İGD'li Coşkun Yılmaz: Tüm dostlarımızı TKH’nin 100. Yıl çağrısına omuz vermeye çağırıyorum

TKH’nin çalışmalarını ve kendisini takip ediyorum. Birçok yoldaşımız, arkadaşımız orada. En yakın siyasi hareket olarak geliyor. Takdir ediyorum çalışmalarını, destekliyorum. Son amblemi de çok hoşuma gitti. 100. Yıl Komiteleri çalışmalarını da destekliyorum. Tüm dostlarımızı da omuz vermeye çağırıyorum.

İGD'li Coşkun Yılmaz: Tüm dostlarımızı TKH’nin 100. Yıl çağrısına omuz vermeye çağırıyorum

İlerici Gençler Derneği (İGD) ve tarihsel TKP üyesi Coşkun Yılmaz, İGD çalışmasına dair anekdotlarını Parti-sendika ilişkilerini, dönemin koşullarını, ’77 1 Mayıs’ını  anlattı. Yılmaz, Parti’nin 100. yılına dair duygularını da iletti.

Parti’yle nasıl tanıştınız? Örgütlenme sürecinizden bahseder misiniz?

İzmir’de en yoksul semti Ballıkuyu, Kadifekale bölgesinde yaşıyorduk. Mahalle olarak akrabalar, eş dost bir arada yaşardık. Biz de semtte o zamanlar, Türkiye’de gelişen sol siyasetinden etkileniyorduk. ’68 Kuşağı… İlkokulu bitirdikten sonra, akrabam olan Maden-İş’li usta vardı, onun yanına verdiler meslek öğrenmem için. İlhan abiyi de bu vesile ile anmış olayım saygıyla. İlhan usta, çırak olarak yetiştirdi beni, bir süre sonra işi bıraktı tabii o sırada bana mesleği öğretti. Torna-tevsiye işindeyiz. Çankaya, Basmane civarında eylemler olurdu biz de görürdük eylemleri, çocuktuk o zaman. ’68 Kuşağının eylemleri olurdu, etkileniyorduk. Tabii bizim semtte bir gelişme yok henüz. İlhan usta Efe Tarım’da işe başladı, Maden-İş’li oldu o zaman. Biz semtte gece 2-3’e kadar oturur, sohbet ederdik. Tabii o zamanlar İlhan abi orada Maden-İş’in eğitimlerine gitmiş Gönen’e, sosyalizm eğitimleri gibi başlıklarda. Bize anlatıyordu bunları. Maden-İş sayesinde sol ile tanışıyor ve yerini alıyor aslında.

O zamanlar Genç Sosyalistler Birliği’nin (GSB) bürosu vardı Konak’ta, bir iki kere gittik. Sonraları 1976’da İGD kurulacaktı, İGD ofisine gidip geliyorduk. İşçi gençlik olarak gidip geliyorduk. İGD’li olduk o şekilde.

1977’de bir gün işe gidecektim, Konak’ta hastane önünde bir kitle toplanmış, baktım genç işçi Avni Ece vurulmuş, İGD’li. 1977 1 Mayıs afişlemeleri yapılırken vuruluyor. İşe gitmedim, cenazeyi kaldırdık. Maden-İş’te sabaha kadar nöbet tuttuk İGD olarak. Aktif olarak katılmaya böylece başladık, artık hayatımızın bir parçası olmuştu. Şafak Döküm’de çalışıyordum ve Maden-İş’li oldum.

Partili olarak hangi çalışmalarda bulundunuz?

Ballıkuyu’da semt sorumlusu oldum o dönem, hiç durmuyorduk, mahalle gençleri içerisinde ciddi örgütlenmeler gerçekleştirdik. Hatta apolitik, lümpen denilebilecek bir toplamı dahi örgütleyebiliyorduk. Kahve kültüründen birçok arkadaşımızı kopardık ve devrimcileştiler. Her akşam mutlaka afişleme, yazılama, çalışma vardı. O dönem Türkiye’nin her yerinde yoğun bir faaliyet vardı sol sosyalist hareket açısından. Bunun karşısında faşist hareket de palazlandırılıyordu tabi devlet tarafından. Faşistler semtte örgütlenmeye çalıştılar, ev tuttular, yuvalanmaya çalıştılar; püskürttük mahalleden. Evden de kovdurttuk, barındırmadık, hakimiyetimizi sürdürüyorduk.

