TKH'den Kanal İstanbul protestosu: Yağmaya, talana, dayatmaya hayır!

TKH İstanbul İl Örgütü, Kanal İstanbul projesine karşı Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü önünde protesto düzenledi. Komünistler, proje için kabul edilen ÇED raporuna karşı itiraz dilekçelerini de müdürlüğe iletti.

TKH'den Kanal İstanbul protestosu: Yağmaya, talana, dayatmaya hayır!

Türkiye Komünist Hareketi (TKH) İstanbul İl Örgütü, AKP’nin yeni “çılgın” projesi Kanal İstanbul’a karşı bugün Çevre ve Şehircilik İl müdürlüğü önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.

Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü önünde gerçekleştirilen basın açıklamasının ardından TKH üyeleri ve dostları, itiraz dilekçelerini Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne teslim etti.

“BUNLARIN BİLİMLE, AKILLA İŞİ YOK”

Açıklama öncesi TKH Merkez Komite üyesi Ahmet Tarık Yenil bir konuşma yaptı. Konuşmasında, “İstanbul’u ve güzel ülkemizi Katar sermayesine, yerli ve yabancı işbirlikçilere peşkeş çekilemeyeceğini göstermek için toplandık.” diyen Yenil, bu projenin 2011 yılında “çılgın proje” diyerek gündeme getirildiğini hatırlatırken “Biz çılgın projeleri biliyoruz. 2 tane örnek vermek istiyorum. Osmangazi Köprüsü’nün bugün bizlere günlük maliyeti 200’er lira. Geçsek de geçmesek de. Bir örnekleri daha var, şehir hastaneleri garabeti. Şehir hastaneleri projesini ülkemize dayatan, bu projeyi ülkemize sunan emperyalist MC Kinsey şirketi. Bu rantçılarda hemen üzerine atladılar, dünyanın hiçbir yerinde 700 yataklı hastane yoktur. Enfeksiyon riskini yükseltir. Ama bunların akılla, bilimle işi yok. Bunu tekrar anladık. Kanal İstanbul projesi ile bir daha anladık.” ifadelerini kullandı.

Bilim insanlarının proje için “Bu dayattığınız proje ülkemizi sürüklenmekte olduğu bataklığın kıyısına çok daha yaklaştıracaktır. Nüfus artacak, yer altı sularını mahvedecek, doğayı katledecek” diyerek uyarılarda bulunduğuna dikkat çeken Yenil, “Bir de öğrendik ki Katar Şeyhinin annesi buralardan 44 dönüm arsa satın almış. Sevgili arkadaşlar biz yabancı düşmanı değiliz ama memleketimizi de peşkeş çektirmeyiz.” diyerek sözlerini tamamladı.

Sözlerinin ardından TKH Merkez Komitesi’nin projeye ilişkin açıklaması okundu.
Açıklamanın tamamı şu şekilde;

“Kanal İstanbul’a itirazımız var!

AKP iktidarı tarafından gündeme getirilen Kanal İstanbul projesine büyük bir itirazımız var. Yıllardır gerici, piyasacı ve emperyalizm işbirlikçisi politikalar ile tarumar edilmeye çalışılan ülkemiz ve ülkenin en büyük kenti İstanbul bugün yine tam da bahsettiğimiz yönelimler ile uyumlu bir proje ile karşı karşıya bırakılmıştır.

Kanal İstanbul projesi emekçi halka, doğaya, tarıma, arkeolojik eserlere, su kaynaklarına kısacası yaşama karşı zararlı bir projedir.

Kanal İstanbul projesi zenginleri daha da zengin etmek, başta Arap sermayesi olmak üzere ülkemiz topraklarını yabancı sermayenin talanına açmak için ortaya atılmış bir projedir. Unutmayalım ki, Tank Palet fabrikasını Katar sermayesine peşkeş çekenler ile ülkemiz topraklarını Suudilere ve Katar emirinin akrabalarına satanlar aynı kişilerdir. Amentüleri ise “babalar gibi satarım”dır.

Kanal İstanbul projesi zaten diken üstünde yaşamamıza neden olan deprem ve afet başlıklarını daha da çözümsüz hale getirecektir.

Kanal İstanbul projesi başta ABD olmak üzere emperyalist ülkelerin Boğazlar ve Karadeniz’e dönük siyasi ve askeri hesaplarının bir parçasıdır. Uygulayıcısı olmak işbirlikçi AKP iktidarına düşmüştür.

Kanal İstanbul kriz yaşayan Türkiye kapitalizmini ve sermaye sınıfını kurtarmaya dönük bir hamledir. Başta inşaat sermayesi olmak üzere yerli ve yabancı şirketler devlet tarafından destekleneceği aleni olan bu projeden nemalanmak için ellerini oğuşturmaktadır.

Asgari ücrete günlük 10 TL zammı reva gören sermaye iktidarı ve temsilcilerinin Kanal istanbul’a devletin kasasından milyarlarca lirayı akıtmasının tam da bu sömürü düzenine yakışan şey olduğu tüm halkımız tarafından açık bir gerçek olarak görülmelidir.

Tüm emekçi kardeşlerimize buradan bir kere daha seslenmek istiyoruz.

Bugün Kanal İstanbul ile ülkemizin başına büyük bir çorap daha örülmektedir. Bilelim ki, eğer ki bu proje hayata geçirilmeye başlarsa önümüzdeki yıllardaki yoksullaşmanın bir sebebi daha olacak, zaten yağma ve talan projeleri tamamen betona dönüştürülen İstanbul ve çevresi tamamen yaşanmaz hale gelecek, ülkemiz emperyalizme daha bağımlı hale gelecek ve adım adım Montrö Boğazlar Sözleşmesi tartışmaya açılacaktır.

O yüzden bugün burada, altında “Hazreti Nuh ile cep telefonundan görüştüğünü” söyleyen kişilerin de imzası olduğu aleni hale gelen ve Kanal İstanbul için hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporuna itirazımızı iletmek için toplanmış bulunmaktayız.

Biz komünistler, emekçi halkımızın çıkarları doğrultusunda Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği (TMMOB) tarafından ÇED raporu hakkında hazırlanan dilekçeleri Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne iletiyor, Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin 11. maddesinin 4. fıkrası çerçevesinde ÇED Raporuna itiraz ediyor ve proje için ÇED Olumsuz Kararı verilmesini talep ediyoruz.

Tüm bunlarla birlikte Kanal İstanbul’a verilecek şartlı “evet”lerin ya da “ikna edilmek adına” projenin mimarları ile görüşme taleplerinin bizler açısından bir hükmü, emekçi halkımız için kurtuluş yolu olmadığına da dikkat çekmeyi bir kere daha burada tüm basın ve kamuoyu ile paylaşmanın önem taşıdığını ifade etmek istiyoruz.

Kanal İstanbul’a itirazımız var!

Yağmaya, talana, dayatmaya hayır!

Türkiye Komünist Hareketi

27.12.2019″