Bir Dilipak yazısı: Gericiliğe karşı devrim bariyer olur!

Önemli olan düzen içi çözümlerle gençliği kandırmak isteyen popülist siyasetçilere ve Dilipak gibi mantık ile uzaktan yakından alakası olmayan açıklamalarıyla halkı uyuşturmak isteyen gericilere karşı, gençliğin esrar yerine örgütlü mücadeleye sarılmalarıdır.

Bir Dilipak yazısı: Gericiliğe karşı devrim bariyer olur!

Baran Boğa

Geçtiğimiz günlerde AKP’li yazar Abdurrahman Dilipak kimyasal uyuşturuculara karşı esrarın çözüm olabileceğine dair bir yazı yazdı. Esrarın insana yararlı olduğunu iddia eden Dilipak, yetmezmiş gibi bir de “çivi çiviyi söker” diyerek esrarın özellikle gençler tarafından sıkça kullanılan bonzai isimli kimyasal uyuşturucunun kullanımının önüne geçebileceğini iddia etti. Dilipak’ın uyuşturucu güzellemelerine geçmeden önce ilk olarak uyuşturucu kullanımının sebeplerini ve sonuçlarını incelemekte fayda var. Çünkü bu meselenin özünde ülkenin ekonomik ve toplumsal koşulları yatıyor.

Günümüzde çoğunlukla gençlik tarafından yaygın bir şekilde kullanılan esrarın geçmişi insanlık tarihinde oldukça eskiye kadar gidiyor. Bir dönem insanların sağlığına iyi geldiği düşünüldüğünden doktorlar tarafından bile önerilebilen esrar, hali hazırda Hollanda, ABD gibi ülkelerde yasallaşmaya başlıyor. Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer mesele bu ülkelerde esrar ticareti yapan şirketlerin yasal olarak kar üstüne kar yapmaları ve toplumda esrarın insan sağlığına yararlı olduğuna dair bir reklam kampanyası yürütmeleridir. Hali hazırda esrar kullanımının insan sağlığına yararına dair en ufak bir bilimsel kanıt olmamasına rağmen niyeti esrarın pazarlaması ve ticarileştirilmesi olan şirketler insan sağlığı ile oynamaktan kaçınmıyor. Bunun dışında diğer taraftan bakacak olursak esrarın insan beynini olumsuz etkilediğine ve zeka geriliğine yol açtığına dair ise bir çok araştırma mevcut.

Bilim ile dalga geçercesine göz tedavisinde kendisine hacamat uygulatıp bunun savunusunu yapan Abdurrahman Dilipak’ın genellikle aklın ve bilimin yıllarca gerisinde olan hacamatçılarlardan çıkarı ne bilinmez fakat esrarın yaygınlaştırılmasının ticari olanaklarından yararlanmak isteyen bir fırsatçı olabileceği açık.

Yazının başında bahsettiğim gibi esrar kullanımı genelde gençlik arasında oldukça yaygın. Özellikle hayatının en sağlıklı ve güçlü dönemlerinde olan gençlerin neden kendilerini uyuşturmak istedikleri ve yaşadıkları hayatlara ve olan bitenlere karşı kayıtsızlığı seçtikleri ülkemiz koşullarında oldukça açık. İnsanların her geçen gün ekonomik sıkıntılarla boğuştuğu, ailelerin teker teker toplu intihara kalkıştığı, insanca bir yaşamın mümkün olmadığı günümüz şartlarında çaresizlikten yararlanmak isteyen birçok fırsatçı, insanlara yaşadıkları maddi temelden uzaklaşmalarını sağlayacak tekliflerle çıka geliyor. Kimi zamana antidepresan üreticisi ilaç firmaları kimi zaman da illegal yollardan uyuşturucu temin eden halk arasında “torbacı”olarak bilinen kişiler geleceksizlikten faydalanarak ceplerini dolduruyor.

Peki tüm bunlar düşüldüğünde asıl gerçekten asıl sorun kötünün iyisini seçmek mi? Yani bonzai yerine esrar kullanımını yasallaştırmak veya antidepresanla bu sorunu çözmek midir gençliği kurtaracak olan. İşsizliğin ve yoksulluğun olmadığı, geleceksizliğin ve açlığın kol gezmediği bir düzen de insanlar yine de sağlıklarını tehlikeye atarak kendilerini uyuşturmak isterler mi?

Tüm bu soruların cevabı aslında nedenlerde yatıyor. Kapitalizmin hayatlarımıza her geçen gün yol çizdiği, toplum ilişkilerinin maddiyat ve fırsatçılıktan ibaret bir hal aldığı, sağlıklı bir yaşam güvencesinden yoksun kaldığımız; açlıktan, işsizlikten ve geleceksizlikten yorgun düştüğümüz şu günlerde yalnızlaştırılan ve bireyselleştirilen gençliğin tek çıkışı, tarihte de olduğu gibi ortak mücadele ve örgütlülükten geçmektedir. İçinden geçmekte olduğumuz dönemde uyuşturucuya ve intihara sürüklenen gençliğin önündeki tek barikat kapitalizmdir. Her geçen gün artan fiyatların ve faturaların sebebi halka ait olan yeraltı ve yer üstü kaynaklarının özelleştirilmesi ve sermayeye peşkeş çekilmesinden başka bir şey değildir. Bir yandan çalışmak diğer yandan okumak zorunda kalan gençlerin bu sömürü düzenine karşı yalnız hissetmeleri oldukça doğaldır. Önemli olan düzen içi çözümlerle gençliği kandırmak isteyen popülist siyasetçilere ve Dilipak gibi mantık ile uzaktan yakından alakası olmayan açıklamalarıyla halkı uyuşturmak isteyen gericilere karşı, gençliğin esrar yerine örgütlü mücadeleye sarılmalarıdır. Unutulmaması gerekir ki Bağımlılığın ilacı bağlılıktır yani örgütlülüktür. Eşitliğe, özgürlüğe ve insanca bir yaşama örgütlülük.