Danıştay çocukları türbana sokan kararı onadı

Türbanı ortaöğretime kadar sokan 2014 tarihli yönetmeliğin Danıştay Başsavcılığı iptalini isterken Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu oy çokluğuyla onadı.

Danıştay çocukları türbana sokan kararı onadı

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, ortaokul ve liselerde türban serbestisi getiren yönetmeliğin iptali istemini reddeden dairenin kararını onadı.

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullardaki öğrencilerin kılık ve kıyafetlerine dair yönetmelik 2014 yılında değiştirilerek lise ve ortaokul öğrencilerine türban serbestisinin önü açılmıştı. Emekli Yargıç Ömer Faruk Eminağaoğlu, düzenlemenin iptal istemiyle dava açmıştı. Danıştay Başsavcılığı’nın yönetmeliğin iptal edilmesi yönündeki görüşüne karşın Danıştay 8. Dairesi, talebi reddetmişti. Kararın gerekçesinde, ortaokul ve liselerde açıkça başörtüsünü yasaklayan herhangi bir anayasal ya da yasal hüküm bulunmadığı belirtilirken, dava konusu yönetmelikle ise bir sınırlama değil, din ve vicdan hürriyeti kapsamında devlete düşen pozitif yükümlülük gereği serbestlik getirildiği savunulmuştu. Eminağaoğlu da karara itiraz etti.

“HUKUKA UYGUN”MUŞ

Cumhuriyet‘ten Alican Uludağ’ın haberine göre itirazı görüşen Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, oy çokluğuyla dairenin kararını onadı. Kararda, “Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir” denildi.

4 ÜYEDEN KARŞI OY

Danıştay üyeleri Gürsel Mekik, Ziya Özcan, Turgay Tuncay Varlı ve Mühsin Yıldız karara muhalefet ederek, karşı oy yazdı. Daha önce AİHM’nin türban yasağına ilişkin karara atıf yapılan karşı oy yazısında, “Bunun doğal sonucu olarak, özel alandan kamusala, kamusaldan resmi alana doğru gidildikçe bireysel özgürlüklerin ve bu bağlamda dinsel simge ve giysilerin kullanımının, ülkenin özgül koşulları da dikkate alınarak diğerlerinin davranışlarından daha kolayca etkilenecek yaşta bulunan öğrencilik çağındaki çocukların hak ve özgürlüklerinin korunması ve kamu düzeninin sağlanmasına yönelik meşru bir amaca hizmet etmek üzere sınırlandırılmasında hukuksal bir sakınca bulunmamaktadır” denildi.