Sosyalist Liseliler Manifesto’ya konuştu: Eğitime Devrim Gerek!

Sosyalist Liseliler, sınavları, yeni eğitim dönemini, "Eğitime Devrim Gerek" kampanyasını ve yeni dönem çalışmalarını Gazete Manifesto'ya anlattı.

Sosyalist Liseliler Manifesto’ya konuştu: Eğitime Devrim Gerek!
Röportaj : Murat Uzun

 

Gazete Manifesto: Yeni bir eğitim dönemi başlıyor, liseye geçiş sınavı yapıldı, üniversiteye geçiş sınavı yapıldı, öncelikle bu konuyla ilgili neler söylemek istersiniz?

Zeynep K. : Maalesef liseye geçiş sınavında ve üniversiteye geçiş sınavında başarısızlıkla tırnak içerisinde başarısızlıkla kaybettik. Birçok gencimiz bu durumlar, olaylar karşısında sonucu intiharda buldu. En son örnek olarak aklıma Antalya’da bir arkadaşımızın intiharı geldi, maalesef eğitim sistemimiz gençliği geleceksizliğe itiyor. Bu sınavlarla birlikte kendilerini bir yarıştaymış gibi hissettiriyor ve sınav dışında bir hayatlarının olmamasını hedefliyor. Arkadaşlarımız da bunlara hazırlanırken çok zor dönemlerden geçiyor. Aslında müfredat tasfiye ediliyor; sosyolojiden Marks’ın, biyolojiden evrimin çıkarılması ve müfredata cihadın girmesi gibi birçok bilimsellikten uzak, bilim dışı varlıkların müfredata girmesi ve bilimden uzaklaşması bu başarısızlıkların en temel sebebi. Keza İmam Hatip sayılarının arttırılması en büyük örneklerden, gün geçtikçe eğitim gericileşiyor, laiklikten bilimsellikten uzaklaşıyor bu liseler kadar üniversitelere de yansıyor kadın üniversitelerinin açılması gibi.

SINAV SİSTEMİ GENÇLİĞİ İNTİHARA SÜRÜKLÜYOR

Suat E. : Öncelikle liseye geçiş ve üniversiteye geçiş sınavlarında öğrenciler bir at yarışındaymış gibi yarıştırılıyorlar adeta, liseye geçiş sınavlarında da üniversiteye geçiş sınavlarında da ciddi bir adaletsizlik var. Mesela meslek liseli arkadaşlarımızın YKS’de sınavsız geçiş hakları kaldırıldı, onlara sadece ek puan denen küçük, çok temsili bir puan hediye edildi. Türkiye’de eğitim sisteminin başarısızlığı zihniyetle alakalı bir durum, sürekli değişen eğitim sistemleri var, sürekli değişen sınav sistemleri ve sürekli değişmeyen bir zihniyet var; aslında önemli olan bu zihniyetin değişmesidir. Nitelikli bilimsel bir eğitim alınmadıkça; öğrenciler sadece gelecek kaygısına hapsedildikçe bu, bu şekilde devam eder Liseliler üniversiteye geçiş sınavlarında sürekli geleceksizlik kaygısı yaşar ve intihar eder Türkiye’de Fen liseleri, Anadolu liseleri, İmam hatip liseleri… Buralarda bir başarı yok. Meslek liselerinde sadece bir durma gözlemliyoruz, durmasının sebebi de bu arkadaşlarımızın 4 senelik temel derslerini görememesinden kaynaklı bir durum. Onun dışında geleceksizlik kaygısıyla intihar eden arkadaşlarımızı duyuyoruz, aslında bu düzenin sınav sistemi gençliği intihara sürüklüyor diyebiliriz. Kendi okullarını nitelikli ve niteliksiz olarak ayıran bir bakanlık MEB var, o yüzden öğrencilerin başarısızlıkları anormal bir durum değil; aksine çok normal. Bugün bu tarzda bir düzende, böyle bir sınav sistemiyle gençliğin yaşadığı başarısızlıklarda intiharlar da çok normal şeyler; buna mahkûm ediliyor Türkiye’de gençlik.

