Diyanet'in nefret açıklamasına Diyarbakır Barosu'na kayıtlı bir grup avukattan destek geldi!

"Diyanet İşleri Başkanının dini inanç temelindeki beyanlarını kınama açıklamasını ve cinsel yönelim, cinsiyet kimliği gibi LGBT söylemlerini kabul etmiyor ve reddediyoruz." denilen açıklamada; 62 avukat ve stajyer avukatın ismi açıklanarak, bu isimlerin 'sembolik' olduğu belirtildi.

Diyanet'in nefret açıklamasına Diyarbakır Barosu'na kayıtlı bir grup avukattan destek geldi!

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın hutbesinde “tüm kötülük ve salgın hastalıkların eşcinsellikten kaynaklandığı” yönündeki nefret söylemlerine Ankara Barosu’ndan tepki gelmiş, baroya soruşturma sopası gösterilmişti. Erbaş’ın hutbede yaptığı söylemlere Diyarbakır Barosu’na kayıtlı bir grup avukattan ise destek geldi

“Diyanet İşleri Başkanının dini inanç temelindeki beyanlarını kınama açıklamasını ve cinsel yönelim, cinsiyet kimliği gibi LGBT söylemlerini kabul etmiyor ve reddediyoruz.” denilen açıklamada; 62 avukat ve stajyer avukatın ismi açıklanarak, bu isimlerin ‘sembolik’ olduğu belirtildi.

Diyarbakır Barosu Diyanet’in söylemlerine dönük bir kınama açıklaması yayınlamıştı. Bu açıklamayı reddediklerini açıklayan grup, “Bizler, zina ve eşcinselliğin İslam dininin temel yasaklarından olduğuna inanıyor ve Cuma hutbesindeki meşru uyarıları destekliyoruz.” açıklamasına imza attı.

İşte o açıklama:

“DİYARBAKIR BAROSU TARAFINDAN YAPILAN KINAMA AÇIKLAMASINI REDDEDİYORUZ
27.04.2020, Diyarbakır
Bizler aşağıda isimleri olan Diyarbakır Barosu’na kayıtlı avukat ve stajyerler olarak;

Diyarbakır Barosu tarafından 26.04.2020 tarihinde, Diyanet İşleri Başkanının dini inanç temelindeki beyanlarını kınama açıklamasını ve cinsel yönelim, cinsiyet kimliği gibi LGBT söylemlerini kabul etmiyor ve reddediyoruz.

Prof. Dr. Ali Erbaş Cuma hutbesinde; “Ey insanlar! İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lûtîliği, Eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti. Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir, bunun hikmeti. Yılda yüzbinlerce insan gayri meşru ve nikahsız hayatın islamî literatürdeki ismi zina olan bu büyük haramın sebep olduğu Hiv virüsüne maruz kalıyor. Geliniz bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim” ifadelerini kullanmıştı. Bu beyanlar din insanlarının uyarma görevi kapsamında olup, nesil güvenliği, sağlık hakkının korunması ile ifade özgürlüğü niteliğindedir.

Bizler, zina ve eşcinselliğin İslam dininin temel yasaklarından olduğuna inanıyor ve Cuma hutbesindeki meşru uyarıları destekliyoruz.

Zorunlu üyesi olduğumuz Diyarbakır Barosunun temel işlevinin meslek örgütü olduğunu hatırlatırız. Meslek örgütümüzün insan hakları alanında tartışmalı ve kabul etmediğimiz ideolojik görüşleri, bizler adına da “kınama” şeklinde açıklaması, büyük bir talihsizliktir. Daha önce de mensubu olduğumuz baroda, tüm itiraz ve uyarılarımıza rağmen bizlerle danışılmadan kurulan komisyon ve faaliyetlere de karşı olduğumuzu belirtiriz.

Üyelerinin farklı din, inanç ve görüşlere sahip olduğu Diyarbakır Barosu; bu konuda kurumsal yapısının gereklerinin dışına çıkıp, sadece bir kesimin fikirlerini esas almıştır. Toplumun büyük çoğunluğunun kutsal saydığı din ve inanç temellerine hakaret niteliğindeki kınama açıklaması, ötekileştirici ve kutuplaşmayı arttırıcı niteliktedir.
Bu ifadelere karşı olduğumuzu, bu beyanların bizleri temsil etmediğini belirtiriz.

DİYARBAKIR BAROSU AVUKAT VE STAJYERLERİ”

AYRIMCILIK YASAĞININ İHLALİ

Diyarbakır Barosu dün yaptığı açıklamada, Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ın açıklamalarının nefret söylemi içerdiğine vurgu yaparken ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine dikkat çekmişti.

Baro’dan yapılan açıklamada şu ifadeler kullanılmıştı:

“Diyanet İşleri Başkanının, ne yazık ki ‘’Ramazan: Sabır ve İrade Eğitimi’’ başlıklı cuma hutbesinde nefret söylemi içeren ve ayrımcılık yasağını ihlal eden söylemlerde bulunduğuna şahitlik ettik.

Bu söylemler, nefret suçlarına maruz kalan ve yaşam hakkı başta olmak üzere pek çok hak ihlaline uğrayan LGBTİ+lara yönelik saldırıları artırabilecek ve halkın belli bir kesimini suç işlemeye teşvik edebilecek nitelikteyken, devletin bir kurumunun göz göre göre hala bu tarz ayrımcı söylemlere devam etmesini asla kabul etmiyoruz. Öte yandan HIV ile yaşayan kişilerin sosyal hayatta damgalanmalarının(stigma) önüne geçilmesi ve  ruhsal sağlıklarının korunması açısından devletin pozitif yükümlülük altında olduğunu hatırlatıyoruz.

Diyanet İşleri Başkanının taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerde ve açıkça Anayasanın 10. Maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine aykırı söylemlerde bulunamayacağını; hiç kimsenin cinsel yönelimi, cinsiyet kimliği ve hastalık durumu sebebiyle ayrımcılığa uğrayamayacağını ve bunun bütün kamu kurumları tarafından da bağlayıcı olduğunu vurguluyoruz.

Kendisini ayrımcı ve nefret söylemi içeren ifadelerinden dolayı kınıyor, nefrete inat yaşamı savunmaya devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla bildiriyoruz.

Diyarbakır Barosu”