Bilimsel düşünme üzerine

Dikkat edin, korona virüs salgınıyla birlikte bilimdışı düşünce daha çok görünür hale geldi. Böyle düşünme biçimi azınlıkta kalmadıkça sorunları çözmek pek kolay olmasa gerek.

Dünyanın ilk bilim tarihçisi kabul edilen George Sarton, “herhangi bir kimsenin yeni bulunan bir hormonu ya da evrene ilişkin en son kuramı bilmesi o kadar gerekli değildir. Onun için ve hepimiz için asıl gerekli olan bilimin amaç ve yöntemini olası açıklıkla anlamaktır” demiştir.  Sovyetler Birliği’ni ayrı tutarsak bu sözlere katılmamak olası değil. Bunu söylüyorum çünkü Sovyetleri ziyaret eden herkes en teknik kitapları bile alabilmek için kitapçıların önünde oluşan uzun kuyrukları anlatırdı.  Az da olsa bir önem taşıyan hemen her bilimsel kitap Rusçaya çevrilmekte ve çok büyük satış rakamlarına ulaşmaktaydı. Örneğin; Dirac’ın Quantum Mechanics adlı kitabı İngilizce olarak 2000 adet basılırken, ki bu baskı tüm dünyaya dağıtılmıştır, sadece Rusçaya çevrilmiş ve SSCB’de birkaç ay içinde 3000 adet satmıştı. Yani böyle de olabiliyormuş.

Neyse, konuya dönecek olursak bilimin yöntemini bilmek ve günlük yaşamda bir konuda fikir yürütürken kullanmak önemlidir. Yöntemi bilmek derken, “deney şöyle yapılır, hipotez şöyle oluşturulur, kontrol grupları şu kadar olmalıdır” vs. gibi teknik bilgi ve ayrıntıları kastetmiyorum. Kastettiğim, sadece ve sadece bilimin akıl yürütme yöntemlerinin günlük yaşamda kullanılabilmesi.

Gördüğüm kadarıyla, tümdengelim, basit gözlemcilik ve erekselcilik en sık düşülen hatalar. Aslına bakılırsa saydığım bu sorunların tümünün kökeninde Aristoteles’in düşünceleri vardır. Yunan filozofları arasında bilime en yatkın olanının Aristoteles olduğu da genelde kabul edilir. Ancak yöntem hataları ve bunların sonucu olarak kuramsal yanlışları astronomi ve fizikteki etkisini 17. yüzyıla dek göstermiştir; biyoloji konusunda söyledikleri ise daha uzun süre etkili olmuştur.

Tümdengelimin günlük yaşamdaki yansıması çok basittir: olguları değerlendirip, ona göre karar vermek yerine, önce karar verip sonra ona uygun olgu aramak. Uygun veri/olgu bulmak her zaman kolay olmayacağı için de çoğu zaman kurnazlık devreye girer bu aşamada. Bu, önce fikir sahibi olup, sonra bilgi sahibi olmak gibi bir şeydir veya hekimin önce tanıyı koyup, sonra hastasında onu destekleyecek bulgular araması gibi.  Veya bazı ırklar korona virüse dirençlidir gibi.

Aristoteles’den sonra tümdengelimin Hıristiyan ve İslam dünyasında, doğru bilgiye ulaşmanın, bunun da ötesinde bilginin doğruluğunu kanıtlamanın tek güvenilir yolu olarak görülmesi, bu hatalı düşünce biçiminin yerleşmesinde çok etkili olmuştur.

Aristoteles’in yöntemindeki bir diğer sorun da basit gözlemcilik idi. O dönemde zaten deney diye bir kavram yoktu. Ancak bu kontrol etmeme anlamına da gelmiyordu. Aristoteles’in yaptığı iş basit bir gözlem yapmak ve bunun daha ilerisine gitmemekti. Örneğin, çıplak gözle aya bakıp, ilk gördüğünü (basit gözlem) bir gerçeklik olarak kabul etmek ve ayın yüzeyi pürüzsüzdür demek gibi. Ya da gece ve gündüz gözlemi üzerine güneş dünyanın etrafında döner demek gibi. Veya bir kadının ağzında eksik sayıda diş olduğunu gördükten sonra, kadınların diş sayısı azdır genellemesine gidip, bunu bir daha hiç kontrol etmemek gibi. Korona virüs camide bulunmaz yargısı da böyle değerlendirilebilir.

Evet Aristoteles’in kuramlarını günümüzde savunan pek kalmadı (hiç diyemiyorum) ama düşünce biçimi sürüyor. Anlatmaya çalıştığım, örneğin dizi ağrıdığında oraya zeytinyağı sürüp sonra da iyileşti diye diz ağrısına zeytinyağının iyi geleceğini düşünmek gibi bir şey. Üstelik buna, “ilaç tekellerine karşı durmak” gibi ulvi bir amaç bile yüklenebilir.

Aristoteles’in bir diğer hatası, fiziksel olayları teleolojik diye bilinen ereksellikle açıklamasıydı. Ona göre evrende olup biten her şey belirli bir amaca yönelikti. Dinlerin de desteklediği ve topluma yerleşmesinde çok etkin olduğu bir düşüncedir bu. İnsanın beş parmağı olmasına bir anlam biçmek bu duruma örnek olabilir. Ya da koron virüs salgınının belirli bir amaç için meydana geldiğini düşünmek gibi.

Televizyona bakın, çevrenizi dinleyin bu dediklerimin çok sayıda örneğini göreceksiniz; hatta ilerici denilen çevrelerde bile. Dikkat edin, korona virüs salgınıyla birlikte bilimdışı düşünce daha çok görünür hale geldi. Böyle düşünme biçimi azınlıkta kalmadıkça sorunları çözmek pek kolay olmasa gerek.