GERİCİLERİN, PATRONLARIN HEVESLERİNİ KURSAKLARINDA BIRAKACAĞIZ

Manifesto: Milli Eğitim Bakanlığı bir dizi vakıf ve dernekle geçen senelerde yaptığı protokolleri uzatma kararı aldı, bununla beraber Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile meslek liseleri ilgilendiren bir protokol daha imzalandı, bu konudaki düşünceniz nedir?

Suat E. : Dediğiniz gibi bir dizi vakıf ve dernekle MEB yıllardır birlikte hareket ediyor. Türkiye’de aslında biz vakıf ve derneklerin gerçek yüzünü biliyoruz; ama görmemekte ısrar edenler var. Son yıllarda yaşanan çocuk istismarları ve tecavüzlerle birlikte bu vakıfların gerçek yüzü gün gibi ortadadır. Biz bu vakıf ve derneklerin derhal kapatılması gerektiğini düşünüyoruz. Mevzu bahis yeni bir nesil yetiştirmektir, bu vakıf ve derneklerin ellerinde bu nesil Tayyip Erdoğan’ın tam olarak ifade ettiği gibi dindar ve kindar bir nesile tekabül etmektedir, istismarlarla ve baskıyla yetişen bir nesile tekabül etmektedir. Aslında AKP kendi neslinin önünü açmaya çalışmaktadır ama biz Sosyalist Liseliler olarak özellikle AKP’nin bu hevesini, MEB’in bu hevesini, bizim geleceğimize gençliğimize göz dikenlerin hevesini kursağında bırakacağız.  Biz staj sömürüsünden dolayı yıllardır öğretim yıllarında arkadaşlarımızı kaybediyoruz. Aslında bunların kaza olmadığını bunların iş cinayetleri olduğunu düşünüyoruz.  Patronlaraslında biz liselilerin anne ve babalarını sömürüyorlar, ücretli köleleri haline getiriyorlar şimdi gözlerini aslında emekçi olan anne ve babalarımızdan bize de çevirmişler ve bizi de ücretli köleleri haline getirmek istiyorlar. Bu aslında patronların ne kadar ileriye gidebileceğini ve MEB’in eğitiminin ne kadar piyasacı olduğunun göstergesidir. Aslında bu dediğiniz TOBB’un yaptığı hamle, meslek liselerinin patronlara verilmesinden; liselilerin canını, malını, emeğini tamamen patronlara teslim etmesinden başka birşey değildir. Ayrıca arkadaşlarımız asgari ücretlerinin dörtte birini almaktadırlar. Patronlar bugün liselilerinde canına, malına, parasına, emeğine göz dikmişlerdir.

PATRONLARIN HAZIRLADIĞI MÜFREDATLARDA BİLİM DIŞARIDA

Zeynep K. : Aslında bu meslek liseliler ile ilgili yapılan yeni çalışmalar, meslek liselilerin direk iş hayatına atılması ve yeni işçilerin doğması için atılmış adımlardır. Bunu şu şekilde örnekleyebiliriz organize sanayi bölgelerinde meslek liselerinin açılmasının hedeflenmesi bunun büsbütün bir kanıtıdır. Şöyle demek istiyorum, aslında zaten Milli Eğitim Bakanı’nın kendisi de bir patron, bunu hepimiz biliyoruz. Bir özel okul sahibi ve patronların hazırladığı bir müfredatta, patronların düzenlediği okullarda emeğimizin sömürüldüğü gibi taciz, tecavüz haberleri maalesef kulağımıza çok geliyor. Bunun birçok örneğiyle karşılaşıyoruz. Geçtiğimiz günlerde yine gerici bir vakfın yurdunda kalan çocuklara tacizler ortaya çıktı. Patronların düzenlediği müfredatlarda, patronların hazırladığı okullarda bunlar karşımıza çıkar. Eğitimciliğin ne demek olduğunu bilmeyen insanlar maalesef bunları yaşamamıza sebep oluyor.

