GÖRÜŞ | Ceza İnfaz Yasası'nda değişiklik tartışmaları I

Manifesto olarak Ceza İnfaz Kanunu'ndaki değişikliğe ilişkin çeşitli kurumlardan hukukçuların görüşlerini derledik.

GÖRÜŞ | Ceza İnfaz Yasası'nda değişiklik tartışmaları I

AKP ve MHP tarafından meclise sunulan 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da ve Bazı Kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı kamuoyunda çeşitli tartışmalara neden oldu. Daha önce de gündeme getirilen ancak meclisteki partilerin anlaşamaması nedeniyle geri çekilen tasarının, koronavirüs salgını nedeniyle cezaevlerindeki risk durumunun varlığı gerekçe gösterilerek yeniden ele alındığı belirtilmişti.

Söz konusu düzenleme ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçların kapsam dahilinde olup olmadığı hususu, tutuklu gazetecilerin, avukatların ve düşünce suçlarından hapiste bulunanların kapsama alınmaması, infazda eşitliğin gözetilmemesi gibi hususlar tepkilere neden birçok çevreden tepkilere neden olmuştu.

Manifesto olarak İnfaz düzenlemesine ilişkin çeşitli kurumlardan hukukçuların görüşlerini derlediğimiz bölümde ilk olarak Yargıçlar Sendikası Başkanı Ayşe Sarısu Pehlivan, YARSAV Eski Başkanı ve Yargıçlar Sendikası Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Şükran Eroğlu’nun değerlendirmelerine yer verdik:

Yargıçlar Sendikası Başkanı Ayşe Sarısu Pehlivan;

‘’Cezaevlerindeki doluluk oranı ve koronovirüs pandemisi nedeniyle cezaevlerindeki tutuklu hükümlü ve hükümözlü olarak bulunanların sağlığından ve canından devletin sorumluluğu nedeniyle acil olarak infaz düzenlemesi yapılması gerekiyordu. Gecikmeli de olsa bu konunun meclis gündemine alınması sevindirici tabi. Yapılacak düzenlemenin toplumsal barışı bozmayacak ve hatta toplumsal barışı sağlayacak bir düzenleme olması gerekmektedir.

Aslında toplumsal barışı sağlamanın yolu da kitleleri memnun edecek bir düzenleme ile mümkündür. Bu nasıl olur?

Öncelikli olarak aslında hiç bir değişikliğe gidilmesine gerek olmamakla birlikte ,malum yargıdaki hızlı değişimle inisiyatif alarak takdirini tahliye ve bir kısım tedbirlerle (adli kontrol şartı gibi) birlikte tutuklu olanlar için derhal tahliye kararı verilebilecek yargıçların sayısının yetersizliği nedeniyle üzerlerine atılı suçun cezasına göre bu örneğin 10 yıl olarak kabul edilebilir. Verilebilecek muhtemel ceza 10 yıldan az ise tedbir uygulanarak tutuksuz yargılamaların önünün açılması sağlanabilir.

Adli para cezasını ödeyemeyeler de hapis cezasına çevrilen cezaları nedeniyle cezaevinde bulunanların derhal tahliyesi ve ödeme yapabilecekleri taksit tutarlarının ve süresinin yeniden belirlenmesi mümkündür.

Ekonomik suçlar nedeniyle cezaevlerinde bulunanların yine derhal tahliyelerinin önü açılmalıdır. Aslında ekonomik suçlara hürriyeti bağlayıcı ceza verilemeyeceği Avrupa Birliği üyelik sürecinde kabul edilen Kopenhag kriterlerinde de yer almaktadır.

Düşünce suçu, ifade özgürlüğü nedeniyle cezaevinde bulunanların öncelikle tahliyesini sağlamak gereklidir. Zira bizdeki ifade özgürlüğünün çok dar yorumlandığı hukuk kamuoyunun bilgisi dahilindedir. AİHM’de de bu konudaki başvurularda en fazla hak ihlali yapıldığı konu olarak belirlenmiştir.

60 yaşının üstündeki tüm mahkumların cezalarının infazı ertelenmelidir.

Terör ve terörist tanımlaması yeniden yapılarak silahla eyleme katılmamış olanların tahliyesinin sağlanması gerekir.

İnfaz hakimlerinin kararı ile denetimli serbestlik hükümlerinden faydalandırılıp faydalandırılamayacağı konusundaki düzenlemenin yapılması da önemli bir noktadır. Ancak infaz hakimlerinin liyakat ve kıdemleri doğru sonuçların doğup doğamayacağını belirleyecektir.

Tekrarlamak gerekirse adil ve eşitlik ilkesine uygun bir infaz düzenlemesi ile toplumsal barışı sağlayarak koronovirüs salgınından cezaevlerindeki kişileri korumak mümkün olabilecektir.

Aksi halde toplumsal barışı sağlamaktan ziyade daha çok kamplaşmaya neden olacak ve genel bir af şeklinde sonuç doğurarak daha çok mağdur yaratacaktır.’’

YARSAV Eski Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu;

“Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve elden ele dolaşan taslakta cinsel dokunulmazlığa karşı olan suçların, uyuşturucu imal ve ticareti suçunun kapsam içinde olduğu görülmektedir. Bundan AKP ve MHP’nin amacının bu yönde olduğu anlaşılmaktadır.

Ancak kamuoyunda ortaya çıkan tepkiler sonrası TBMM’ye sunulan teklife ve özellikle teklifin 49 uncu maddesinin son fıkrasına, 52, 53 ve 66’ıncı maddelerine konulan hükümlerle cinsel dokunulmazlığa yönelik suçlar, uyuşturucu imal ve ticareti suçu ve yine terör suçlarının bu teklifin kapsamı dışında bırakıldığı anlaşılmaktadır.

Belirli suçları kapsam dışı bırakmak yerine yapılması gereken infazda farklılık yaratılmaması, infazda eşitliğin gözetilmesi, suçların cezaları düzenlenirken cezaların ağırlığının buna göre belirlenmesidir. Kamuoyu bu yönde oluşmamakta, siyasi irade de burada sorumluluk üstlenmekten uzak durmaktadır.”

İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Şükran Eroğlu;

‘’Yapılan açıklamada cinsel istismar suçlarının infaz yasası değişikliği içinde olmayacağı söylenildi. Ancak taslağa baktığımızda 2014 yılından önceki suçlar kapsama alınmış, bu suçların içinde cinsel istismar suçları da var. Bu gizli ve örtülü bir af.. Biz barolar, kadın örgütleri ve kadınlar bunu asla kabul edemeyiz, kadınlara, kız ve erkek çocuklarına karşı işlenen cinsel istismar suçları asla infaza ve affa konu edilmemelidir.

Bu konuda herkesi duyarlı olmaya ve cinsel istismar suçlarının affına karşı çıkmaya çağırıyoruz.’’