11 Mayıs 2013: Reyhanlı Katliamı

AKP hükümetinin emperyalizmin emekçi halkları hedef alan politikalarında temsiliyet üstlenmesi, Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde 53 yurttaşın hayatını kaybetmesine 146 kişinin de yaralanması ile sonuçlandı.

11 Mayıs 2013: Reyhanlı Katliamı

11 Mayıs 2013’te Türkiye, Rehyanlı’da üst üste yaşanan iki bombalı araç saldırısı ile ayağa kalktı. AKP hükümetinin emperyalizmin emekçi halkları hedef alan politikalarında temsiliyet üstlenmesi, Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde 53 yurttaşın hayatını kaybetmesi, 146 kişinin de yaralanması ile sonuçlandı.

Emperyalist devletlerin Suriye devletine açtığı savaş sonrasında Türkiye, İslamcı terör mensuplarının güzergahı haline gelmiş, cihatçı silahlı militanların Cilvegözü Sınır kapısına en yakın ilçe olan Reyhanlı’da konuşlandırılmasına göz yumuldu.

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından haftalar öncesinden bombalı araç ile saldırı hazırlığı bilgisine ve görüşme tutanaklarına ulaşılmasına rağmen, iktidar partisinin emperyalizmin bölgedeki geleceğini koruma-kollama siyaseti onlarca yurttaşın can güvenliğinin önüne geçti.

10 Ekim 2015’teki Ankara Gar Katliamı’ndan sonra Türkiye’nin en büyük ikinci katliamı olarak tarihe geçen Reyhanlı Katliamı’nın bir gün öncesinde ve saldırı anında bölgedeki MOBESE kameralarının bozuk olduğu ortaya çıktı.

Aylar sonra katliama neden olan saldırının bir numaralı faili olarak El Kaide bağlantılı IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) açıklama yaparken bu korkunç katliamı üstlendiğini ise kamoyuna duyurdu.

Reyhanlı Katliamı’ndan geriye hafızalara kazınan bir diğer şey ise dönemin Başbakanı Ahmet Davutuğlu’nun katliamı ekranlardan gülerek duyurması ve katliamın faili olan islamcı terör örgütlerini “Reyhanlı Katliamı’nın Suriye muhalifleri ile ilgisi yok” açıklamalarıyla savunması olmuştu. Davutoğlu cihatçı terör örgütlerinin geleceğini bu sözlerle güvence altına alırken, olayla ilgili hükümet karşıtı yazılı veya görüntülü haberlere yayın yasağı getirmişti.

Ancak yayın yasakları gelse de halkın öfkesi sokağa taşmaktan geri durmamış ve katliam sonrası AKP karşıtı büyük protestolar yaşanmış, AKP’nin Suriye politikası ve Türkiye’deki cihatçı terör mensuplarının varlığı büyük halk yürüyüşleri ve eylemler ile kınanmıştı.