İmamoğlu'nun projelerine Yıldırım'ın yorumu: Parası varsa versin

Binali Yıldırım, seçim sürecinde 'isteksiz' olduğu iddialarına, "Benim tabiatım öyledir. Ağır konuşurum soyadım gibi iş yaparım" yanıtını verdi.

İmamoğlu'nun projelerine Yıldırım'ın yorumu: Parası varsa versin

AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, CnnTürk’te Ahmet Hakan’ın Tarafsız Bölge programına konuk oldu.

Yıldırım’ın açıklamaları şöyle:

İstanbul’da sizin Kürtlerden de oy almanız gerekiyor. Bu konuda problemler var deniliyor. Sizin açınızdan bir problem var mı? Ne düşünüyorsunuz?

“Bir kere HDP ve Kürt seçmenler ayırt edilmeli. Kürtlerin sanki oyunun tamamına HDP sahipmiş gibi konuşmayacağız. Biz Güneydoğu’daki bazı illerde birinci ve ikinci partiyiz. Kürt seçmenden HDP dışında en çok oyu alan parti AK Parti’dir dolayısıyla bazı kürt vatandaşlarımız. HDP’ye oy veriyor.

HDP’ye oy veren Kürt seçmenden de oy alacağım. O da İstanbul’un geleceği için düşünceleri var. Her şeyden önce HDP aday göstermedi onları bağlayacak bir aday da yok. Ben İstanbuluran tamamının adayıyım.”

‘Etnik kimliğimizle gurur duyalım’ diyorsunuz bu mesajı niye veriyorsunuz?

“16 yıl boyunca bunu hep söyledim Anamıza babamıza biz karar vermiyoruz ki? Doğuştan gelen kimliğimiz bizim kimliğimiz ve onurumuzdur. Herkes onur duysun gurur duysun bu bizim kardeşliğimiz için guru duymamız gereklidir.

Vatan toprağımız, milletimiz ve devletimiz bizim vazgeçilmezimizdir. Bunlar hepimizin ortak değeridir. Onun dışındaki farklılılarımız bizim alnımızın akıyla göğsümüzü gere gere söyleyeceğiz”

(HDP EŞ Genel Başkanı Temelli’nin sözleri hakkında)

“Bu yönelendirme CHP ve HDP tarafından da yapılıyor. Altında bir uyarı da var. Kazanamazsanız sebebini söylüyorum diyorsunuz. Ben de diyorum ki HDP seçmeni  ve bu şehrin geleceğini düşünen herkes partisini ertelesin ama İstanbul’un seçiminde beraber gidelim. Çünkü İstanbul bizim ortak geleceğimiz. Bu yeterince bir sebebidir.”

‘Binali Bey isteksiz’ iddiaları, haklı mı bunu söyleyenler?

“Benim tabiatım öyledir. Ağır konuşurum soyadım gibi iş yaparım. Şunu söyleyeyim. Bana hiç kimse hiçbir şartta istemediğim bir şeyi yaptıramadı. İstanbul Belediye Başkanı adaylığına kendim karar verdim ve çok istekliydim.”

‘İstanbul’u ayır Türkiye’den Türkiye çöker’

“Meclis Başkanlığı prestijli bir iştir ve ben de 7 ay bulundum. Yapabileceğim kadar Parlamenter diplomasiyi geliştirecek kadar işler yaptım. Benim geçmiş yaşamım boyunca yaptıklarım dikkate alındığında benim için orası daha fazla götürülecek bir yer değildi. Ben sokakta hep oldum. İDO Genel Müdürü olduğum zamanda Sarıyer’de programlar yaptık. Ben her zaman vatandaşın yaşam kalitesi nasıl yükseltilir bunun için uğraştım Başbakanlık da kalktı.İcra görevi olarak bir tek burası kaldı. İstanbul’da Başbakanlık gibi bir yerdir. Büyüklüklere baktığımız zaman Türkiye’nin nüfusunun yüzde 20’si burada. İhracatın yüzde 45’ini yapıyor. Gelen turistin 3’de 1’i İstanbul’a geliyor. Dünyanın 140 ülkesinden ekonomik olarak daha fazla. İstanbul BM’ye bağlı müstakil bir ülke olsa 41. Ülke oluyor. Ekonomi ve nüfus bakımından. İstanbul’u ayır Türkiye’den Türkiye çöker. Çekici güç İstanbul’da. Hiçbir makam küçümsenmez. Ucunda vatandaşa hizmet varsa bütün makamlar kutsaldır.”