Manifesto: Konusu açılmışken MEB eğitimde bir dönüşüm yaptıklarını, 2023 Eğitim Vizyonu adı altında yeni bir eğitim sürecinin başladığından bahsetmektedir. Bununla beraber 2019-2020 eğitim öğretim dönemine başlamasıyla beraber liselileri neler bekliyor?

Zeynep K. : MEB “HEY” adı altında yeni bir çalışmasının olduğunu bizlere duyurdu. “Hayal Etkinlik Yaşam” adı altındaki bu çalışma aslında bilimin müfredattan tasfiyesini ortaya koyan bir program; çünkü burada temel dersler artık seçmeli dersler haline getirildi. Matematik, Türkçe gibi dersler seçmeli haldeyken; din dersinin zorunlu olması buna örnek oluyor. Bu HEY’le birlikte aslında MEB’in yeni programının tamamen gericilikle, ilericilikten uzak bir şekilde yoğrulduğunu görebiliyoruz. Aynı zamanda meslek liselerindeki müfredatların değişikliği, temel derslerin yerine mesleki derslerin arttığı ve eğitimin piyasacılaştığının bir göstergesidir. Biz Sosyalist Liseliler olarak bunların karşısında duracağız, geçmişte de durduk. Bunları değiştirmek için liseli arkadaşlarımızı Sosyalist Liseliler saflarına bekliyoruz çünkü bunlar bizim mücadelemizdir, bizim değiştirip düzeltmemiz gereken sorunlardır.

KENDİ GÖBEK BAĞIMIZI KENDİMİZ KESMEK ZORUNDA BIRAKILDIK

Sosyalist Liseliler olarak ”Eğitime Devrim Gerek” diyorsunuz. Neden? Biraz açabilir misiniz? Eğitimde ne gibi değişiklerin olması gerektiğini düşünüyorsunuz?

Zeynep K. : Aslında neden “eğitime devrim gerek” diyoruz, yukarıda da bahsettik; eğitimde ne gibi sorunlar olduğunu, gericiliğin, piyasacılığın, takkeli cübbeli hocaların ders verdiği, tacizci tecavüzcü öğretmen diyemeyeceğimiz insanların okullarda gezip rahatça dolaştığı bir sistemden bahsediyoruz. Gençliği intihara sürükleyen aslında bize geleceksizlikten başka birşey vadetmeyen bu düzenin değişmesi gerektiğini, yıkılması gerektiğini düşünüyoruz. Bunlar ufuk değişikliklerle, minik reformlarla dönüşecek işler değil. Eğitim sisteminin kökten değişmesi gerekiyor; daha bilimsel bir eğitimin müfredatlarda yer aldığı, öğretmenlerin gerçekten öğretmen olduğu bir değişim; bizlere dini dayatmanın ya da tacize tecavüze maruz bırakmanın yerine kökten bir değişim için “Eğitime Devrim Gerek” diyoruz. Aslında bizim bu kampanyayı yapma amacımız  kavgamızın sadece AKP’yle değil, düzenle olduğunu belirtmek. Çünkü bu yalnızca AKP eliyle olan sıkıntılar da değildi, şu an muhalefet partisinin başkanı da “İmam hatipleri biz açtık” diyerek kendisinin de gericilikten, piyasacılıktan ne kadar pay aldığını gösteriyor; kendisi vurguluyor, hatta bununla övünüyor. Bizim kavgamız sadece AKP’yle değil bize bunu dayatan düzenle. Biz kampanyamızın ilerleyen günlerinde bu mücadeleyi bahsettiğim çerçevede büyüteceğiz.

