Soylu’dan Kılıçdaroğlu’na saldırı açıklaması: Provokasyon yok, tamamen doğal bir reaksiyon

Soylu, CHP Lideri Kılıçdaroğlu'na Çubuk'ta yapılan linç girişimine dair kendisine yöneltilen sorulara "Provokasyon yok, tamamen doğal bir reaksiyon" cevabını verdi.

Soylu’dan Kılıçdaroğlu’na saldırı açıklaması: Provokasyon yok, tamamen doğal bir reaksiyon
HABER MERKEZİ

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Habertürk’te Enine Boyuna programında Hülya Hökenek moderatörlüğünde, Habertürk TV Programcısı Veyis Ateş, Habertürk yazarı Sevilay Yılman, Habertürk yazarı Çetiner Çetin ve Mahmut Övür’ün sorularını yanıtladı.

Soylu, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na Çubuk’ta yapılan linç girişimine dair kendisine yöneltilen soruya şöyle yanıt verdi:

“Memleketin hangi köşesinde bir olay olursa ben insani olarak buna üzülürüm. Tabii herkesin kendi mesleğine ait refleksleri var. Yaklaşık 2,4 yıldır sayın Cumhurbaşkanımızın iradesiyle İçişleri Bakanı olarak görevlendirildim. Gece 3,5’tan önce yatmadım. Mantığım ‘ben herkesi uyutuyum sonra yatayım’ şeklindeydi. Sabah kalktığımda ilk baktığım günlük trafik raporudur. Kaç kişinin öldüğüne bakıyorum, kazaların nerede olduğuna bakıyorum. Bir taraftan bu, bir taraftan göçmen meselesinde ne yaptığımız. Diğer taraftan dün İstanbul’da yaşadığımız, kadına şiddetten tutun, cinsel tacize kadar her mesele. Benim bulunduğum yer duyarlı olursanız, eğer sadece bir iş sevdalısı değil aynı zamanda meselelerin çözümüne yönelik duyarlı olursanız yapabileceğiniz bir yerdir. Burası iğneli fıçıdır. İçişleri Bakanlığı birçok insanın FETÖ münasebetiyle işinden ayrılmasına vesile oldu. PKK terör örgütüyle mücadele ediyoruz. Birçok sivil toplum örgütünü PKK ile işbirliğinde olduğu için kapattık. Bir taraftan Türkiye’nin hırsızlığı azalmasıyla ilgili bir taraftan uyuşturucu ile mücadele yapıyorsunuz. İçişleri Bakanlığım döneminde 40 bine yakın uyuşturucu satıcısı hapse girdi.”

“‘Gitmesin kardeşim’ demeyi kendime yediremem”

Soylu şöyle devam etti:

“Burada Çubuk’ta 4 tane şehit vermişiz. İklime bakmak lazım. Her seçim sonrası kendine ait bir tortu bırakır. Büyük mücadeleden geçiyorsunuz. Kazananlar, kaybedenler var. El sıkışacaklmar mı, sıkışmayacaklar mı? Ama bir başka şey var. Türkiye’de ilk kez bloklar son 2 seçimdir bu kadar net.

Çubuk olayını tam da bunun üzerinden düşünmek lazım. Rahmetli Demirel’e, Ecevit’e başka siyasetçilere Mesut Yılmaz’a da oldu. Birçok siyasetçi, bakan, milletvekili, belediye başkanı düzeyde oldu. Tabii bunu normalleştirmez. Burada şehit cenazesi var. Öncelikle sayın Cumhurbaşkanımız açıkladı. Ben de hassasiyeti gösteririm. Gittiğimiz yer şehit cenazesiyse orayı rahatsız etmememiz lazım. Ben beş altı kez bu hassasiyetin içerisinde oldum, gitsem mi, gitmesem mi. ‘Başınız sağolsun’ diyoruz, ‘Bu son olsun’ diyorlar sert bir şekilde. Ne diyebilirim ki, buradaki duyguların bir kısmı kontrol edilebilir, bir kısmı kontrol edilemez. CHP’nin burada seçim öncesi, 24 Haziran’da da çok açık bir şekilde HDP ile siyasal ilişkisi olduğu net belli. Bu çocuklar Çukurca’da sınırlarımızı korumak üzere oradaydılar ve PKK bunları şehit etti. İçişleri Bakanı olarak ‘gitmesin kardeşim’ demeyi kendime yediremem.”

Süleyman Soylu, birkaç ay önce “CHP’lilerin şehit cenazelerine alınmasın” talimatına ilişkin olarak ise şöyle konuştu:

“Tam da bu iş için söyledim. Ben itfaiyeci değilim. Benim görevim sadece bulunduğum yerde sabahtan akşama kadar bir görevi ifa etmek değil. Ben yazı memuru değilim. Ben bütün hepsini düşünmek zorundayım. 24 Haziran’da her CHP’li, Kılıçdaroğlu ve takımı şunu söylemedi mi, ‘Bir oyunuzu CHP’ye bir oyunuzu HDP’ye verin’ dedi. Ben bu tabloyu gördüm. Ben 3,5 yıl İstanbul il başkanlığını yaptım. Bunların, il başkanlarının, şehit cenazelerine, protokol olarak girmemeleri gerektiğini valilere tedbir olarak söyledim. Daha sonra Hande Fırat sordu, ‘iklim yumuşadı istedikleri yere gidebilirler’ dedim. CHP-HDP işbirliğini hem siyaseten onaylamadığımı hem de bu tedbiri almak zorunda olduğumu söyledim. Geçen İmamoğlu ile ilgili aynı şeyi söyledim. Beşiktaş maçına gitti. Sayın Cumhurbaşkanımıza oralarda hakaret edildi. Fenerbahçe maçını izlerken, istihbaratım bana şunu söyledi; sosyal medyada bu FETÖ’cünün burada ne işi var dediler, mazbata meselesini gündeme getirdiler. Ben de sayın Ali Koç’a ‘burada bir problem olabilir. Siz ev sahibisiniz’ dedim.”

