“90 kuşağı” ve bir komünist

29 yıllık yaşamının yarıya yakınını sosyalizm mücadelesine ayıran Özgü Can Öksüz yoldaşımızın aramızdan ayrılışının yıldönümü bugün.

Bu bir anma yazısı.

29 yıllık yaşamının yarıya yakınını sosyalizm mücadelesine ayıran Özgü Can Öksüz yoldaşımızın aramızdan ayrılışının yıldönümü bugün.

Yitirdiğimiz yoldaşlarımızın ardından methiyeler düzmenin bizce sınırları bulunuyor. Birlikte verilen mücadele, sosyalizm için verilen emek ve anılar ise çok değerli. Bunları geleceğe taşıyabilmenin yolu ise örgütlülükten, komünist siyasetten ve Parti’den geçiyor. Bu çok açık.

Özgü Can hayata, yoldaşlarına ve emekçi sınıflara işte tam da bu pencereden bakıyordu.

Genç, yaşlı fark etmez bugün emekçi sınıfların kurtuluş mücadelesini bir şekilde vermeye çalışan herkese sözümüz Özgü Can yoldaşımızı örnek almaları olacaktır.

Bu açıdan Özgü Can yoldaşımızın Partili kimliği ile verdiği mücadele Türkiye tarihinde onlarca fırtınanın içinden çıkarak gelen komünist geleneğe ve sosyalist devrim çizgisine sımsıkı bir bağlılık ile tanımlanabilir.

Dikkatlerimizi Özgü Can’ın yaşamını yitirdiği 2019’a değil doğduğu 1990 yılı ve devamına çekelim.

90’lı yıllarda sosyalizmin geri çekildiği bir dünyada sağlam durmak da zordu, işçi sınıfının iktidar mücadelesine inanmak da, sosyalist devrime baş koymak da…

Ancak bu bakışa karşı dik duranlar komünist mücadeleyi ve Parti’yi bugünlere taşırken 2000’li yıllarda Özgü Can ilk fırsatta soluğu bu dik duruşun yanında almış, örgütlü mücadeleye katılmıştır.

Aramızdan ayrılana kadar ise bu mücadeleden bir adım geri atmamış ve hakkını sonuna kadar vermiştir.

Neden bu vurguyu yaptığımızı kısaca açalım…

Günümüzde genç kuşakları tanımlamak için kullanılan X kuşağı, Y kuşağı ya da Z kuşağı gibi kavramların sınıfsal ya da siyasal bir özü bulunmadığını, daha doğrusu sınıfsal ve siyasal özü bulandırmak için düzenin yarattığı bir söylem olduğunu biliyoruz.

Benzerini yakın geçmişimizde Gezi direnişinde yaşamıştık. O dönem de gençliğin ya da toplumun siyasal yönelimlerini şekillendirmek amacı ile ortaya atılan “90 kuşağı” kavramını hatırlarsınız. Liberalizm, düzen siyaseti ve popüler kültür tarafından 1990 yılı ve devamında doğanlara atfedilen anlam genel anlamda bir hareketçilik, örgütsüzlük, sosyalist/komünist partilere mesafe, “flamasız Gezi” vb… kavramlarla açıklanıyordu. Aynen 90’lı yıllarda olduğu gibi siyasetsizliğe ve örgütsüzlüğe yapılan vurgu “90 kuşağı”na dönük de yapılıyordu.

Uzatmayalım, eğer ki ülkemizde 1990 yılı ve devamında doğanlara siyasal bir anlam atfedeceksek, bu anlamın en ileri, devrimci, örgütlü ve işçi sınıfının iktidarı için mücadele eden kolunu oluşturanlar arasına Özgü Can Öksüz yoldaşımızı en ön sıralara yazmak gerekir. Evet Özgü Can 1990 doğumludur, bir yerden bakarsak “90 kuşağı”nın içinde yer alır ama esas olarak ülkemizdeki geleneksel komünist kuşağın bir parçası, bir militanıdır.

Amacı ise Türkiye’nin kaderini değiştirme iradesini ortaya koymak ve bunun için işçi sınıfını örgütlemekti. Yoldaşımız örgütlü mücadelesi boyunca bu bakışından bir adım geri atmamıştır.

Özgü Can yoldaşımız bu anlamda bu topraklarda yeni bir komünist kuşağın yaratılmasındaki en kritik halkalardan birinde yerini almış, kısa yaşamındaki uzun Parti hayatının bir dakikasını bile boş geçirmemiştir.

Elbette komünistlerin mücadelesi yaşadıkları zaman dilimi ve o zaman diliminde neler yapabildikleri ile sınırlı değil. Sonrasına neler devrettikleri bu anlamda önem taşır. O açıdan bakılırsa Özgü Can yoldaşımız ailesine, dostlarına ve yoldaşlarına bir miras bırakmıştır.

Mirası, Partisi, sosyalist devrim ve işçi sınıfının kurtuluş mücadelesidir.

Türkiyeli komünistlerin bu topraklardaki mücadelesinin 100. yılını yaşadığımız ve kutladığımız 2020 yılı, aynı zamanda Özgü Can’ın Partisi Türkiye Komünist Hareketi’nin atılım yılıdır.

Özgü Can atılımda bizimle birliktedir.