Suat E. : Bizim sloganımız “Paralı Eğitim, Zorunlu Din Dersi, Staj Sömürüsü Çöpe: Eğitime Devrim gerek!” şeklinde. Zeynep’in de dediği gibi mesele küçük, ufak değişiklikler, minik reformlar değil; aksine köklü, kökten değişimlerdir. Eğitim sistemi bugün küçük değişikliklerle, ismine 4+4+4 deyin 5+3 deyin ne derseniz deyin, bu şekilde değişecek değil; aksine zihniyetin değişimiyle ve Türkiye’de daha insanca, eşitlikçi bir düzenin uzantısı olarak eğitime uygulanacak devrimle değişecek. Bu anlamıyla bir kampanya yapmaya karar verdik ve bunun mücadelesini sürdürmek, liselerde liseli arkadaşlarımızla mücadeleyi beraber büyütmek istiyoruz. Bu meselede sloganımızda belirttiğimiz gibi zorunlu din derslerinin kaldırılmasını istiyoruz; neden istiyoruz, çünkü bu bizim bir seçeneğimiz olarak değil de bize dayatılan birşey. Laikliğe, bilimselliğe, nitelikli eğitime aykırı bir durum. Bazı arkadaşlarımız zorunlu din dersine girmek istemeseler, bunun için dava açsalar dahi bu dersi görmek zorunda kalıyorlar; dayatma tam da budur. Keza paralı eğitim… Bugün çoğu arkadaşımız temel liselere gitmek zorunda kalıyor, çünkü geleceksizlik kaygısı MEB’in de kendi okullarını nitelikli ve niteliksiz olarak ayırmasıyla veya İmam Hatiplere mecbur bırakmasıyla ortaya çıkmış durumda. Emekçi anne ve babalar temel ihtiyaçlarından kısarak evlatlarını niteliksiz okullara göndermektense, temel liselere gönderiyolar. Bu temel liselerde aslında tamamen piyasacı, parayla olan bir eğitim oluyor; gönülsüz bir eğitime dönüşüyor. Buralarda öğrencinin parasına göz dikildiğini görüyoruz. Şunu da açmamız gerekir, bu kampanyayı Sosyalist Liseliler’in yapmasının nedeni bugün eğitim sistemini değiştirecek, öğrencilerin yaşadığı “talihsizlikleri” değiştirecek başka bir yolun olmamasındandır. Biz liseliler, kendi göbek bağımızı kendimiz kesmek zorunda bırakıldık. Yani bu söylediğimiz köklü değişiklikler, gerçekten AKP’nin  veya diğer düzen partilerinin atamayacağı adımlardır.

SOSYALİST LİSELİLER DERGİSİ YENİLENDİ

Manifesto: Yeni dönemi Sosyalist Liseliler derginizin 17. sayısı ile karşılıyorsunuz. Derginizde alışılagelmişin dışında bir değişiklik var mıdır? Liselileri bu sene nasıl bir Sosyalist Liseliler dergisi bekliyor?

Zeynep K. : Dergimizin sayfa sayısı arttı, sayfa sayısının artmasıyla birlikte içeriğe farklı konular eklendi. Daha da geniş kitlelere hitap edebilecek bir dergi gelişti, keza bu adımın beraberinde tasarım değişiklikleri de geliyor. Bütün Sosyalist Liseli arkadaşlarımızı dergimizi okuyup, okutup, dağıtmaya çağırıyoruz.

Suat E. : Yani dergimizde fiziken değişim olarak bir sayfa sayısı fazlalığı bir de boyutun küçülmesi var, onun dışında dergimize yeni eklenen bölümler var. “Tarihten İzler” gibi, bilim ve teknoloji, edebiyat, kültür bölümleri eklendi. Dergimizin niteliği de arttı, öte yandan dergimizin 17. sayısını her liseye, her sınıfa sokmak bizim hedefimiz aslında, her lisede, her sınıfta Sosyalist Liseliler dergisi okunana dek mücadelemizi sürdüreceğiz. 17. sayımız da bugün 2019-2020 eğitim öğretim yılını açarken önemli bir sayımız olacak.

Manifesto: Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mıdır?

Suat E. : Son olarak aslında tüm liseli sıra arkadaşlarımıza hem yaptığımız kampanyaya hem de mücadelemize omuz vermeye, tüm liseli arkadaşlarımızı Sosyalist Liseliler saflarında eşitlik, özgürlük, insanca bir yaşam mücadelesi vermeye çağırıyoruz.

Zeynep K. : Parasız eğitim için, staj sömürüsünün olmadığı, zorunlu din dersinin kalktığı bir eğitim sistemi için tüm sıra arkadaşlarımızı mücadeleye çağırıyoruz.