Maltepe ve Şile belediyeleri, başkan yardımcısı; Büyükçekmece ise meclis 1’nci başkanvekili düzeyinde temsil edildi.

Toplantıya herhangi bir düzeyde katılım göstermeyen iki belediye ise, Pendik ve Bahçelievler oldu. Pendik Belediye Başkanı Ahmet Cin’in, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün gibi Covid-19 tedavisi gördüğü öğrenildi. Her iki başkan acil şifalar dileyerek konuşmasına başlayan İmamoğlu, İstanbul’un pandemiyle ilgili çok sıkıntılı bir dönem geçirdiğinin altını çizdi.

“34 ÇALIŞANIMIZI KAYBETTİK”

İBB bünyesindeki koronavirüs rakamlarını paylaşan İmamoğlu, süreç içinde 34 çalışanlarını kaybettiklerini belirtti. Kurum bünyesinde hasta sayısının 2 binlere kadar çıktığını kaydeden İmamoğlu, 3 ile 4 bin arasında da temaslı çalışan olduğunu ve bundan dolayı iş kaybı yaşadıklarını aktardı.

” TÜRKİYE’NİN HER BÖLGESİNİ KONUŞUR HALDEYİZ”

Salgının yükselme eğilimine girdiği 15 Kasım’dan itibaren İBB olarak aldıkları önlemleri aktaran İmamoğlu, şu bilgileri aktardı:

“O tarihten itibaren sosyal tesislerimizi, müzelerimizi, kültür merkezlerimizi kapatma kararı aldık. Hükümetimiz, 17 Kasım’da ilk kısıtlamalarını uyguladı. 2 Aralık’tan itibaren de ikinci kısıtlama kararlarını aldı. İBB Bilim Danışma Kurulu’muzun da belirttiği üzere, tam kapanmanın çare olacağını düşünüyorum. Kısmı önlemlerin süreci uzatacağını ve netice vermeyeceğini düşünüyorum. Bugün (9 Aralık), şu saate kadar 437 definimiz var; 204’ü salgın hastalıktan. Yaklaşık bir aydır 400’lü rakamlarla defin yapıyoruz; bu hiç düşmedi.”

“TAM KAPANMA ŞARTI KOŞUYORUZ”

“Kısıtlamalarda üçüncü haftaya girdik. Bir miktar esneme oluyor rakamlarda ama aşağıya düşüş yok. Bunun yeterli olmadığını net olarak söylemek lazım. Danışma Kurulu’muz, tam kapanmayı şart koşuyor. 3 hafta öneriyorlar; olmazsa iki haftanın da olumlu sonuçlar verebileceğinden bahsediliyor. Tam kapanmanın ekonomik karşılığını biliyoruz. Ama hep beraber, devletimizin tüm kurumlarıyla bu ekonomik kaygıyı atlatabileceğini düşünüyorum. Sağlık Bakanı’mız ve diğer belediyelerden edindiğim bilgiler doğrultusunda salgın sürecinde İstanbul’u konuşurken, son 2 haftadır Türkiye’nin her bölgesini konuşur haldeyiz.”

“SEFERE ÇIKAN OTOBÜS SAYISI DEĞİŞMEDİ”

Pandemi sürecinde, İstanbul’un en önemli sorunlarından biri olan ulaşımın da sahada konuşulan bir konu olduğunu aktaran İmamoğlu, İETT otobüsleri ve metrobüs araçlarının tam kapasite ile hizmet verdiğini, geçmiş yılların rakamlarıyla karşılaştırma yaparak örneklendirdi. Pandemi nedeniyle düşen yolcu ve sefer sayılarına rağmen, tam kapasite ile hizmet verdiklerini detaylı rakamlarla paylaştı.

 DEPREM GÖRÜŞMESİ

İmamoğlu’nun koronavirüs dışındaki ikinci gündem maddesi ise, olası İstanbul depremi oldu. 7 Aralık’ta Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ile Ankara’da bir araya geldikleri bilgisini aktaran İmamoğlu, ilçe belediye başkanlarını toplantıda yaşanan konularla ilgili bilgilendirdi. Geçtiğimiz 21 Şubat’ta, yine Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Kentsel Dönüşüm İstişare Toplantısı”nda Bakan Kurum’a İstanbul’a özel “Deprem Konseyi” önerisinde bulunduğunu hatırlatan İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Bu konsey önerimizi dikkate alarak, üzerinden heyetlerin de 2 ya da 3 kez geçtiği konuşmalarımız, buluşmalarımız olmuştu. Pazartesi günü yaptığımız bu toplantıda, birkaç konu öne çıktı. Konsey önerimiz üzerinde bir mutabakat yok. Aslında önerimizin özeti, İstanbul odaklı bir ‘deprem üssü’ oluşturulması. Bakanlığın koordinatörlüğünde, valiliğin, İBB’nin içinde olduğu; aynı zamanda özel sektör temsilcilerinin, sigorta, finans sektörleri -en üst seviyede ama- ve meslek odalarının içinde olduğu bir mekanizma. Bunlar incelenecek; raporlarımızı sunduk. “

“İSTANBUL DEPREMİ İÇİN İSTANBUL’DA ANA BİR ÜS KURULMALI”

Bakanlıkla yaptıkları görüşmede 3 karar verildiği bilgisini paylaşan İmamoğlu, şu ifadelere yer verdi:

“Bir tanesi; mevzuatla ilgili karmaşa olduğunu düşünüyoruz. Yaklaşık 24 kanun, 11 yönetmelik ve 19 kurum var bu konuda yetkin karar alabilecek. Her konuda ayrı masa kurma şansına sahip değilsiniz. İşlevselliği aktif hale getirmek için, İstanbul depreminin İstanbul’da kurulacak bir ana üs tarafından, hızlı ve pratik kararlarla yönetilmesi gerektiğine net olarak inanıyorum. Başka yolu yok yani bunun. Esas burada temel önerimiz de şu aslında: Tek sesin çıkması, siyaset sesinin, siyaset sosunun bu işe karışmadan bu işin yönetilmesi ve büyük bir seferberlikle yine de en az 10 yılda tamamlanabileceği öngörüsünü kendisiyle paylaştım. Çünkü depremin ne gün ne zaman olacağını hiçbirimiz bilmiyoruz.”

“A,B,C,D PARTİSİ DEMEDEN, İNSANLARIN YAŞAMLARI KORUMA ALTINA ALINMALI”

İkinci kararın, önerdikleri “konsey”le ilgili bilimsel bir toplantı gerçekleştirmek olduğunu kaydeden İmamoğlu, toplantının ev sahibinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olacağını söyledi. Toplantının içeriği ve depremle ilgili kurulacak masada olması gereken sektörlerin açılımının yapılacağı bir taslağı Bakan Kurum’a sunacaklarını belirten İmamoğlu, üçüncü konuyu ise,

“Depremle ve kentsel dönüşümle alakalı tespit ettiğimiz acil konu başlıkları üzerinden hem bakanlık hem de İBB komisyonlarının bir araya gelerek bir toplantı yapması. 3 konuda bir iş birliği yapma kanaatine vardık” sözleriyle özetledi. Deprem konusunun siyasetin çok üstüne fırlaması gerektiğini söyleyen İmamoğlu, “Ben onu yaptım, şu bunu yaptı demenin ötesinde; A, B, C, D partisi demenin ötesinde, İstanbul’da insanların yaşamlarını koruma altına alma zorunluluğumuzun olduğunu tekrar hatırlatmak isterim” ifadelerini kullandı.