TKH'den açıklama: İstibdat rejimi budur!

Türkiye Komünist Hareketi'nin (TKH) İstanbul seçimleriyle ilgili iptal açıklamasında Türkiye'nin 15 Temmuz'un ardından şimdi de AKP darbesiyle karşı karşıya kaldığı belirtilirken "Türkiye Komünist Hareketi, böylesi bir tabloda, gayri-meşru bir biçimde yenilenecek yeni bir seçimin parçası olmayacaktır." denildi. Açıklamada "Ülkemizi adım adım karanlığa ve yıkıma sürükleyen gerici ve emek düşmanı bu istibdat rejimine karşı mücadeleyi yükselteceğiz!" ifadelerine yer verildi.

TKH'den açıklama: İstibdat rejimi budur!

Türkiye Komünist Hareketi (TKH) İstanbul seçimlerinin sonuçlarının YSK kararıyla iptal edilmesi sonrası bir açıklama yayımladı.

“İstibdat rejimi budur” başlıklı açıklamada, YSK’nın kararının 31 Mart yerel seçimlerinin bütününün ülke çapında gayri-meşru kılma anlamına geldiği belirtilirken “YSK tarafından öne sürülen gerekçelere bakılırsa 31 Mart seçimleri öncesi bütün seçimlerin de şaibeli ve gayri-meşru olduğu ilan edilmektedir!” denildi.

Kararın 12 Eylül faşist darbesiyle öz itibariyle farkının olmadığı belirtilen açıklamada, “15 Temmuz gerici Amerikancı kanlı FETÖ darbesinden sonra ülkemiz şimdi de AKP darbesini görmüştür! Bu siyasal süreç sağın eseridir!” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamanın tamamı şöyle:

“31 Mart yerel seçimlerinde İstanbul sonuçlarının YSK tarafından iptali ve yenilenmesi kararı, hukuki bir karar olarak asla değerlendirilemez. Kimse “hukukun üstünlüğü” lafzına sığınarak YSK tarafından verilen kararın meşru, doğal ve hukuki olduğunu iddia etmemelidir.

YSK kararı, gerici AKP ve faşist MHP’nin baskısı ve talimatı ile alınmış düpedüz siyasi bir karardır. Teknik olarak “sandık kurullarının usulsüz oluşumu” gerekçesinin hiçbir tutar yanı bulunmamaktadır. Hem geçmiş seçimlerde benzer uygulamalar nedeniyle hem de ilgili sandık kurullarındaki oy pusulalarının bu duruma rağmen yeniden sayımı mümkünken alınan karar tam bir garabet örneğidir. Ayrıca sadece büyükşehir belediyesi seçimlerinin yenilenecek olması da ortadaki niyeti açık olarak göstermektedir. Türkiye’de yargının geldiği yer YSK’nın bu siyasi kararıyla birlikte bir kez daha görülmüştür.

Ortada düpedüz siyasi bir operasyon ve senaryosu 1 Nisan tarihinde yazılan, adım adım örülen bir AKP tezgahı ve müdahalesi bulunmaktadır. 31 Mart seçimleri üzerinden 1 aydan fazla bir zamana yayılarak hayata geçirilmeye çalışılan senaryo bütün çıplaklığıyla ortadadır. Seçim sonuçlarını iptal ettirmek isteyen AKP-MHP ortaklığı, Emniyet, Savcılık, YSK başta olmak üzere devlet kurumlarını harekete geçirerek “iptal gerekçeleri” uydurmuş, kanıt üretmeye çalışmış, zamana yayarak oluşacak toplumsal tepkileri hesap etmiş ve en son YSK’yı ve seçim kurullarını baskı altına alarak bu kararı geçirmiştir.

AKP tarafından yapılan bütün açıklamalar işin manipülasyon yüzüdür. AKP’nin gizli gizli seçimleri iptal ettirmek için sinsi bir plan dahilinde hareket ettiğini bütün Türkiye bilmektedir. Anadolu Ajansı’nın veri akışını kesmesiyle başlayan, AKP medyası tarafından başlatılan algı operasyonuyla devam eden, önce geçersiz oyları saydıran, sonra sahte seçmen arayan ve en sonunda sandık kurullarının “şaibeli” olduğuna kadar gelerek bütün yolları deneyen gerici-faşist blok, devletin kolluk güçlerini ev ev dolaştırmış, savcılıkları harekete geçirmiş, YSK başta olmak üzere sandık kurullarını baskı altına alarak 12 Eylül cuntacılarını aratmayan bir darbecilik sergilemiştir. Tek fark bunu “hukuki bir süreç” kılıfıyla yürütmüş olmasıdır.

YSK tarafından alınan bu karar, hiç şüphesiz, 31 Mart yerel seçimlerinin bütününü ülke çapında gayri-meşru kılma anlamına gelirken, aynı zamanda, YSK tarafından öne sürülen gerekçelere bakılırsa 31 Mart seçimleri öncesi bütün seçimlerin de şaibeli ve gayri-meşru olduğu ilan edilmektedir!

Başta referandum ile yaşama geçirilen başkanlık rejimi ve Erdoğan’ın başkan olması da kendi hukukları açısından bugünden itibaren gayri-meşrudur!

Demokrasi söylemi üzerinden bugünkü tablonun eleştirilmesi de mümkün değildir. Çünkü demokrasi sermaye sınıfının diktatörlüğünün üzerine örten perdeden başka bir şey değildir. AKP tarafından planlanan ve YSK tarafından bugün verilen karar, sermayenin gerici-faşist diktatörlüğünün üzerindeki demokrasi şalını da söküp atmıştır. Demokrasi, burjuvazi, sermaye, gericiler, faşistler ve genel anlamıyla sağ için, kendi sınıf diktatörlüğü için kullanılan bir söylemden ibarettir. Sınıf çıkarları için demokrasinin bile rafa kaldırılmasından tereddüt etmeyeceklerini bir kez daha göstermişlerdir.

12 Eylül faşist askeri darbesi ile YSK tarafından alınan kararın öz itibariyle hiçbir farkı yoktur. Ortada yeni bir darbe bulunmaktadır.

15 Temmuz gerici Amerikancı kanlı FETÖ darbesinden sonra ülkemiz şimdi de AKP darbesini görmüştür! Bu siyasal süreç sağın eseridir!

Kimse AKP tarafından sinsi sinsi hayata geçirilen bu seçim darbesini, tek başına AKP’ye mal ederek, arkasındaki sermaye çıkarlarının üzerini örtmeye kalkışmamalıdır. Çünkü 31 Mart seçimlerinin iptal ettirilmesi, AKP tarafından temsil edilen sermaye güçlerinin ve çıkar odaklarının talebidir! Emekçi halkımız burjuvazinin gerçek yüzünü artık görmelidir!

Bugün başkanlık rejiminde ortaya çıkan bu tablo, tam bir istibdat rejimidir!

Türkiye Komünist Hareketi, böylesi bir tabloda, gayri-meşru bir biçimde yenilenecek yeni bir seçimin parçası olmayacaktır. Ancak ve ancak emekçi sınıfların örgütlü gücünün sermayenin, gericiliğin, faşizmin ve sağın bütün oyunlarını boşa çıkartacağını bilmektedir.

Ülkemizi adım adım karanlığa ve yıkıma sürükleyen gerici ve emek düşmanı bu istibdat rejimine karşı mücadeleyi yükselteceğiz!

TÜRKİYE KOMÜNİST HAREKETİ
6 Mayıs 2019