1977 1 Mayıs’ına Maden-İş otobüsleri sayesinde İstanbul’a gittik. 17-18 yaşındayım, Beşiktaş’tayız, Maden-İş önünde. Mitinge katıldık, cebimde para yok, bir şey yok. Çok coşkulu bir biçimde başladı yürüyüşler. Taksim’e çıktık kitlesel olarak, ben kürsüye yakın bir yerdeydim, her şey yerindeydi. Kemal Türkler kürsüye çıktı konuşma yaparken silahlar patladı. Ben otelin üstündekileri gördüm zaten. Sonra kargaşa ortamı oldu. Göz gözü görmüyor; panzerler, sis bombaları… Çıktım alandan baktım nereye gideceğime, İGD’li arkadaşları gördüm onların yanına gittim, yürüdük ve alandan çıktık. İlhan ustayı gördüm orada, sarıldık.

Sonra otobüslere bindik, geri dönüyoruz, radyoda dinledik yolda durumun ağırlığını. 1977 1 Mayıs’ı bizi daha da kemikleştirdi, korkutmasını bırakın… 1978’de yine geldik 1 Mayıs’a. Kemal Türkler’in odasında kalıyoruz sabaha kadar. İGD’liler olarak birbirimizle akrabalıktan, kardeşlikten de öte çok büyük bir yoldaşlığımız vardı. Kemal Türkler’in sandalyesine oturdum şakasına, yıllar sonra sendikacı olduk. Tabi hayat getirdi buralara, özel olarak bir sendikacı olmak gibi bir düşünce yoktu. 1979 1 Mayıs’ında Ballıkuyu’dan Konak’a kadar mahalleyi yürüttük.

İGD güçlenmeye başladı bu süreçlerde. Her bölgede şubeler kurmaya başladık. Çok militan bir kadromuz vardı. Lisede çalışma var biz gidiyorduk, üniversitede çalışma var biz gidiyorduk. Oradaydım hep. Hiçbir çekincem ya da korkum da yoktu o dönemler. Biz güçlendikçe bize dönük saldırılar yükseldi. “Sağ, sol çatışması” denen şey bu zeminde oluştu. Kendimizi savunduk hep, başka bir şey değil. Sol güçlerden gelen saldırılar da böylesi bir zeminden beslendi, biz güçlendikçe. Kaç tane grupla bu biçimde çatışmalar yaşandı. Sol içi çatışmalar bu süreçlerle yaygınlaştı.

1978 yıllarında İnciraltı yurtlarına Milli Cephe (MC) hükümeti faşistleri yerleştirmeye çalışıyor. Bütün sol gruplar buna karşı çadırlar kurdu, mücadele etti. Biz de destek olarak günlerce nöbet tuttuk çadırlarda. Bir gün nöbetçi bir arkadaş uyumuş sabah, baskın var diye seslendiler, kalktık baktık. Polisler sarmış etrafı, “arama yapacağız” diye duyuru yapıyorlar. Sonra çadırlar dağıtıldı. Bütün sol yine çadırlar kurdu oraya. Biz de gittik tabi İGD olarak. Yine müdahale oldu, ciddi çatışmalar yaşandı.

1979 Kasım’ında askere gittim. 12 Eylül döneminde askerdim. Gözaltına gelenlere bakıyorduk, ‘solcuysa yardım edelim’ diye. Tanışıyoruz, sigara veriyoruz, yardımcı oluyorduk. Askerlik bitene kadar böyle huzursuz kötü geçti. Askerlik yaptığım yerde İGD’lileri gördüm o mahallede. Devriyedeyken, 12 Eylül öncesi tabi daha, yazılama yapan gençlere denk geldik. Bize bağırdılar hatta burjuvaziye hizmet ediyorsunuz diye. Biz gülümsedik tabi. Sonrasında haberim gitmiş tabi, geldiler tanıştık.

İzmir’e geldim, Parti ile ilişki kurduk o dönem. Bir atölyede çalışıyorum o zaman, çorap satan bir arkadaşla denk geldik. Görüşelim dedik, sonra Parti ile temasa geçmiş oldum o bağ ile. O zamanlar operasyonlar sürüyor Parti’ye, ilişkiler kopuk. Radyoyu dinliyoruz, nerede bir komünist varsa parti oradadır diye düşünüyoruz. Birkaç arkadaş yan yana geliyorduk yine de pankartlar asıyorduk, kimi çalışmalar yapıyorduk. Hiç ilişkilerimizi koparmadık ne koşulda olursak olalım. Bağlarımız hep vardı.

