Sabah yazarı: Depremde ölü sayısı milyonu geçer, İstanbul biter...

Sabah yazarı Engin Ardıç, İstanbul'da beklenen büyük deprem için "Ölü sayısı milyonu bulur da geçer bile.İstanbul biter. Hayatı da biter ekonomisi de. Elli yıldan önce de kendine gelemez." dedi.

Sabah yazarı: Depremde ölü sayısı milyonu geçer, İstanbul biter...

AKP’nin yayın organı Sabah‘ta İstanbul’da beklenen büyük depremin yol açacağı yıkım ve kayıplara ilişkin ‘felaket senaryosu’ çizildi.

Gazetenin yazarlarından Engin Ardıç, büyük bir depremde İstanbul’un yarısının yıkılacağını, ölü sayısının milyonu geçebileceğini söyledi. “İstanbul biter. Hayatı da biter ekonomisi de. Elli yıldan önce de kendine gelemez” diyen Ardıç, “Haberleşme ortadan kalkar. Artakalan malların fiyatları yirmiye otuza katlanır. Her şey karaborsaya düşer. Yirmi yıl önceki büyük depremde gözlendiği gibi, komşu illerden ‘yağmaya’ gelirler” ifadesini kullandı.

Ardıç’ın depreme hazırlıksızlıkla ilgili İstanbul’da 25, ülkede ise 17 yıldır iktidarda olan AKP’nin sorumluluğunu hatırlatan tek bir ifadeye yer vermemesi ise yandaşlıkta ve pişkinlikteki ‘usta’lığının yeni bir örneği oldu.

Ardıç’ın “Bunların hepsi boş laftır” başlığıyla yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle:

(…)Hiç lamı cimi yok, büyük bir depremde İstanbul’un yarısı yıkılır. Şiddete bağlı…
Sağlam bina da yıkılır.
Ölü sayısı milyonu bulur da geçer bile.
İstanbul biter. Hayatı da biter ekonomisi de. Elli yıldan önce de kendine gelemez. Hani, yangına giden İzmir’in yirmi yılda ancak toparlanması gibi…
“Bu saatten sonra” yapacak pek bir şey yoktur.
Ne o cesetler ha deyince kaldırılabilir, ne o yaralılara bakılabilir, ne sağ kalanlar günlerce doyurulabilir, ne de salgın hastalığın önüne geçilebilir.
Haberleşme ortadan kalkar. Artakalan malların fiyatları yirmiye otuza katlanır. Her şey karaborsaya düşer.
Hiçbir örgütlü ve disiplinli işe gelemeyen halkımız da birbirinin gözünü oyar…
Yirmi yıl önceki büyük depremde gözlendiği gibi, komşu illerden “yağmaya” gelirler.
Ölülerin parmaklarından yüzüklerini toplayan bir çete bile görülmüştü. Lumpene tedbir mi dayanır?
“Toplanma alanları” varmış, kurtulanlar oralarda toplanacaklarmış…
Diyelim ki kurtuldum, diyelim ki Berlin’in bombardıman sonrası görüntüleri gibi seke seke molozları aşarak, cesetlerin üzerinden atlayarak, açık kalmış sokaklardan toplanma alanına yöneldim, neresi o alan? Daha doğrusu, toplanma alanı olacak “boş yer” var mı?
Bana kimse alanımı söylemedi şimdiye kadar.
Kendi toplanma alanını bilen var mı içinizde?
Eğitim diyorsunuz, versenize hemşerim bana eğitim…
Nereden alayım o eğitimi, okula mı yazılayım?”