İKD'den 'Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü' açıklaması

"Mücadelemiz, Trujillo diktatörlüğüne boyun eğmeyen Mirabel Kardeşlerin düşleri içindir! Mücadelemiz AKP’nin ‘Yeni Türkiye’sine karşı laik ve aydınlık bir Türkiye içindir!"

İKD'den 'Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü' açıklaması

İlerici Kadınlar Derneği (İKD) tarafından, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla bir açıklama yayımlanarak, “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla örgütlü gücümüzü büyütmeye, karanlığa meydan okumaya çağırıyoruz.” ifadelerine yer verildi.

İKD’nin açıklamasında, “Kadın düşmanlarına, gerici yobazlara, parababalarına, bu düzene mahkum değiliz. Çocuk istismarlarına, kadına şiddete, tacize, kadın cinayetlerine mahkum değiliz. Eşitlikçi bir düzen, insanca bir yaşam mümkün. Değiştirmek kendi ellerimizdedir.” denildi.

İlerici Kadınlar Derneği (İKD) tarafından yapılan, “Şiddete, sömürüye, gericiliğe mahkum değiliz, eşitlikçi bir düzen mümkün!” başlıklı açıklamanın tamamı şöyle:

“Ülkemizde ve dünyada son yıllarda artan kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri içinden geçtiğimiz karanlık dönemin sonucudur.

Sömürünün derinleştiği, laikliğin tasfiye edildiği, toplumsal yaşamın gerici politikalarla yeniden dizayn edildiği AKP’nin ”Yeni Türkiye’sinde” kadınların payına düşen yoksulluk, şiddet ve artan kadın cinayetleridir.

Son bir yıldır yaşanan pandemi ise bu tabloyu daha da ağırlaştırmıştır.

Pandeminin etkileri devam ederken ekonomik kriz her geçen gün derinleşiyor. İşsizlik, düşük ücretler ve temel tüketim ürünlerindeki fiyat artışları nedeniyle emekçiler temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hale gelirken, esnek çalışma biçimleri yaygınlaşıyor.

Esnek ve güvencesiz çalışma modelleri kadınların yeni çalışma biçimi olarak meşrulaştırılıyor. Pandemi ile birlikte esnek çalışmanın yaygınlaşması emekçi kadınların omuzlarına binen yükü arttırıyor,yine pandemi döneminde kadına yönelik şiddetin arttığı bir başka gerçek olarak karşımıza çıkıyor.

Kadınlara sunulan seçenekler ise ya ev içi geleneksel rollerine geri dönmeleri ya da sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda ‘ucuz iş gücü’ olarak sömürüye rıza göstermeleridir. Büyük sermaye gruplarının her 25 Kasım’da ya da 8 Mart’larda yayınladıkları kadın dostu mesajları yalnızca sömürünün üstünü örtmenin aracı olarak görülmelidir.

Bugün emekçi kadınları ucuz işgücü olarak gören, her türlü hakkını gaspeden, işsizlikle tehdit eden parababaları, sermayedarlar, kadına yönelik şiddete karşı yalnızca timsah gözyaşları dökebilirler.

Bütün bu tablo karşısında biz biliyoruz ki kadına yönelik şiddet ile mücadele sömürüye ve gericiliğe karşı kadınların, işçilerin, emekçilerin örgütlü gücü ile mümkündür.

Emekçileri, işçileri, yoksullukla terbiye edip, gericilikle esaret altına alan bu sömürü düzeni miadını doldurmuştur.

Kadın düşmanlarına, gerici yobazlara, parababalarına, bu düzene mahkum değiliz. Çocuk istismarlarına, kadına şiddete, tacize, kadın cinayetlerine mahkum değiliz. Eşitlikçi bir düzen, insanca bir yaşam mümkün. Değiştirmek kendi ellerimizdedir.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla örgütlü gücümüzü büyütmeye, karanlığa meydan okumaya çağırıyoruz.

Mücadelemiz, Trujillo diktatörlüğüne boyun eğmeyen Mirabel Kardeşlerin düşleri içindir! Mücadelemiz AKP’nin ‘Yeni Türkiye’sine karşı laik ve aydınlık bir Türkiye içindir!

Mücadelemiz insanca yaşayabileceğimiz bir gelecek içindir!”