Barzani: Petrolü Türkiye toprakları üzerinden ihraç ettik

Barzani: Kürdistan Bölgesi petrolünün Türkiye’ye verilmesi karşılığında bir anlaşma yoktur, anlaşma petrolün Türkiye toprakları üzerinden ihraç edilmesidir. Bu anlaşma Kürdistan Bölgesi’nin anayasal hakkıdır.

Barzani: Petrolü Türkiye toprakları üzerinden ihraç ettik

Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesrur Barzani, bölgedeki terör örgütü PKK varlığına ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

Irak merkezi yönetimi ile Kuzey Irak’taki federal yönetim arasında Ekim ayında anlaşma imzalanmış ve Irak’ın Kuzey batısında kalan Sincar bölgesinin idaresi Irak merkezi hükümetine bırakılması kararlaştırılmıştı. Anlaşmada, “Sincar ve çevresinde PKK ve ona bağlı güçlerin varlığına son verilecek. PKK’ye bağlı güçlerin bölgede herhangi bir rol üstlenmesine müsaade edilmeyecek” denilmişti.

Sincar bölgesinden PKK’nin çıkarılması Türkiye tarafından da sık sık dile getirilmişti.

“KIYAFETLERİNİ DEĞİŞTİRİP GERİ GELDİLER”

Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Barzani’ye yakınlığıyla bilinen Rudaw’ın haberine göre, bölgesel yönetimin Başbakan’ı Mesrur Barzani, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından basın toplantısında konuştu.

Sincar anlaşmasına dikkat çeken Barzani, terör örgütü PKK’nin bölgeden çekilmediğine aksine sayısını arttırdığına dikkat çekerek, “Şengal (Sincar) Anlaşması’nın uygulanmasını bekliyoruz ancak henüz uygulamaya konulmadı. Yapılan sadece bazı askeri güçlerin bölgeye gönderilmesiydi. PKK ve ona bağlı hiçbir güç Şengal’den (Sincar) çekilmedi. Sadece birkaç saatliğine çekilip ardından kıyafet değiştirerek geri döndüler. Aksine sayıları daha da arttı” diye konuştu.

Barzani anlaşmaya uyulmadığını ifade ederek, terör örgütü PKK’nin bölgeden çıkarılması için ciddi bir adım atılmadığına vurgu yaptı ve “Onları oradan çıkarmak Irak hükümetinin görevidir” diye konuştu.

Daha önce yapılan birçok açıklamada terör örgütü PKK’nin bölgeden çıkarıldığı yönünde iddialar gündeme gelmişti.

Sınır bölgesinde 700 köyün terör örgütü PKK’nin varlığı nedeniyle yeniden inşa edilemediğini iddia eden Barzani, “PKK’nin engellemeleri nedeniyle diğer 139 köy daha boşaltıldı. Hiçbir şekilde bu Kürdistan halkının ve tecrübelerinin hizmetinde değil. Sadece bu da değil, yerleşim yerlerimizin, dağlarımızın ismini de değiştirmişler. Kürdistan Bölgesi ve Irak’ın tümünde Kürdistan bayrağının yasaklandığı tek yer PKK’nin hakimiyetindeki bölgelerdir. Onlar kendilerini misafir değil, iktidarın alternatifi gibi tanımlıyor” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE ÜZERİNDEN YABANCI BİR FİRMAYA PETROL SATTIK”

Türkiye ile 50 yıllık petrol anlaşması yapıldığı yönündeki iddiaların doğru olmadığını belirten Barzani, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bağdat tarafından Kürdistan Bölgesi’nin bütçesi kesildikten sonra önceki hükümet memur ve çalışanların maaşlarını ödeyebilmek için mecburen petrol ihraç etme kararı aldı. Bu temelde Türkiye toprakları üzerinden ihraç edilerek yabancı bir firmaya satılması kararı alındı. Kürdistan Bölgesi petrolünün Türkiye’ye verilmesi karşılığında bir anlaşma yoktur, anlaşma petrolün Türkiye toprakları üzerinden ihraç edilmesidir. Bu anlaşma Kürdistan Bölgesi’nin anayasal hakkıdır. Irak Anayasası’na göre anayasa kabul edildikten sonra bulunan ve çıkarılan petrolün satışı Kürdistan Bölgesi’nin hakkıdır.”

Mesrur Barzani, Süleymaniye kentindeki gösterilere ilişkin de konuştu ve eylemlerin yönlendirildiğini iddia etti. Ekonomik zorluklar nedeniyle Süleymaniye kentindeki eylemlerde provokasyon yapıldığını ifade eden Barzani, “Halkın özgür bir şekilde meşru taleplerini talep etmesini ve kendisini ifade etmesini doğru buluyoruz. Fakat maalesef gördük ki dışarıdan müdahale eden birilerinin eliyle gösterilerin gidişatı değiştirildi ve şiddet olaylarının cereyan etmesine sebebiyet verildi” şeklinde konuştu.

Süleymaniye kentindeki şiddet olaylarına dikkat çeken Barzani şöyle devam etti:

“Sizlerin de gördüğü gibi resmi kurumlara, partilere, hizmet kuruluşlarına saldırıldı. Tüm partilerin binalarına saldırılmıştır. Yani saldırı sadece hükümete karşı değildir. Saldırılar binlerce şehidin kanı ile elde edilen bu statünün yok edilmesine yöneliktir. Sosyal medyada ve televizyonlarda izlediğimiz şiddet görüntüleri, şehit kardeşine saldırmak reform getirmez, maaş getirmez. Okullara saldırıp yapmak göstericilerin işi değil, gösterileri yolundan çıkaranların işidir. Elektrik dairesine, polis binasına ve hizmet kurumlarına saldırmak Kürdistan halkının çıkarlarına hizmet etmiyor.

Peki kim bunlar? Şiddete kalkışanların Kürdistan Bölgesi’ne dışardan gelenler olduğunu biliyoruz. Peşmergeleri kanas ile silahıyla şehit ettiler. Parti binalarına roketlerle, el bombalarıyla saldırdılar. Göstericiler roket ve silahlarla hak talebinde bulunmaz. Yani bu gerçek ispat oldu ki bunu yapanlar göstericiler değil. Bunlar halkın kazanımlarını hedef alanlardır. Bu tür eylemlerin önüne geçmek hepimizin görevidir. Biz halkımızın haklarını elde edebilmesi için gecemizi gündüzümüze katıyoruz.”