7 Aralık 1993: Abidin Dino hayatını kaybetti

İşte o zaman Nazım, Yapardım mutluluğun resmini Buna da ne tuval yeterdi; ne boya…

7 Aralık 1993: Abidin Dino hayatını kaybetti

Toplumcu gerçekçiliğin en önemli temsilcilerinden ressam, karikatürist, yazar ve yönetmen Abidin Dino 1913’te İstanbul’da dünyaya geldi. Çocukluğunu ailesiyle beraber Cenevre ve Fransa’da geçirdi.

1925’te Türkiye’ye döndükten sonra Robert Koleji’nde okudu. Abisi şair Arif Dino’nun teşvikiyle resim, yazarlık ve karikatüristlik üzerine kendisini yetiştirdi.

1930’lu yılların başında yazıları ve çizimleri çeşitli dergilerde yayımlandı. Nazım Hikmet’in Sesini Kaybeden Şehir ve Bir Ölü Evi kitaplarının kapağını çizdi. Türkiye Komünist Partisi ile tanışıklığı ve üye oluşu gene bu dönemlerdeydi.

D Grubu adlı sanat grubunun kurucuları arasında yer aldı.

1933’te Türkiye’ye Türkiye’nin Kalbi Ankara belgesel filmini çekmek üzere gelen Sovyet yönetmen Sergey Yutkeviç, resimlerini beğendiği Abidin Dino’yu eğitim için SSCB’ye davet etti. 1934’te sinema eğitimi için gittiği Leningrad’ta Sergei Eisenstein ve Yutkeviç gibi isimlerin yanında çalıştı; makyaj, dekor, senaryo ve rejisörlük üzerine kapsamlı bir eğitim aldı. Ayrıca toplumcu gerçekçi sosyalist akımın pratik altyapısını da burada pekiştirmiş oldu. Dino, 2. Dünya Savaşı arefesinde 1937’de buradan ayrılmak zorunda kaldı.

1938’de çıkarılan S.E.S ( Sanat, Edebiyat, Sosyoloji) Dergisi’ne katkıda bulundu, pekçok dergi içinde yazdı. TKP’li olarak ülke içinde gelişen faşizm ve savaş rüzgarına karşı antifaşizm çağrıları yaptı.

Gittiği Londra’da bir süre kaldıktan sonra, Paris’e yerleşti. Burada Pablo Picasso, Gertrude Stein, Tristan Tzara gibi isimlerle dost oldu. Fransız Komünist Partisi içinde temaslarda bulundu. İspanya İç Savaşı’na Cumhuriyetçilerin tarafında katılmak üzere başvuru yaptı, ancak kabul edilmedi.

1939’da Türkiye’ye döndü. 1941’de liman çevresindeki balıkçıların konu alan sergiyle Yeniler Grubu’nu duyurmuş oldu. Abidin Dino resimlerinde Anadolu insanını, yoksulluğu, geri kalmışlığı, işçiyi, köylüyü açık ve özgün bir şekilde işlemeye başladı. Toplumcu sanatın gerçekçiliğini koruyup özgünlüğünü yitirmeden evrenselliğe ulaşacağını savundu.

Savaşın sürdüğü bu yıllarda, sosyalistlere yapılan baskılar da devam ediyordu. Liman Sergisi ile ilk sürgünü Çorum sonra Adana oldu. Buradayken yazdığı Kel isimli oyunu toplatıldı. Çukurovalı pamuk işçilerini konu alan resimler çizdi.

1952’de yurtdışı yasağının kalkmasıyla Paris’e yerleşti. Fransa, ABD, Cezayir gibi ülkelerde sergi açtı. New York Dünya Sanat Dergisi danışmanlığı yaptı.

Gol isimli belgesel filmiyle yönetmen Robert Joseph Flaherty anısına verilen ödülün sahibi oldu.

1968 öğrenci olaylarına katıldı. Paris sokaklarında yürüyüşlere katıldı, isyanın resimlerini çizdi.