Atölyede çalışıyordum, fabrikaya gireyim dedim. Hemen işe alındım zaten. Birkaç zaman sonra işi bırakacaktım, fabrikadaki bir arkadaş ikna etti devam ettim fabrikada. Bir süre sonra Otomobil-İş sendikasını örgütlemeye başladık, sene 1985’ler artık. Sonrası TBKP süreci başladı, TBKP’de görev aldık. 1989 yılında fabrikada sendika seçimleri olacak, ben de işyeri temsilcisi oldum. Muhasebeci TİP’li Sami abi teşvik etti, destekledi, öyle aday oldum zaten. Temsilci olunca diğer fabrikalardan temsilci ve arkadaşlarla tanıştırdı Sami abi beni. 1989’un kasım ayında şube genel kurulu vardı. Sendikada muhalefeti örgütlüyoruz. Kongre zamanı geldi, seçimler olacak. Delegeleri biz çıkarttık; çok güçlüyüz diğer fabrikadaki arkadaşlarla birlikte de. Şube kongresini alacağız. O zaman kazandık ve İzmir Şube başkanı oldum. Bu şekilde sendikal hayatım başladı. Sendika ve parti ile çalışmaları sürdürdüm.

TBKP kapandı, SBP’li olduk. SBP kapandı, BSP’li olduk. Sendika başkanıyız ama afişlemeler yapıyoruz, çalışamalar yapıyoruz; bizi görenler şaşırıyor. ÖDP süreci geldi, ÖDP’li olduk. Örgütsüz kalmadık hiç. Zaten ayrışmalar ortaya çıktı, biz de ayrıldık. O süreçlerde DİSK kuruldu aynı zamanda, Maden-İş üyesiydik tabi eskiden. Eski üyeleri toplamaya başladık. Maden-İş ve Otomobil İş’i birleştirmeye çalışıyoruz. Biz kendi sendikamız içerisinde de bunu gündem yaptık, mevcut genel merkez istemiyordu, biz dayattık. 1993 yılında kongreler toplandı, birleşme gerçekleşti.

Birleşik Metal İş Sendikası ortaya çıktı bu şekilde. Ben şube başkanlığına devam ettim çok uzun süre. 1997’de merkez yönetim kuruluna aday oldum, mali daire başkanı oldum. Bir süre sonra kongreyi kaybettik, 2001 yılında İzmir’e geri döndüm. Biz tabi devam ettik, hiç bırakmadık sendikayı. 4 sene sonra kongre olacağı zaman, tekrar fabrikaya girdim delege oldum, şube yönetimine girdim, oradan tekrar kazandık kongreyi. Şube sekreteri olarak devam ettim bu tarihlere kadar. Örgütlendik, sendikayı büyüttük, grevler örgütledik, haklar kazandık.

Sonra 2000’lerin başında TKP adı alınınca TKP’ye katıldık. İsim alınmadan 1 hafta önce burada görüşmelere başladık. Sonrasında da sendika çalışmalarını Parti çalışmalarıyla götürdük. İyi çalışmalar ortaya koyduk. Metal işçileri içerisinde de örgütleniyorduk. Sonrasında koptuk bir dizi tartışmadan dolayı. O zamanlardan beri de bir daha Partili olmadım ama hep bir mesafe ile durdum, takip ettim.

Parti’nin 100. yaşına dair neler söylemek istersiniz?

Keşke tek çatı altında komünist birleşebilse, eskisi gibi örgütlü olarak devam edilebilse; ama TKP’ye sahip çıkan çokça ekip var. Komünistlerin birliğinin gerçekleşse ve bu vahşi düzene karşı mücadelesini yükseltse. Komünistler bu birikime sahip ve tek bir yere akıtamıyoruz. Akıtabilsek çok şey değişir. Onun mücadelesini hep birlikte vermek gerekiyor. Bugünkü mevcut dikta rejimine karşı komünistlerin bir araya gelip bu sömürü düzenini yıkması için örgütlü bir biçimde hareket etmesi gerekir. TKH’nin çalışmalarını ve kendisini takip ediyorum. Birçok yoldaşımız, arkadaşımız orada. En yakın siyasi hareket olarak geliyor. Takdir ediyorum çalışmalarını, destekliyorum. Son amblemi de çok hoşuma gitti. 100. Yıl Komiteleri çalışmalarını da destekliyorum. Tüm dostlarımızı da omuz vermeye çağırıyorum.

Son olarak da elbette kurtuluş komünizmde, sosyalizmdedir. 100. Yılımız kutlu olsun.