İstanbul’da belediye başkanlarına baktığımız zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan var. Sonra Kadir Topbaş dönemi var. Sizin farkınız ne olabilir?

“Bu geçen 25 yıl bizim dönemimiz. 1994’de İstanbul ne haldeydi. Genç kuşaklar hatırlamaz. O zaman yolar çamurdu çöptü su sorunu vardı hava kirliliği had safadaydı. Bunlar yaşamlar hizmetle, ben buna İstanbul 0.0 versiyonu diyorum. Recep Tayyip Erdoğan bunların hepsini halletti. İnsanlar bir nefes aldı. Onun döneminden sonra sosyal belediyecilik başladı. İnsanlarla bir temas kurup onların envanterini çıkartarak sosyal destek verildi.

Üçüncü adım da buna da İstanbul 2.0 diyoruz. Artık İstanbul’da yeni ihtiyaçlar doğu. Nedir bu ihtiyaçlar; trafik sorununun çözülmesi yeşil alanların artırılması.”

İstanbul 4.0 nedir?

“Türkiye son 16 yılda altyapıda 39 sıradan 9. Sıraya yükseldi dünyada. Teknoloji dahil. Bütün altyapıyı kastediyorum. Bu muazzam bir şey. Hakkari neyse İstanbul’da aynı.

İstanbul’un sorunlarına mahalle mahalle çözme zamanı geride kaldı. İstanbul’un elinde her gün toplanan 30 milyon veri var. Bu verileri analiz etmemiz lazım bu verilerden İstanbulluların ihtiyaçları ne nasıl çözüm üretilmesi lazım bunları fiziken çözmek mümkün değil Teknoloji merkezinde analiz edilecek. Bulunduğumuz yerde bir sokakta bir sorun. O sorun daha peydah olmadan bizim tarafımızdan bilinecek ve müdahale edilecek. İstanbul’a sürücüsüz araçlar gelecek. İnsan elinin değdiği yerlerde manuel olduğu için bir kurguyu bozabiliyorsunuz. Avantaj sağlayacak yerde dezavantaj sağlayabiliyorsunuz.

İstanbulluları davranışlarına göre ihtiyaçlarını önceden görmek ona göre kararlar almak da diğer bölümü. İstanbullu ne yapmak istiyor. Hafta sonu yürümek? Noktasal olarak bunu tespit etmemiz gerekiyor. İkisine de aynı şeyi yazmaya kalkarsak. Teknoloji bunu eldeki veriyle inceliyor.”

‘Otonom Metrobüs’

“İstanbul’a da sürücüsüz araçlar gelecek. Üsküdar Ümraniye metrosunda sürücü yok. Bundan sonra yapılacaklar da öyle. İnsan elinin değdi yerlerde manuel olduğu zaman siz bir kurguyu bozabiliyorsunuz. Bu dezavantaj olabiliyor. Otonom metrobüs getireceğiz. İki kata birbiriyle haberleşecek gidiş mesafelerini bile ayarlayacaklar. Durağa aynı anda girecekler. Bir anda dolup boşalacak sıkışıklık olmayacak. İstanbul’un davranışlarına alışkanlıklarına göre İstanbulluların ihtiyaçlarını belirleyip buna göre harekete geçmek bir tarafı da bu.

Yeni meslekler geldiği zaman biz insanlarımızı hazırlamazsak ciddi bir kaos yaşayacağız. Çünkü onlar dijital yerli diyorum ben gençlere internetle doğdular sosyal medya ile büyüdüler. Biz bunun dışında kaldık ve onların desteklerine ihtiyacımız var. Akıllı şehir insan zekasını kullanarak çok fazla veriyi değerlendirip ona göre şehrin yaşayanlara ihtiyaçlarına ve bunu da sorun önümüze gelemden yapacağız.

