"Baraj altında kalacak" diye köylülerden evlerini boşaltmaları istendi

“Reis evden çıkmayın diyor, evde 75 yaşımda anam var. Nereye gideceğim.”

“Baraj altına kalacak” diye köylülerden evlerini boşaltmaları istendi, Karakurt köylüler ise “Koronavirüs var, paramız yok, nereye gideceğiz?” diyerek duruma tepki gösterdi.

Kars’ın Sarıkamış ilçesine bağlı Karakurt köyü, ilçe merkezine 26 kilometre uzaklıkta, Erzurum-Kars-Iğdır karayolu üzerinde bulunuyor. 1600 nüfuslu, 150 hanelik köyün tarihi de çok eskilere dayanıyor. 2000 yıllık bir kilisenin yanı sıra kültür varlığı kabul edilen yöreye özgü binaları var. Ancak köy, baraj suyu altında kalacak ve yakında yok olacak.

Anka‘nın haberine göre, Aras nehri üzerinde inşa edilen, gövde uzunluğu 142 metre yüksekliğinde, asfalt çekirdekli kaya dolgu baraj tipinde Türkiye’de inşa edilecek ilk baraj özelliğini taşıyan Karakurt Barajı’nda su tutulmaya başlandı. Barajla Iğdır Ovasının sulanması ve ve Hidro Elektrik Santralında yılda 345 GWh civarında elektrik üretilmesi planlanıyor.

Ama baraj nedeniyle köy yakında sular altında kalacak. Köylüler yıllardır baraj nedeniyle mücadelelerini sürdürüyor. Ancak şimdiye kadar sonuç alamamışlar.

SALGIN VAR, PARAMIZ YOK, NEREYE GİDELİM?

Köylülerden biri ‘Koronavirüs salgını var, paramız yok. Nereye gideceğiz’ diyor.

Köyde tescilli kültür varlığı olarak kabul edilen 20 tarihi ev ve kilise de bulunuyor. Kanun buralara çivi dahi çıkılamayacağını söylüyor ancak köylülerin anlatımıyla ‘dinleyen kim!’

Barajı yapan firma ile önce ruhsatsız taş ocakları nedeniyle karşı karşıya gelmişler sonra da kamulaştırma bedeli yüzünden…

Köyde eylem yapmışlar, şantiyeyi basmışlar, Meclis’e kadar gidip dertlerini anlatmışlar, 24 Haziran seçimleri öncesi “oy vermeye gitmeyeceğiz” diye pankart bile asmışlar ama sorunlarına çare bulamamışlar.

Köylülerin yarısı parasını almış, yarısı alamamış. Kendilerine verilen para ise taşınmazlarının ederi değil. Paha biçilemeyecek olan şey evleri, tarlaları, ağaçları, iş yerleri yani kısacası hayatları. Şimdi kısa sürede evlerini boşaltmaları isteniyor. Söylediklerine göre, yeni yerleşim için kendilerine gösterilen yer ise dağ başında ve elektriği, suyu olmayan bir yer…

Köylüler, yeni tip Koronavirüs salgınında nasıl evlerini boşaltacaklarını, nereye gideceklerini bilmiyorlar. Ancak kaymakamlık ve jandarma yetkilileri “Boşaltmazsanız zorla çıkarırız” diyor.

JANDARMA KAPIMIZA DAYANIYOR

Köyde kamulaştırma yapılmayan yerler de var ve bunlar da su altında kalacak. Firma yeni tip Koronavirüs’e rağmen çalışmalarını sürdürürken, hukuk virüs nedeniyle durdu. Köylülerin evlerinde keşif dahi yapılmadı.

Köy halkından Yavuz Ejder, hukuksuzluk yaşandığını söyleyerek, aynı yerdeki dükkanlar, evleri ve tarlalara farklı fiyatlar biçildiğini belirtiyor: “Bazı vatandaşları Ankara’ya çağırıyorlar. Eylemde göze batanları seçtiler, anlaştılar. Diğerleri ne olursa olsun dediler.”

Çocuklar Koronavirüs nedeniyle okula gidemiyordu. EBA TV’den eğitimlerini sürdürmeye çalışıyor ancak artık gidecek okulları da kalmadı. Okuldaki tüm eşyalar taşındı ve şimdi eğitim yuvası sular altında kalmayı bekliyor. Çocuklar ise “Baraj geldi, eşyalarımızı götürdüler. Okul da vermediler. Biz nerede okuyacağız? Güzel bir okul, eğitim ve kendimizi gelecekte daha parlak görmek istiyoruz” diyor.

