Sırma su hikayesinin ardından: Bozuk düzen, çark ve dişliler…

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin CHP’ye geçmesi ile, belediye iştiraklerinden Hamidiye Su’ya uygulanacak ‘kısmi boykot’ bizleri çok gerilerdeki su savaşlarına ve oradan da Sırma su hikayesiyle güçlü bir aileye götürdü.

Sırma su hikayesinin ardından: Bozuk düzen, çark ve dişliler…
Nevzat Kalenderoğlu

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin CHP’ye geçmesi ile, belediye iştiraklerinden Hamidiye Su’ya uygulanacak ‘kısmi boykot’ bizleri çok gerilerdeki su savaşlarına ve oradan da Sırma su hikayesiyle güçlü bir aileye götürdü. Buraya yakından bakmadan önce şu ‘kısmi boykot’u hatırlatmakta yarar var.

Türk Hava Yolları’nın belediyenin Hamidiye’si yerine Fransız Danone’nin (ve Dişlilerin) Sırma’sını alacağı; eski anlaşmanın iptal edilmesi basına yansıdı. Buraya bir düzeltme geldi, o düzeltme tam olarak şöyle: “Hamidiye Su’yu bırakıp Sırma’ya geçen kuruluş THY değil. THY’nin yer hizmetleri veren şirketi TGS’nin ofislerinde Sırma’ya geçildi. Eskiden buraya Hamidiye’den damacana su alınırmış. Şimdi Sırma alacaklar. Bunun dışında bir değişiklik yok.”

Ve devamla:

“Detay vermek gerekirse, THY uçaklarında ekonomi sınıfında ikram tepsilerinde yıllardır Hamidiye Su’yun bardak suları verilirdi. Bundan böyle de aynı Hamidiye Su verilmeye devam edecek. 1,5 litrelik pet şişeler ise eskiden beri Sırma’dan alınırdı. Onlar da Sırma’dan alınmaya devam edecek. Hiçbir değişiklik yok. Dün hangi sular ikramda yer alıyorsa, bugün de aynı sular ikram ediliyor. Hamidiye’yi bırakmış değiliz”

‘Kısmi boykot’ diyerek durumu özetlemeye çalıştık ancak, “THY iştiraklerinden TGS’de artık Hamidiye damacana suyu değil, Sırma alınacak”mış; karar sizin…

İBB’nin CHP Meclisi Grup Sözcüsü Tarık Balyalı’nın verdiği bilgiye göre, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Koza Holding, Arnavutköy Belediyesi, TEİAŞ, TÜRGEV, SETA, BDDK, YTÜ Teknopark, AKP Genel Merkezi, TBMM, TGS de Hamidiye Su ile olan anlaşmalarını sonlandırdı. Kültür ve Turizm Bakanlığı bardak su alımını bıraktı, damacana su alımını da sözleşme bitince sonlandıracak.

SIRMA’NIN AKLA GETİRDİKLERİ

Sırma Grup’un varlığı 1950’li yıllara dayansa da iş insanı Davut Dişli’nin dahli 1991 yılında başladı ve Sırma markasıyla su ve maden suyu ürünleriyle içecek sektörüne giriş yaptı. Sapanca, Burdur, Aydın ve Bursa’da tesislerini artıran şirket, 2002 yılından itibaren hızlı bir ivme yakaladı.

Şirketin hızlı büyümesi, yurtdışı pazarında da vitrine çıkmasıyla sonuçlandı. Şirket, 35 ülkeye ihracat yaptığını reklam ederken, 2013 yılında şirketin yüzde 50.1’lik hissesi, Fransız su ve yoğurt firması Danone‘ye satıldı. Türkiye’de su pazarında Hayat Su‘ya halihazırda sahip olan Danone Davut Dişli‘nin yönetim kurulu başkanlığı ile de bir anlaşma imzaladı. 2015 yılına gelindiğinde şirketin toplam cirosu artık 415 milyon lira civarındaydı, 2017’de ise 659 milyon lira…

Davut Dişli, ortak olduğu Fransız içecek tekeli Danone ile Sırma Su Yönetim Kurulu Başkanlığı koltuğunda oturmaya devam etti. 2017’de görev süresi Danone tarafından uzatılmak istenince, Dişli koltuğundan ayrıldı ve Dişli ailesinin ‘yeni bir su markası’ ile sektöre gireceği söylendi. İkna edilmiş olma ihtimalleri ise hayli yüksek…

AKP ve DİŞLİLER

Davut Dişli, AKP eski Genel Başkan Yardımcısı olan ve şimdilerde AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından Hollanda Büyükelçisi olarak atanan Şaban Dişli’nin amcasının oğlu. Şaban Dişli’nin kardeşi ise 15 Temmuz darbe girişiminde aktif rol aldığı söylenen ve ‘FETÖ’nün çatı davasında 141 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen Tümgeneral Mehmet Dişli. Davut Dişli Mehmet Dişli’nin amcasının oğlu.