Teknolojiyi yaşamadan anlatmak zor. Eğer siz mekandan ve zamanda bağımsız halde işlerinizi yapacak hal gelmişseniz. O zaman işte bu akılı şehir uygulamalarına başlamışsınız demektir. Bu bir hayat tarzı olarak belirlemişsiniz. Hemşerilerimiz eğer bu sisteme adapte olmazsa günlük işlerini yaşamakta zorlanacaklar.”

‘Geçmişte hatalı işler yapıldı, Cumhurbaşkanımız çıktı dedi’

Nasıl bir İstanbul vadediyor?

“Zaman geçiyor İnsanların ihtiyaçları değişiyor. Bir sorunu çözüyorsunuz orada hayat bitmiyor. Şimdi çöp sorununu kimse konuşmuyor.

Biriken sorunlar çözüldü şimdi geleceğin ihtiyaçlarını planlıyoruz. Tek fark bu. 45 km raylı sistem 233 km’ye çıktı. Biz raylı sisteme Londra’yla aynı zamanda başladık.

Şunu demek istiyorum geçmişte yapılması gerekenler yapıldı. Hayat devam ediyor ihtiyaçlar devam ediyor. Geçmişte hatalı işler yapılmadı mı, yapıldı. Cumhurbaşkanımız çıktı dürüstçe dedi ki “Biz imar işlerinde yanlış yaptık, dikey mimariye izin vermeyecektik” dedi. Özeleştiri olmadan ilerleme olmaz.”

Rant açıklaması

‘Ben belediye başkanı olursam plan tadilatı belediye meclisinin bir numaralı gündemi olmayacak’  tam olarak ne demek istiyorsunuz?

“Adamına göre plan tadilatı olmayacak. Daha doğrusunu söyleyeyim, bir yer var dolaşıyorsunuz. Şişli’de küçük bir arsa kalmış. Ben buraya bir revize imar planı yaptırayım, bunu da meclisten geçireyim. Bu olmayacak. Bu tip ısmarlama bir kişiye kazandıracak onu abat edecek planlar benden geçmez. Buna kanımın son damlasına kadar direneceğim. Burada İstanbullulara söz veriyorum, İmar çirkinliğini ortaya çıkaran da bu. Rant olacaksa şehrin tamamının bu ranttan yararlanması lazım. Ancak bunda eğitimle sağlıkla sporla herkesi ilgilendiren konular varsa bunu ayrı tutmamız lazım. İmar kirliliği de dikey mimari de bu yüzden oluyor.

Altyapısı yapılmış ekonomik zenginlik oluşmuş. Sen uyanıklık yapıyorsun orada birdenbire abat oluyorsun. Çevre binaların değeri nerede kaldı.”

Şehrin ekonomisine katkı sağlayacak bazı unsurlar açıklıyorsunuz. ‘Bir dönemde 500 bin istihdam’ diyorsunuz. Ne yapacaksınız, belediyeye işçi mi alacaksınız?

“Yok… Öyle bir şey yaparsak maaş bile ödeyemeyiz. 4.0 belediyeciliğinde üretim, turizm ve istihdam. Mesela yeni İstanbul havalimanı tam devreye girdiğinde 225 bin kişi doğrudan çalışacak. İstanbul’un milli gelir içindeki payı yüzde 31. Yani 232 milyar dolar… 5 yıl sonra biz bunu 300 milyar dolara çıkartacağız.

2017’yi bir hatırlayın, ben Başbakandım, 2016 sonunda Trump seçildi. Bir sürü senaryolar yazıldı, ‘Türkiye’de büyük bir ekonomik kriz olacak’ diye. Ama öyle olmadı, biz 7.4 büyüdük. Biz dar boğazları gördük ve seri halde tedbir aldık. Bunun İstanbul ile bağlantısı şu; Ben istihdam oluşturmada ekonomiyi büyümede Türkiye ölçeğinde yaptık bunu burada da yapacağız. Zaten ekonomik sıkıntımız var bunu aşmamız lazım.