1979’da Fransız Plastik Sanatlar Birliği’nin Onursal Başkanı seçildi. Fransız Kültür Bakanlığı Sanat ve Edebiyat Altın Şövalye Nişanı’yla ödüllendirildi. Abidin Dino, Paris Türk Ekolü pentür sanatçılarındandı.

Abidin Dino’nun Türkiye’deki sergileri arasında ’Eller, Parmaklar, Acılar, Acayipler, Tedirginler, Domatesler’ ve ‘Bu Dünya Sergisi’ var. El motifli heykeli 1993’te Maçka’ya yerleştirildi. Aynı sene, Abidin Dino’nun Biçimden Öte ve Acıyı Çizmek kitapları yayımlandı.

7 Aralık 1993’te tiroid kanseri nedeniyle Paris’te hayatını kaybetti. Cenazesi Aşiyan Mezarlığı’na getirildi.

Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin

Nazım Hikmet, Saman Sarısı şiirinde kendisine şöyle seslenir;

sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin
işin kolayına kaçmadan ama
gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil
ne de ak örtüde elmaların
ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini
sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin
1961 yazı ortalarında Küba’nın resmini yapabilir misin
çok şükür çok şükür bugünü de gördüm ölsem de gam yemem gayrının
resmini yapabilir misin üstat
yazık yazık Havana’da bu sabah doğmak varmışın resmini yapabilir misin
bir el gördüm Havana’nın 150 kilometre doğusunda deniz kıyısına yakın
bir duvarın üstünde bir el gördüm
ferah bir türküydü duvar
el okşuyordu duvarı
el altı aylıktı okşuyordu boynunu anasının
on yedi yaşındaydı el ve Maria’nın memelerini okşuyordu avucu nasır
nasırdı ve Karayip denizi kokuyordu
yirmi yaşındaydı el ve okşuyordu boynunu altı aylık oğlunun
yirmi beş yaşındaydı el ve okşamayı unutmuştu çoktan
otuz yaşındaydı el ve Havana’nın 150 kilometre doğusunda deniz
kıyısında bir duvarın üstünde gördüm onu
okşuyordu duvarı
sen el resimleri yaparsın Abidin bizim ırgatların demircilerin ellerini
Kübalı balıkçı Nikolas’ın da elini yap karakalem
kooperatiften aldığı pırıl pırıl evinin duvarında okşamaya kavuşan ve
okşamayı bir daha yitirmeyecek Kübalı balıkçı Nikolas’ın elini
kocaman bir el
deniz kaplumbağası bir el
ferah bir duvarı okşayabildiğine inanamayan bir el
artık bütün sevinçlere inanan bir el
güneşli denizli kutsal bir el
Fide’’in sözleri gibi bereketli topraklarda şekerkamışı hızıyla fışkırıp
yeşerip ballanan umutların eli
1961’de Küba’da çok renkli çok serin ağaçlar gibi evler ve çok rahat evler
gibi ağaçlar diken ellerden biri
çelik dökmeğe hazırlanan ellerden biri
mitralyözü türküleştiren türküleri mitralyözleştiren el
yalansız hürriyetin eli
Fidel’in sıktığı el
ömrünün ilk kurşunkalemiyle ömrünün ilk kâadına hürriyet sözcüğünü
yazan el
hürriyet sözcüğünü söylerken sulanıyor ağızları Kübalıların balkutusu bir
karpuzu kesiyorlarmış gibi
ve gözleri parlıyor erkeklerinin
ve kızlarının eziliyor içi dokununca dudakları hürriyet sözcüğüne
ve koca kişileri en tatlı anılarını çekip kuyudan yudum yudum içiyor
mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin
hürriyet sözcüğünün resmini ama yalansızının

Ve ‘Mutluluğun Resmi’

Abidin Dino bu satırlara bu kez resimle değil de “Mutluluğun Resmi” adlı şiirle verir:

Davullar çalsa, zurnalar söyleseydi
Bağrımıza bassaydık seni Nazım,
Yapardım mutluluğun resmini
Başında delikanlı şapkan,
kolların sıvalı, kavgaya hazır

İşte o zaman Nazım,
Yapardım mutluluğun resmini
Buna da ne tuval yeterdi;
ne boya…