Engelli çocuğu olduğunu belirten bir köylü, 3 aile yaşadıklarını ve evlerine 65 bin lira verildiğini kaydederek, derdini şöyle anlatıyor: “Yaşlı anam, 3 kardeş, engelli çocuk. 60 bin lira vermiş, su geldi ağzımızda, jandarma kapımıza dayanıyor. Biz ne yapacağız?”

VER HAKKIMI, ÇIKAYIM

Köylü kadınlar da duruma tepkili, evine 80 bin lira değer biçilen bir kadın “Bu parayla nereye çıkacağım. Habire gel çık, gel çık. Sen ver hakkımı ben çıkayım” diye tepkisini gösteriyor. Kendi ektikleriyle ihtiyaçlarını karşıladıklarını dile getiren başka bir kadın da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenerek, “Bizi Suriyelilerden beter duruma koydu” ifadesiyle durumlarını anlatıyor.

İnternet olmadığı için erkek çocuğunun 2 aydır eğitiminden uzak kaldığını ve kız çocuğunu da yokluktan okuldan aldığını ifade eden başka bir kadın ise şunları söylüyor: “Bu nasıl devlet. Zenginin peşine gidiyor, gerisini de yakıyor. Avukat birleşti şirketle ocağımızı söndürdü. Biz çıkmıyoruz. Kanunsa çıkmıyorum. Zaten badana vurdum eve.”

Torunlarıyla ortada kalan bir kadın ise devletin kendilerine el uzatmasını istiyor: “11 nüfus. Bunlarla nereye gideyim. Her gün ölüne kadar bir gün öleyim. Beni bir gün vurun. Bir ekmek olmuş 1.5 milyon. Devlet bana baksın. Niye İran’a Suriye’ye bakıyor. Tarihi evlere tutmuşlar yıkım yazmışlar. Ben bakanlığa çıkarım, vallaha bakanlığa çıkarım. Vekiller gelmiyorlar. Oyumuzu vermişiz gelmiyorlar.”

REİS EVDEN ÇIKMAYIN DİYOR!

Köylünün işyerleri de sular altında kalacak. Yavuz Ejder, kendi işyerine gereken değerin verilmediğini vurguluyor. Esnaf Cuma Gültekin sadece bir dükkana 22 bin lira verildiğini ve durumun hukuksuz olduğunu söyleyerek, derdini anlatıyor: “22 liraya kapı pencere alınmaz. Bu devlete bu kadar vergi verdik, askerlik yaptık. Bu devletten yana hiç mi vatandaşlığımız kalmadı?”

Başka bir esnaf ise kamulaştırılan dükkanlarda 122 kişinin ekmek yediğini açıklayarak, “Gönderin müfettişinizi, denetlesinler. Yerlerimiz bu kadar değersiz mi?” diye soruyor.

Köylüler şunları söylüyor:

“Kaymakam bey, 4 gün süreniz var, dedi. Boşaltacakmışız. Boşaltmazsak jandarma zoruyla boşaltacaklar.”

“Devlet şu anda zenginin sözüne mi bakacak, fakirin gözüne mi?”

“Koronavirüs var. Sizi komanda gelecek çıkartacak diyorlar. Paramız yok, evimiz yok. Hastalık var, nereye gidelim.”

“Okul gidiyor. Cami gidiyor. Kalmış 15 ev. Ben ne yapacağım?”

“Cumhurbaşkanımız Covid-19 salgını nedeniyle vatandaşımız evde kalsın diyor, şimdi köy olarak boşaltmamız isteniyor. Buraya kamulaştırma ilk girdiği zaman hakim ve heyeti FETÖ’cü çıktı. Hakimi içeri attılar. Bu vatandaş beni tersliyordu, seni içeri atarım diyordu. Sonra gelen düzeltir dedik, düzeltilmedi.”

“(65 yaşın üzeri) Beni çarşıya bile bırakmıyorlar, nereye gideyim. Çocuğun aklına gelse güler. Dağdaki çobanı getirsen bunu yapmaz.”

“Cumhurbaşkanımız bu işe baksın. İnsanlar şehirlere göçmesin, köylü mağdur olmasın.”

“Reis evden çıkmayın diyor, evde 75 yaşımda anam var. Nereye gideceğim.”