İstanbul’un ekonomisini büyüttüğümüz zaman burada iş alanları oluşacak. Paranın burada yatacak hali yok. Birincisi turizm, en kolay yolu bu. İstanbul dünyada merak edilen görülmek istenen beşinci büyük şehir. Sağlık hizmetlerinin en iyi verildiği dünyada en iyi beşinci şehir. İstanbul’a gelen bir kişi 650 dolar harcıyor. Atatürk Havalimanı’nı kaldırdık, bir kısmını millet bahçesi, geri kalanını Avrupa’nın sayılı fuar ve kongre merkezi, haline getiriyoruz. Avrupa’ya her yıl fuarlar için 50 milyon kişi gidiyor. Bu iş için ideal bir yer. Bu 50 milyonun biz yüzde 10’una talibiz. Fuar ziyaretçileri ortalama 1500 dolar harcıyor. İnsanlar buraya gelece hem iş bağlantısı yapacaklar hem de İstanbul’u gezecekler.”

Peki bu kadar güzel bir şey neden bu zamana kadar yapılmadı?

“O zaman Binali Yıldırım yoktu ki. Ne bileyim ben. Ben ne yapacağımı anlatıyorum, her insanın bir yoğurt yiyişi var. Bu da bizim İstanbul vizyonumuz. Tepeden tırnağa hizmet sektöründe hareketlenme olacak.

İkincisi deniz turizmi. Ortasından deniz geçen başka şehir yok.

Marmaray istasyonun yanına Avrupa’nın en büyük arkeoloji müzesini yapıyoruz. Gelenler burayı da görecek. Yenikapı’da büyük bir kruvaziyer liman bir de Salı pazarında zaten yapılıyor bunlarla deniz turizmiyle gelenler gelecek yukarıya çıkartacağız. Sultanahmet’i Ayasofya’yı gelecekler, görecekler, alışverişlerini yapıp gemilerine dönecekler.

‘Sağlık turizmi’

“Yıllık 5 yıl için 800 bin turist hedefimiz. Bunlar çok yüksek gelirli turistler.

Bir de sağlık turizmi. İstanbul’da şu anda 39 bin nitelikli yatak var. Sağlık turizminde İstanbul müthiş bir potansiyeli var.

Belediyenin yapacağı iş şu. Sağlık turizminin önünde engeller var. Bunların ortadan kalması belediyenin işi.

Bir başka şey eğitim… İstanbul’un 1 milyon öğrencisi 61 üniversitesi var. Bunların bir kısmı başka ülkelerden gelen öğrenci olsa ne olur? Dört sene burada kalacak. İstanbul dünyanın bölgesel olarak en kısa sürede en fazla ulaşılan yeri. 3,5 saatte İstanbul’dan 56 ülkeye gidebiliyorsunuz. 1,5 milyar nüfusa hitap eden ve yıllık 30 triyon dolarlık büyüklüğe sahip bir bölgeye 3,5 saatte gidiyorsunuz. Bayrak taşıyıcı bir markamız var THY…

Bayrampaşa’ya bir teknoloji üssü kuruyoruz. Girişimci gençlerle sermaye sahiplerini bir araya getireceğiz. Fikir benden sermaye senden. İş adamlarının da zımba gibi yetişmiş gençlerin de işine geliyor. Bizim de işimize geliyor.

Belediyeden 500 milyon dolar kaynak ayıracağız. İş yapmak isteyen gençlere kaynak oluşturacağız.

Katma değeri yüksek Tuzla’da biyoteknoloji… Geleceğin ilaçlarını üretmek. Belediyenin bütçesi kadar bir parayı pekala burada yapabiliriz. İlaç aşı serum yeni nesil kanser ilaçları. Aklınıza ne gelirse. Bunları yapabilecek alt yapımız var. Bu merkez bir ‘kümelenme merkezi’ olacak. Burada doğrudan dolaylı 60 bin kişi çalışacak. Biz araziyi vereceğiz onlar yapacaklar.”

