Camilerdeki çocuk istismarları, 'kadınların imamlara tuzağı'ymış!

İslamcıların 'kadın hakları aktivisti' olarak lanse edilen Sema Maraşlı, çocuk istismarı vakalarının "kadınların tuzağı" olduğunu öne sürdü.

Camilerdeki çocuk istismarları, 'kadınların imamlara tuzağı'ymış!

Kadın hakları konusunda önemli kazanımlar getiren ve İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi, gericiliğin hedefi olmayı sürdürüyor.

Sözleşmenin feshedilmesi için çağrılar yapan gerici çevrelerin içinde Saadet Partisi ve yayın organı Milli Gazete de öne çıkan adreslerden biri. Gazete geçtiğimiz günlerde, AKP’ye yakınlığıyla bilinen yazar ve “kadın hakları aktivisti” Semra Maraşlı’ya kapılarını açtı.

Gazetenin Sema Maraşlı’ya atfen “Aile kurumu hedef alınıyor, toplum parçalanıyor” başlığıyla haberleştirdiği röportajda tahmin edildiği üzere baştan aşağı İstanbul Sözleşmesi hedef alınırken, röportajın bir bölümünde Maraşlı’nın akıllara durgunluk veren sözleri dikkat çekti. Habere göre gazetenin “İstanbul Sözleşmesi’nden sonra anayasamıza ve kanunlarımıza giren ‘Kadının beyanı esastır’ ilkesi ne gibi sorunlara yol açıyor?” sorusuna yanıt veren Maraşlı, “sözleşmenin iftiranın önünü açtığı” iddiasında bulunurken, buna örnek olarak cami ve kurslarda yaşanan çocuk istismarlarını gösterdi. Gerici yazar, yaşananların “kadınların imamlara tuzağı” olduğunu öne sürdü.

İşt röportajdaki o bölümler:

“İstanbul Sözleşmesi’nden sonra anayasamıza ve kanunlarımıza giren ‘Kadının beyanı esastır’ ilkesi ne gibi sorunlara yol açıyor?

En önemli noktalardan birisi de İstanbul Sözleşmesi’nin getirmiş olduğu ‘kadın beyanının esas alınması’ meselesi. Bu çok büyük bir facia. Bu iftiraların önünü açtı. Bir cinsiyetin sözünü diğerinden üstün tutmak masumiyet karinesine aykırıdır, anayasaya aykırıdır, insan hakları ihlalidir. Erkeğin savunması asla kabul edilmiyor, hele de cinselse konu. Delilleri bile olsa, kamera kayıtları olsa, masum olduğuna dair delilleri olsa bile kabul edilmiyor. Mesela kız diyor ki, tecavüze uğradım ama bakire raporları var, yine de adama tecavüz cezası veriliyor. Çünkü taciz, tecavüz hepsi tek başlık altında cinsel istismar olarak kabul ediliyor. Bir kadına laf atmak da, dokunmak da, tecavüz etmek de hepsi aynı kategorinin içerisinde ve hepsine yakın cezalar veriliyor. Bu neyi getiriyor? Doğal olarak cinsel istismar rakamları çok yüksek çıkıyor.

***

‘Kadının beyanı esastır’ ilkesinin sonucu olan mağduriyetlerden de bahsedebilir misiniz?

Çok fazla mağdur var. Kadın derneklerinin açıkladığına göre cinsel istismarda birinci sırada bizim imamlarımız var. Kadınlar tamamen tuzak kurarak çocuklarını camilere gönderiyorlar. Çocuğun başımı okşadı, kucağına aldı, bana sarıldı demesiyle –dedirtiyorlar- imamlara 15-20 yıl ceza veriliyor. İçinde başka hiçbir şey yok. İmamlarımız şu anda cinsel istismardan birinci sırada yatıyorlar. Aslında işin bir hedefinin de din olduğunu görüyoruz. Dışarıdan bakıldığında Türkiye istismarlar ülkesi olarak gözüküyor şu anda. İstanbul Sözleşmesi takip ekibi GREVIO diyor ki; “Türkiye’den yeterince istismar sayısı gelmiyor”. Daha çok bekliyorlar herhâlde.”