Gazeteciler ikinci kez hakim karşısında

İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde tutuklu gazeteciler ikinci kez hakim karşısına çıkıyor.

Gazeteciler ikinci kez hakim karşısında

MİT şehidinin cenaze törenine ilişkin görüntüleri yayınladıkları iddiasıyla yargılanan OdaTV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Sorumlu Haber Müdürü Barış Terkoğlu ile gazeteciler Hülya Kılınç ve Murat Ağırel’in de bulunduğu 8 kişi hakkında savcılık esas hakkındaki görüşünü açıkladı. Savcılık, gazetecilerin 19 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.

İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde 3’ü tutuklu 8 gazeteci ikinci kez hakim karşısına çıkacak.

Duruşma öncesinde adliye önünde, gazeteci örgütleri, siyasi parti temsilcileri ve TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek’in de katıldığı basın açıklaması yapıldı.

Basın açıklamasını bir önceki duruşmada tahliye olan Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu okudu. Terkoğlu şu ifadeleri kullandı:

“Biz bu Adliye’nin önünde kaçıncı kez toplandığımızı bilmiyoruz. Kaçıncı kez adalet çığlığı attığımızı hatırlamıyoruz. Kaçıncı kez yasalar aracı kılınarak rehin alınmış gazetecilerin fotoğrafını taşıdığımızı sayamıyoruz.

Şikayet için söylemiyoruz. Gazetecileri sudan sebeplerle tutuklayan zihniyet ne kadar sıradan ise biz de o kadar kararlıyız. Bunu anlatıyoruz.

Bu kez hapisteki üç gazeteci arkadaşımızın dışarıdaki sesi olmak için buradayız.

Barış Pehlivan, Murat Ağırel ve Hülya Kılınç 6 aydır Silivri Cezaevinde tutuklu. Elbette sebebi onların ellerini kollarını bağlamak için bahane edilmiş bir haber.

Bu öyle bir haber ki Cumhurbaşkanı milyonlarca insana açıkladığı halde “devlet sırrı” oldu!

Bu öyle bir haber ki bir köy muhtarından eski silah arkadaşlarına kadar binlerce kişi paylaştığı halde “ilk kez ifşa olmuş” oldu!

Bu öyle bir haber ki MİT Başkanı “Teşkilat Başkanı” diye çelenk gönderdiği halde “fark edilmez” oldu!

Bu öyle bir haber ki yüzlerce insanın eliyle kaldırılan bir cenazeyi anlattığı halde “saklı” oldu!

Bu öyle bir haber ki cenazeye katılan protokolün verdiği poza rağmen “gizli çekim” oldu!

Bu öyle bir haber ki Millet Meclisi’nde bir milletvekili tarafından açıklandığı halde “görünmez” oldu!

Biliyoruz, gazetecileri tutuklamak için senaryo yazanlar, herkesin gözü önünde verdikleri röportajlara bile manalar yükleyerek suç üretenler, kendi iddianamelerine bile inanmıyor.

Biliyoruz, cezaevine giren arkadaşımızı yumruklayanlar, salgın şartlarında onları hapiste tutanlar, 6 aydır tecrit işkencesiyle teslim almaya çalışanlar ülkemizde yolsuzluklar, hukuksuzluklar, istismarlar bir daha yazılmasın istiyor.

Birazdan duruşma salonuna gireceğiz. Bilekleri kelepçelenerek sanık sandalyesine oturtulan gazetecilerin yargılayanları yargılamalarını izleyeceğiz.

Karar ne olursa olsun, yıllardır başka başka ellerin sergilediği bu filmin sonunu görebiliyoruz. Emin olun, gazetecileri kurdukları kumpaslarla, tezgahlarla susturmaya çalışan bu zihniyetin sonu kendilerinden öncekiler gibi olacak. Ama adımız ne olursa olsun, biz onların ortaya çıkmasını istemediklerini yazmaya devam edeceğiz.

Dün, bugün, yarın…”