Ayasofya, fetih ve faşizm: Fetihçi değil yurtseveriz!

Ayasofya’yı camiye çeviririz tehdidi savurmak sadece dış politika atraksiyonu değil, aynı zamanda AKP-MHP blokunun iç siyasette medet umduğu hamaset siyasetidir! Ama sizi Ayasofya da kurtaramayacaktır!

AKP ve MHP, gerici ve faşist bir söylemle yeni bir düşmanlık başlatmışa benziyor. Hristiyan inancına ve Yunan halkına dönük düşmanlığı körükleyen açıklama ve adımlarla AKP ve MHP iç siyaseti manipüle ederken aynı zamanda kendince dış siyasette bunları koz olarak kullanmaktan da çekinmemektedir.

AKP-MHP’nin ne zaman sıkışsa, ezan, cami ve din üzerinden halkın inançlarını istismar etmeye başlaması kimse için şaşırtıcı değil. Taksim’e cami gündemi bitmiş, İzmir’de ezan provokasyonu tutmamışken şimdi de “Ayasofya’da namaz” gündeme getirilmeye çalışılmaktadır.

Kıbrıs’ın etrafındaki karbon kaynaklarının paylaşımı konusunda süren gerginliğin Yunan halkına ve Hristiyan inancına yönelik gerici ve faşist bir söylemle düşmanlığa dönüştürülmesi ilkel bir politikadır! Benzer bir biçimde Güney Kıbrıs Yönetimi’nin ve Yunanistan’ın sağcı ve gerici hükümetlerinin de benzer söylem ve adımlarda bulunması Türk-Yunan-Kıbrıs halkının kardeşliğine vurulan bir darbedir! Her ikisi de iç siyasete yöneliktir!

Yunanistan’daki gericiler ve sağcılar ile ülkemizdeki gericiler ve sağcılar ilkellikte ve faşizmde yarışmaktadır!

Yunanistan ve Güney Kıbrıs’la ağız dalaşı içinde pazarlık unsuru olarak Ayasofya’yı cami yapma ‘tehdidi’ faşistçe olduğu kadar aynı zamanda iç siyasette AKP ve MHP’nin her sıkıştığında başvurduğu ucuz bir politikadan başka bir şey değildir.

500 yıldır kilise olarak kullanılmayan ve bir bölümü camii olarak kullanılan tarihi bir yapıyı “camiye çeviririz ha” demekle ne elde edeceksiniz? Kime nispet yapıyorsunuz?

MHP liderinin “çan çalmayacak, ezan okunacak” minvalli açıklaması büyük bir cehalet olarak tarihe geçmiştir. 500 yıldır Ayasofya’da çan çalınmadığı bilinmiyor mu?

Rum yurttaşlarımızı ya da Hristiyan inancına sahip yurttaşlarımızı “düşmanlaştıran” bu sözler ırkçılık ve faşizm değil mi?

Ama biliyoruz ki iki halkı birbirine düşman eden Rum ve Türk sağcılığı kadar ve ondan önce emperyalizmdir!

Kurtuluş Savaşı döneminde İzmir ve Ege bölgesinin Yunanistan tarafından işgali bizzat İngiltere emperyalizminin yönlendirmesi ve politikasıydı.

Kıbrıs’ta Kıbrıslı Türklerin ve Rumların birbirine düşman edilmesinin baş sorumlusu İngiliz emperyalizmiydi! Kıbrıs’ı ‘uçak gemisi’ olarak kullanmak isteyen İngiliz emperyalizmi Kıbrıs’ın bölünmesinin baş müsebbibidir!

6-7 Eylül olayları tarihimizin sayfalarında kara bir leke olarak durmaktadır. Tarihten ders çıkarmayıp milliyetçi, ırkçı, faşist ve dinci söylemlerle yaratılan düşmanlık bugün bir kez daha devam ettiriliyor!

Bugün yayılmacı ve dinci-faşist bir ideolojinin parçası sayılması gereken fetihçiliği kutlamak ve “Ayasofya’yı camiye çeviririz” tehdidi savurmak sadece dış politika atraksiyonu değil, aynı zamanda AKP-MHP blokunun iç siyasette medet umduğu hamaset siyasetidir! Ama sizi Ayasofya da kurtaramayacaktır!

Taksim’e cami yaptınız, yetmedi bir de Çamlıca’ya cami yaptınız. Sonra?

İzmir’de ezan provokasyonu AKP’lilerin ve yandaşların katliam çağrılarının üzerini örttü; ama AKP’nin gerisin geri gidişini önlemeye yetmiyor. Ekonomik olarak kötü gidişi tartıştırmamak için şimdi de Ayasofya retoriği mi hatırlandı?

Mezhepçi, İhvancı ve Amerikancı dış siyaset Suriye’de ülkemizi savaşa sokmuş; bu dış politika Suriye’yle, Mısır’la ülkemizi kavgalı hale getirdiği gibi; şimdi de Akdeniz’de Yunan halkıyla düşmanlaştırmıştır!

Mesele Akdeniz ise, Akdeniz’deki karbon kaynakları herkese yeter: Yeter ki emperyalizmi bölgeden kovalım!

Fetihçilik emperyaldir; milliyetçilik başka halklara, dincilik başka dinlere karşı “ayrıma” dayanır, düşmanlık doğurur. Bugün fetih İslam’ın yayılması adına savunuluyor ve övülüyorsa, sizi tarihe havale ediyoruz! Hala kılıç, gaza ve cihat diyenlere IŞİD’i hatırlatmak yeter de artar bile!

Ortaçağ’ın emperyal siyasetini bugün kutlamak sizce övünülecek bir şey midir? Önemli olan bugünün emperyalizmine karşı durmaktır!

Lafın kısası; tam da bu yüzden “fetih kutlamaları” yerine İstanbul’un emperyalist işgalden kurtuluş günü kutlanmalıdır!

Biz fetihçi değil yurtseveriz!