Matem günü değil; "Gün bugündür!"

68’i romantik bir romandan öte görmek, 68’i aşmamız gereken bir mücadele ansiklopedisi olarak algılamak ve ona yenilerini eklemek gerek. Vedat Demircioğlu'nun bayrağı halen Beyazıt Kulesinde dalgalanıyor. Devrimcilerin var olması için ne bin odalı saraylara ne belediye rantiyesine ne de Amerikan işbirlikçiliğine ihtiyacı var. Tam da bu yüzden ABD kovulmalı bu düzen değişmeli!

Matem günü değil;

Mehmet KAFKASYALI

60’lı yıllarda yükselişe geçen öğrenci gençlik hareketi, TİP’in kuruluşuyla birlikte CHP çizgisinden gittikçe uzaklaşmış ve öğrenci gençlik sosyalizmle buluşmuştu. O yurtsever gençlerden birisi de Vedat Demircioğlu’ydu.

17 Temmuz 1968, biz devrimci gençler için ne kadar insanı kahreden bir gün olsa da emperyalizm işbirlikçisi düzenin kendi yurttaşlarına ve yurdumuza karşı nasıl bir ihanet içinde olduklarını hatırlatan bir “vahim olay” değil katliamdır; tam da bundan dolayı mücadelenin günüdür.

Kurtuluş Savaşı’nda Bolşevik Kuvvacıların en önde mücadele verdiği Türkiye, DP iktidarı döneminde NATO’nun kendisine verdiği ileri karakol ihtiyacını görev bilmiş; kendisine emperyalizme karşı savaşta yanında olan SSCB’ye karşı NATO üssü olmayı kabul etmişti. DP’den AP’ye sağın veyahut düzen partilerinin bu konudaki görüşü hep tekdir. TİP’in kuruluşuyla birlikte ülke sathına geri dönen sosyalist mücadele Vedat’ı ve birçok genç yurttaşı kucakladı. Eminönü’nden Dolmabahçe’ye emperyalizme karşı mücadeleyi devrimci gençler üstlendiler.

1968’de Akdeniz’in jandarması 6. Filo Dolmabahçe’ye demirlemişti. İstanbul’a eğlence için inen Amerikan askerlerine karşı öğrenci gençlikte büyük bir tepki gelişmişti. Öğrenci gençlik, askerlerin üstüne mürekkep döküyor, şapkalarını çalıyor, fuhuş için gittikleri otelleri taşlıyorlardı. 17 Temmuz gecesi de yine böyle bir gece idi. Öğrenciler otele taş atarken sivil giyimli bir kişi tarafından bir öğrenci yakalanmak istenmişti, bunun üzerine öğrenciler o kişiyi İTÜ Gümüşsuyu Yurdu’na götürmüşler ve polis olduğu anlamışlardı. Öğrencilerin polisi salıvermesine rağmen yurt polisler tarafından taşlanmış ve baskına uğramıştı. Bu katliam gecesi bir çok öğrenci yaralandı. Uykusundan kaldırılıp yarı çıplak halde dövülen gençler arasında Vedat Demircioğlu da vardı. Vedat Demircioğlu polisler tarafından öldüresiye dövüldükten sonra balkondan atıldı ve yurt girişine kadar sürüklendi. Vedat’ın öldüğünü düşündükleri için orada bıraktılar. Arkadaşları emperyalizme karşı mücadeleyi yükseltirken Vedat Demircioğlu 24 Temmuz 1968’de hayatını kaybetti.

Bugün Berkin’i öldürenler hiç gocunmadan Gülsüm Elvan’ı yuhalattıkları gibi, o gün İstanbul Valisi Vefa Poyraz “Devletin otoritesi her şeyin üstündedir” diyerek devletin bekasını Amerikan askerinin güvenliğine eşit görmekten hiç geri durmadı. Gün geçmedi devrimci öğrenciler Dolmabahçe’de Amerikan askerlerini döverek denize attılar.

Tüm bu mücadeleleri arkamıza aldığımızda bugüne bakmak olağan bir şekilde düşmana karşı yurttaşın sınıf bilincini ve yurtseverliğini yükseltecektir. Ne dün anti-emperyalizm geri planda kalmalıydı ne de bugün. NATO’ya girmemizi yalnızca meclisten geçirilmemesi nedeniyle eleştiren günün CHP’si, bugün ne gerici politikalara ne de Suriye’ye müdahale edilmesine söz söylemiştir. Açıkça Halifeliğin kaldırılış sebebini yani laikliği ve ülkelerin iç işlerine karışmamak ve karışmalarını önlemek için yapılmış bu Cumhuriyet devrimini müfredattan kaldırılmış gibi zihinlerinden silmişlerdir. O nedenle seçilecek taraf bellidir. Gerçekçilik sözcüğünün devrimciler için anlamı demokrasi ve refah arayışında siyaseti CHP’den ayrıştırmaktı bugünkü gerçeklik algısından farklı olarak. O gün Vedat’ın softalara, CMKP çetecilerine ve topyekün emperyalizme karşı mücadelesinin bugüne izdüşümü yok sayılamaz. Kanlı Pazar’ın mimarları iktidardayken onların o gün tapındıkları postallar bugün nasıl iki kanlı katili birbirinin karşısına çözüm olarak konabilir? Yani emperyalizme karşı çıkmanın Siyasal İslam’ı kurtaracağı tezi bu açıdan abestir.

Öğrenciler bugün özel okullara ödeyeceği para için çalışırken, çifte sömürüye maruz kalırken; yaz aylarında da staj sömürüsüne tabi. Kim özel okullara karşı yapılan o uzun yürüyüşün bugün gerçekdışı olduğunu söyleyebilir? 68’i romantik bir romandan öte görmek, 68’i aşmamız gereken bir mücadele ansiklopedisi olarak algılamak ve ona yenilerini eklemek gerek. Vedat Demircioğlu’nun bayrağı halen Beyazıt Kulesinde dalgalanıyor. Devrimcilerin var olması için ne bin odalı saraylara ne belediye rantiyesine ne de Amerikan işbirlikçiliğine ihtiyacı var. Tam da bu yüzden ABD kovulmalı bu düzen değişmeli!

Bir Sabah Uykusunda

Bir sabah uykusunda
Polisi saldırdılar
Demircioğlu Vedat’ı
Coplarla öldürdüler
Coplarla yumruklarla
Vurdular öldürdüler

Gencecik çocuklardı
Belki sizde gördünüz
Ellerinde pankartlar
Yolda gidiyorlardı
Özgürlük istiyorlardı
Özgürlük diyorlardı
Ellerinde pankartlar
Özgürlük diyorlardı

Altıncı Filo derler
Belki siz de gördünüz
Kıbrıs’ta karşımıza
Çıktılar, durdurdular
Boğaz’da karşımıza
Çıktılar, öldürdüler

Kurtuluş savaşında
Belki siz de gördünüz
Demircioğlu bir değil
Halkımız gibi çoğul
Geliyor çağıl çağıl
Geliyor çağıl çağıl

Ruhi Su