Ali Koç’a dedim ki…

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun stada alınmamasını rica ettiği iddialarına da yanıt veren Soylu,

“Bu tip olayların bir şekilde kendine ait iyi yönetilmesini temin edebilmek için. HDP’nin Ankara’da yaptığı kongreye ben müdahale ettim. Neden? Bir güvenlik temini için müdahale ettim. Onların bilgisi dahilinde. İşin bir arka  perdesi var. Ben bunun iklimini İçişleri Bakanı olarak düşünmek zorundayım. Bir cinsel taciz söz konusuysa orada yakalanan kişinin ilçede karakola alınmamasına kadar müdahale etmek zorundayım. O ilçede o kişi karakola alınırsa insanlar oraya yıkılır ve toplumsal hadise meydana gelir. Bu tip toplumsal olayların tamamında devreye girerim. Ankara’daki cenazede girdiğim gibi. Aysel Tuğluk olayında olduğu gibi. Kalktım oraya gittim. Bir İçişleri Bakanı nasıl mezarlığa gider? Anında müdahale edemezsiniz, toplumsal olaylar beklemediğiniz noktaya itilir. Ali Koç’a ‘rica ederseniz, böyle bir mesele olduğunu’ dedi. O da dedi ki, ‘Sizin isminizi verebilir miyim’ dedi. Ben de ‘memnuniyetle’ dedim. ‘Benim sizden istirhamım bir daha rica edin’ dedim. ‘Bakan beni arasın’ demiş. Ben de Ali Koç’a, ‘Üzerimizdeki sorumluluğu attık, tedbirlerinizi siz de biz de arttıralım’ dedim.” diye konuştu.

Soylu, “O gün kaç koruması vardı sayın Kılıçdaroğlu’nun?” sorusunu şöyle yanıtladı:

“Kemal Kılıçdaroğlu’nun oraya gitmesi risk olabilir. Gece saat 23.00 civarı aramışlar bu cenaze nerede diye. Siz gidecek misiniz? diye sormuşlar, böyle bir kararımız yok demişler. Saat 10.03’de aramışlar sabah. Cenaze aile isteğiyle köye alınmış. Biz şehit aileleri ne isterse yaparız. Genel prensip budur. Bizim işimize şehir merkezleri gelir. Çünkü köyün yolları bunu kaldıracak durumda olmayabilir. Arabanın çıkması, gidebilmesi zordur. Karar veriyorlar ama haber vermiyorlar. Önce 2 tane eleman çıkarıyorlar gidip baksınlar diye.CHP milletvekillerin ifadelerinde de var.”

Provokasyon yok, tamamen doğal bir reaksiyon

“Kaymakam ‘benim Kılıçdaroğlu’nun geleceğinden haberim yoktu’ diyor. Olayı şuraya götürmek istiyorlar. ‘Burada bize karşı organize bir eylem oldu, bize karşı bir eylem oldu’. Taşlardan, sopalardan bahsediyorlar. ‘Dışarıdan gelen adamlardan bahsediyorlar. 28 kişiyle ilgili şikayette bulundular. 22’si Akkuzulu köyünden. Biz toplam 37 kişiyi tespit ettik. Toplam 61 kişi yapıyor. 61 kişinin 2 kişisi Çubuk’tan, o da köyle akrabalık ilişkisi var, 2 kişi İmamhüseyin köyünden. Bu nasıl dışarıdan bir organizasyon. Provokasyon orada değil provokasyon o olaydan sonra yapmaya çalışan bir anlayışla karşı karşıyayız. Orada ilk reaksiyon olduktan sonra, il jandarma komutanı Ünsal Paşa orada. Hepsi dağlardan gelen adamlar. İl emniyet müdürü, emniyet genel müdürü, genelkurmay başkanı orada. Kendi korumaları dahil olmak üzere attığı adımların tamamı bu işin tekniğine aykırıdır. Bir genel müfettiş görevlendirdik. Temel zaafiyet varsa bütün bunlara yukarıdan aşağıya bakacaklar. Dışarıdan bir provokasyon söz konusu değil. Bu tamamen orada gerçekleşen doğal bir reaksiyondur.”

Soylu şöyle devam etti:

“TOMA niye yok deniliyor. Şehit cenazesine TOMA gider mi? Birileri gaz sıkın diyor. Orada gaz ve su sıkılsaydı esas felaket o zaman başlardı. Ben hemen kaymakama ulaştım. Ünsal Paşa ve il emniyet müdürümüzle sürekli olarak telefon teması ortaya koydum. Sonra beni CHP Genel Başkanı Faik Öztrak aradı. ‘Şu anda evdeler, yol tek taraflı olduğu için arkadaşlar güvenli bir şekilde çıkarmak istiyorlar’ dedi.”