Erdoğan ve Dişli ailesinin bağlarına ilişkin bir not da şu: Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan, Davut Dişli’nin oğlu Emir Haktan Dişli’nin 2017’deki nikah töreninde nikah şahitliği yapmıştı.

İddialara göre Erdoğan’la bu kadar ‘samimi’ olan Davut Dişli önermişti amcaoğlunu siyasete. Zira 2001’de AKP kurulurken Hollanda’da bir bankada yönetici olan kuzeni Şaban Dişli bu daveti kabul edip Türkiye’ye geldi.
Dişli’nin ilk istifası 2008’de bir yolsuzlukluk iddiası üzerine geldi. İddialara göre, AKP Genel Başkan yardımcısı Şaban Dişli, ‘Silivri’de bir arsanın imar durumunu değiştirme karşılığında 1 milyon dolarlık iş takibi ücreti talep etmekle’ suçlamıştı. Dönemin CHP’sinin Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Akademi Ofset A.Ş isimli bir şirket ile hem AKP Genel Başkan yardımcısı hem de vekil olan Şaban Dişli arasında rüşvet belgesi imzalandığını iddia etti ve basına bu belgeleri dağıttı.

Kılıçdaroğlu, Şaban Dişli’yi, “Silivri’de bir arsanın imar durumunu değiştirme karşılığında 1 milyon dolarlık iş takibi ücreti talep etmekle” suçladı. İddiasını gizli bir protokolle güçlendirdi Kılıçdaroğlu ve şunları söyledi:

“Silivri’deki parsellerin satışı ile ilgili kredi sağlanması ve imar değişikliklerinin yapılması karşılığında alınacak 1 milyon ABD dolarına ilişkin bir protokol bulunuyor. Şu ana kadar bu protokol hiç kimse tarafından yalanlanmamıştır. Ben şimdi Sayın Dişli’ye açıkça soruyorum bu protokol açıkça para karşılığı iş takibi protokolü değil midir? Parlamenterlerin para karşılığında iş takibi yapması hangi yasal ve ahlaki kurala uygundur?”

Hülasa, tarla statüsündeki toprağın arsaya çevrilmesi ve istenilen ölçeklerde imar planı değişikliğini Şaban Dişli dönemin Silivri Belediye Başkanı ve Yardımcısı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyonu Başkan Vekili aracılığıyla sağlanması; onay sonunda da değişikliğin yürürlüğe girmesi ile adı geçen şahıslara 1 milyon doları Dişli’nin olmak üzere, 2 milyon dolar ödenecekti.

İddiaları bir basın toplantısıyla yalanlamaya çalışan Dişli, kabaca ilgili protokolün ‘hukuki bir formatta’ hazırlandığını ve yalnızca ‘eski ortağına kredi sağlama’ amacı güttüğünü savundu. Akademi Ofset A.Ş. lehine bloke ettirilen 1 milyon dolara değinmedi. Ortağım dediği şirkete ortak olmadığı konusu da havada kaldı. “1 milyon doları niçin Silivri’deki arsaların imar değişikliği ile ilişkilendirdiniz?” ve “31 Ağustos 2006 tarihli protokolde sizin Silivri’deki arsalarla bağlantılı olduğunuz, 1 milyon ABD doları karşılığında iş takibi yaptığınız, sizin kendi imzanızla kanıtlanmış durumda.” ithamlarına yanıtı istifa etmekte buldu Dişli ve 2 Eylül 2008’de AKP’nin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) ve Merkez Yürütme Kurulu’ndaki görevlerinden istifa etti.

Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı konuyla ilgili soruşturma başlatsa da vekil Dişli’ye dokunulamadı; soruşturma dosyası 8 yılın ardından (yani Dişli ‘üç dönem’ kuralı nedeniyle aday gösterilmeyince) dokunulmazlığı kalkınca görüldü. Savcılık yıllar sonra “kovuşturma yapılmasına yer olmadığı”na karar verdi.

ŞABAN DİŞLİ YENİDEN…

Dişli, çok kısa bir dönem vekilliğine mola verdikten hemen sonra tekrar seçim sayılabilecek 1 Kasım 2015 seçimlerinde Sakarya’dan aday olarak yeniden milletvekili oldu ve Binali Yıldırım’ın hazırladığı 50 kişilik MKYK listesinde yeniden yerini aldı.

Kardeşi Mehmet Dişli de TSK içinde albaylıktan generalliğe, Genelkurmay Karargahı’nda Daire Başkanı olmaya kadar yükselmişti o sıralarda.

Şaban Dişli, kardeşi darbe girişiminden tutuklanınca “Empati yapın, ne diyebilirim? Ben Cumhurbaşkanımızın emrindeyim” deyiverdi. 2002 ile 2007 yılları arasında Şaban Dişli’nin TBMM Danışmanlığını yapan Durmuş Ali Koçer de FETÖ üyeliğinden tutuklandı, ne gam… Aynı danışman, Erdoğan’a hakaretten de hapis cezası aldı, ancak bu artık çok yaygın ülkede.