Trafik sorunu

“Sürdürülebilir katlanılabilir akan bir trafik vaadi veriyorum İstanbul’a. 5 sene içinde kademe kademe bunu başaracağız. İş çıkış ve iş gidiş saatleri olmak üzere trafik akacak. Dur-kalkların en asgari düzeyde olduğu, trafik akacak. Çok basit hemen anlatayım. Bunu Türkiye’de yaptım, İstanbul’da da hayli hayli yaparım.

Marmaray Avrasya, Yavuz Sultan Selim Köprüsü olmasaydı İstanbul’un trafik sorunun bir düşünün. Bütün kamyonlar otobüsler 2. Köprüden gidiyordu. Ama araç sayısı artıyor. 285 kilometre önümüzdeki 5 yıl içinde yeni metro ağı yapılacak toplam 518 km’ye çıkacak. İkinci dönem için 1100’e çıkıyor bu. Ne olacak? Bu olduğunda raylı sistemin payı şu anda yüzde 18. Yüzde 48’e çıkacak. Yüzde 30 artış… Tersinden oku, yüzde 30 karayolunda azalma.”

Her yıl 50 binlik otopark

“İstanbul’da yaşam alanı Marmara Denizi’nden kuzeye doğru 20 kilometrede var. O halde bu bölgede yaşayan nüfus yüzde 85’ini oluşturuyor. Bu metroları yaptığımızda İstanbul nüfusu 10 dakikada bir metro istasyonuna rastlamış olacak. Sokaklar otopark olarak kullanılıyor. Hedefimiz 243 bin aracı sokaklardan almak. Otopark noktalarının bütün detayları çalışıldı. 243 / 5… Her yıl 50 binlik otopark yapacağız.

Belediye otobüsü ihtiyacı var, 1800 kadar otobüse… Bunlar yapılıncaya kadar bazı bölgelere besleme hatları… İnsanlar gideceği noktaya en rahat şekilde gitmesi lazım. Bu bir kombine taşımacılıktır. Entegrasyon sağlanacak. Ondan daha önemlisi trafiğin akıllı bir sistemle yönetilmesi. Akıllı şehir bağlamında özel bir merkez olacak. Bu merkezde trafik 7 gün 24 saat yönetilecek. Şu anda izleniyor. Otomasyona dönüştürülecek. Yönetilecek. İnisiyatif kullanacak. Bu bir optimizasyon işi. Anlık ihtiyaca göre dinamik trafik yönetim sisteminin devreye girmesi lazım. Bir de kullanıcılara bir yol asistanı var. Size alternatifleri verecek. Cep telefonunuza bilgiler akacak sürekli.”

Nüfus ne olacak?

Bizim öngörümüz İstanbul’un nüfusu artmayacak. Doygunluk noktasına geldi artık. Geçen yıl ilk defa azaldı. İstanbul’a yaptığımız işler İstanbul’un ekonomiye katkı sağlayacak. Ama nüfusu artırmayacak. İstanbul nispeten pahalı bir şehir olacak. Çevrede yakın şehirler varken neden İstanbul’a gelecek? İstanbul’a gelmeyi teşvik edecek işler yaparsanız gelir. İstanbul’da yaşayanlar burada yapılan yatırımlarda çalışacak dışarıdan gelmeyecek.

İmamoğlu’nun projelerine Yıldırım’ın yorumu: Parası varsa versin

Rakibinizin vaatlerine bakıyor musunuz? Süt parası var, yeni evlenenlere destek parası var?

Ben bir yorum yapmayayım. Parası varsa versin. Şu gün polemik günü değil. İstanbullunun gerçek bir umuda morale ihtiyacı var. İstanbullu faydalı şeyler söylensin istiyor.

Burası doyduğumuz yer. İzmir’de 1,5 yıl sonra nereden gelirse gelsin herkes ‘İzmirliyim’ diyor. İstanbulluluk zihinlerde eskiden kalan ekalliyet akla geliyor. Anadolu’dan gelenler kendilerini İstanbulluluk yerine kendi memleketinin kimliğini yaşayarak burada tutunmuşlar. Bu eskiden lazımdı. Şehrin bütün konularını bu şehri paylaşan insanlarla konuşarak sorumluluk almalarını sağlayarak şehir kimliğini oluşturmamız lazım.