Yeni Şafak yazarı: Neslican bedenini sosyal medyada kurtarmaya çalıştı

Yeni Şafak yazarı Prof. Dr. Ergün Yıldırım, Neslican Tay'ın ölümünün ardından "Seküler dünyanın dünyasallaşma rüzgarına kapılmasaydı" diyerek büyük tepki çeken Üsküdar Üniversitesi Rektörü Nevzat Tarhan'ı aratmadı...

Yeni Şafak yazarı: Neslican bedenini sosyal medyada kurtarmaya çalıştı

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Nevzat Tarhan’ın, sosyal medyada kansere karşı verdiği mücadeleyi anlattığı videolarıyla tanınan ve geçtiğimiz hafta hayatını kaybeden Neslican Tay hakkındaki paylaşımı büyük tepki çekmişti.

Tarhan yaptığı paylaşımda, “#neslicantay kızımız çok çile çekti ama ümidini kaybetmedi, Ölümle yüzleşebilseydi #ölümbilinci ne sahip olsaydı, seküler dünyanın dünyasallaşma rüzgarına kapılmasaydı dinlerin #hayataanlamkatma ve #teselligücü nden faydalanabilseydi hastalığı düşman gibi görmezdi diye düşündüm” demişti.

Tarhan’a AKP’ye yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak yazarı Ergün Yıldırım’dan destek geldi. Bir dönem Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanlığı da yapan Yıldırım, “​Neslican Tay ve sekülerleşen ölüm kültürü” başlıklı yazısında Nevzat Tarhan için “Çok önemli bir konuyu, en hassas noktada tartışma cesaretini gösterdi” ifadelerini kullandı.

Yıldırım, Neslican için ise “Yok olmaya doğru akan bedenini sosyal medyada yeniden ikame ederek kurtarmaya çalıştı” demekten çekinmedi.

“HASTANELERDE ÖLÜMÜ HATIRLATAN TEK KELİME GÖRDÜNÜZ MÜ?”

Yıldırım’ın yazısının bazı bölümleri şu şekilde:

“Aslında tartışılan Neslican Tay değil. (Elbette ölüm acısının tazeliği karşısında insanın söz söyleme kudretine de sahip olması epey zor). Fakat Neslican Tay, bir sosyal olguya dönüştü.

Yok olmaya doğru akan bedenini sosyal medyada yeniden ikame ederek kurtarmaya çalıştı. Türkiye’de ölümün değişen kültürünü temsil ettiği için tartışılıyor. Aslında toplum ölüm ile kurulan ilişkinin değişimini tartışıyor. Mesele, ahlaki olmaktan ve ölüye saygı duyup duymamanın çok ötesinde. Bir psikiyatri profesörü olan Nevzat Tarhan, hastanın ölümle kurduğu ilişkinin yeni tarzına dikkat çekti. Çok önemli bir konuyu, en hassas noktada tartışma cesaretini gösterdi. Belki hastanın ölümünden sonra tartışsaydı ahlaki açıdan daha iyi olurdu. Ancak bu kadar farklılık üretebilir miydi? Hiç sanmıyorum. Çünkü insanların hızlı inanıp ve hızlı unuttuğu bir dönemden geçiyoruz.

***

Seküler kültürün ölüm korkusunu onu unutarak ve onunla savaşarak başa çıkma girişimi artık Türkiye’de de yayılıyor. Hastanelerde insanı ölüme götüren hastalıklarla cedelleşilirken, ölümü hatırlatan tek bir cümle, tek bir kelime ya da tek bir imge gördünüz mü? Ben görmedim bugüne kadar. Şimdi bir de buna ölümle savaşmak ekleniyor. Seküler kültür, ölümle savaşarak onu aşma arayışı devreye giriyor. Burada teslim olmak tutumunun çok ötesinde bir durum var.”