Sırma’nın Yönetim Kurulu Başkanı Davut Dişli, 15 Temmuz nöbetleri boyunca tam 27 gece halka kendi suyundan dağıttı. Erdoğan’ın malikanesinin bulunduğu Kısıklı’da karavanla, Ankara, İzmir, Sakarya’da da ‘halka ikram boynumuzun borcu’ diyerek su dağıttı. Dişli’ye göre, “Ne kadar su dağıttığımızın önemi yok. Bu bir reklam konusu değil. Biz meydanlarda halkla bütünleştik. Bunun bir ölçüsü yok”

Dişli’nin Yönetim Kurulu Başkanlığı’ndaki Sırma’nın reklam sevdiği ise biliniyor.

Halep’e yardım gündemdeyken Sırma Su’nun resmi Twitter hesabından, üzerinde Sırma Su logosu bulunan TIR fotoğrafları paylaşıldı, “#Sirma Halep yollarında! Halep’te yanan yürekleri görmezden gelemezdik ve düştük yollara. Sizler de #GörmezdenGelmeyin” ifadeleri yazıldı.

Fotoğrafların kısa zamanda ‘montaj’ olduğu ortaya çıktı, Sırma da ‘temsili bir görsel kullandık’ dedi, kapattı.

DİŞLİLER BİTMİYOR

Bir Dişli örneği daha verelim. Şaban Dişli Hollanda Lahey Büyükelçisi olduktan sonra Süleyman Dişli’yi ziyaret etti; oradan aklımıza geldi.

Adapazarı Belediye Başkanı Süleyman Dişli görevi döneminde bir AVM inşaatında ihaleye fesat karıştırmak suçlamasıyla adliye koridolarına çağrılan bir isim.

İki kuzen Süleyman ve Şaban Dişli’nin bir başka amca oğulları da ‘cinsel saldırı’ suçundan 7 yıl hapis cezası aldı. Mağdur henüz 19 yaşındaydı.

Dişli ailesi badirelerle baş etmesiyle müsemma, zira Süleyman Dişli 2018 yılında Adapazarı Belediye Başkanı olarak önündeki seçim döneminde ‘3 dönem’ kuralına takılacağından yeni görevlere hazır olduğunun mesajlarını veriyordu.

Ve ağabey Mehmet Dişli…

Darbenin 3 yöneticisinden birisi olarak 141 kez ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmış bir Tümgeneral. Gazeteci Abdülkadir Selvi, Şaban Dişli’nin ağabeyi ile darbe günü Çankaya Köşkü’nde görüştüğünü yazdı.
Tümgeneral Dişli hem “Yurtta Sulh Konseyi”nin ilk üç isminden biri, hem darbeyi Hulusi Akar’a ‘tebliğ eden’ isim hem de Akar’la aynı helikoptere binip Çankaya Köşkü’ne gelen ve kardeşiyle görüşen isimdi.

Mehmet Dişli bu görüşmeyi doğruladı ve artırdı: “Darbe girişiminin bastırılmasından sonra Akar’ın da içinde bulunduğu helikopterle Başbakanlık Konutu’na geçtik, bir süre sonra burada tutuklandım.”

Dişli upuzun savunmasında, “15 Temmuz saat 21:00’den 16 Temmuz saat 16.00’ya kadar Hulusi Akar’ın yanındaydım” dedi gözyaşlarıyla, yani darbe girişiminden sonra 7 saat ‘kriz masası’nda bulunduğunu ifade etti. Mehmet Dişli, 18 Temmuz günü için ’TSK’nın stratejik dönüşümü’ başlıklı brifing için Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan randevu aldığını da iddia etti:

“Randevuyu ağabeyim Şaban Dişli aldı. Genelkurmay’ın Etimesgut’taki ay-yıldız şeklindeki binaya taşınma projesini de sunacaktım. Cuma günü darbe yapılacaksa, neden 2 gün sonrası için Cumhurbaşkanı’ndan randevu alayım? Madem şüpheliyim, o zaman Hulusi Akar niçin beni helikopterine alıp Çankaya Köşkü’ne götürdü?”

Bu mesele daha çok ‘su’ götürür. Sonuç olarak Şaban Dişli, ‘Erdoğan’a zarar vermemek’ için 19 Ekim 2017 tarihinde AKP’deki görevinden istifa etti. Dişli istifasından bir yıl sonra da Eylül 2018’de Erdoğan tarafından büyükelçi olarak atandı.

Bir su nerelere getirdi konuyu değil mi? Dişli sorunsalı okurun olsun; ancak Pir Sultan der ki: Bozuk düzende sağlam çark olmaz.

Şimdi herkesin aklında aynı soru: Bu Dişlilerin dokunulmazlığı nereden geliyor?