RÖPORTAJ | HAYEF öğrencileri tepkili: Beyazıt’ta kalmak istiyoruz

Akademisyenlerin ve öğrencilerin tepkisine rağmen bölünmesine karar verilen İstanbul Üniversitesi'nde şimdi de Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi'nin (HAYEF) Beyazıt'tan taşınması isteniyor.

RÖPORTAJ | HAYEF öğrencileri tepkili: Beyazıt’ta kalmak istiyoruz

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2015 yılında atadığı Mahmut Ak’ın rektörlüğündeki İstanbul Üniversitesi son dönemde yeni bir saldırıyla daha karşı karşıya.

İstanbul Üniversitesi’nin öğrencilerin ve akademisyenlerin büyük tepkisine rağmen bir oldu bittiyle geçtiğimiz sene bölünmesine karar verilmiş ve ayrılan bölüme İstanbul Üniversitesi – Cerrahpaşa adı verilmişti. Şimdiyse İstanbul Üniversitesi – Cerrahpaşa’ya bağlanan Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi’nin (HAYEF) Vefa’daki binası Beyazıt kampüsünden Hadımköy’e taşınmak isteniyor.

AKP’nin Katar’lı şirketlerle birlikte “yenilenme” adı altında büyük bir yıkım projesine kurban gidecek Süleymaniye bölgesine de yakın olan okul binasına karşılık rektörlüğün Hadımköy dayatması ise akademisyenlerle yapılan ankette istisnasız reddedildi.

Öğrenciler ise başta ulaşım ve barınma sorunları olmak üzere bir çok açıdan kendilerini oldukça zor durumda bırakacak, üstelik Beyazıt yerleşkesinin tarihinden ve sosyal olanaklarından da koparacak bu dayatmaya tepkili. Okul yönetimi ise bu tepkileri dikkate almıyor.

Manifesto olarak bir HAYEF öğrencisi ile yaşanan süreci konuştuk. İsmini vermek istemeyen öğrenci, bu yaşananların HAYEF’le sınırlı kalmayacağını ve ileride geniş kapsamlı bir taşınmanın gündeme gelebileceğini belirterek tüm öğrencilerin buna karşı birlikte ses çıkarması gerektiğini belirtti.

İlk olarak şurdan başlayalım, HAYEF’i tercih etme nedeniniz neydi? 

Türkiye’deki en nitelikli eğitim fakültesi olduğunu düşünüyorum. Ayrıca konumunun merkezi olması benim ve tercih eden birçok kişi için çok avantajlıydı. Bir husus da kültür sanat faaliyetlerinin yoğun olacağını düşünmem oldu.

Peki HAYEF bu doğrultudaki beklentilerinizi karşıladı mı? 

Eğitim ve kadro açısından karşıladığını söyleyebilirim. Birçok üniversiteye göre halen nitelikli olduğunu düşünüyorum. Ancak derslerimizin çoğunu işlediğimiz Vefa binası oldukça eski ve tüm binalarda eğitime dair araçlarda ve temel hizmetlerde sıkıntılar var. Binaların içi yıpranmış ve eğitim için gerekli olan fiziki koşulların tam sağlanamadığını söyleyebiliriz. Tabi bunlar aslında temelli taşınmaya neden gösterilse de sebebiyet vermeyecek ve kolaylıkla çözülebilecek sorunlar. Ek bina haricinde dört tane binamız var. Kısa zamanda taşınmayı gerektirmeyecek önlemler rahatlıkla alınabilirdi.

Kültür sanat açısından da beklentimi karşılamadı açıkçası. Öğrencinin yararına güzel bir faaliyet veya organizasyon yapılmıyor maalesef. Fakat bu yalnızca HAYEF’e özgü bir sorun da değil gözlemlediğim kadarıyla.

Ayrıca geçen sene başlayan bölünme süreciyle bulmayı umduğumuz eğitim de aksadı. Öğrenciler stres, kaygı gibi durumlarla baş etmek zorunda kaldılar ve doğal olarak etkilendiler. Seçerek ve kazanarak geldiğimiz konumdan uzaklaştırılmak tam anlamıyla haksızlık ve öğrencilerin kabul edemeyeceği bir karar. Özellikle isim değişikliği en yüksek puanla alan eğitim fakültemizin niteliğini düşürmeye yönelikti ve bizler bu kararı onaylamadık.

Peki HAYEF’teki durumu özetleyebilir misiniz, neler yaşanıyor? 

Geçen sene bölünmeye karşı yapılan eylemlerin neticesinde doğal hakkımız olan İstanbul Üniversitesi isminin kaldırılmasından vazgeçildi. İsmimizi koruduk ancak okulun taşınılması kararı yalnızca bir yıl ertelenmiş oldu. Bu sene tekrardan bu sorunla karşı karşıyayız. Başlarda Avcılar Yerleşkesi’ne taşınılacağı söylense de oradaki binanın deprem riski altında olması nedeniyle Hadımköy’e taşınma mevzusu gündeme geldi. Bu karar hakkında anket yaparak akademisyenlere danışıldı ve hiçbir akademisyen Hadımköy’ü kabul etmedi. Biz öğrenciler de ulaşımın olanaksız olduğu, barınma ihtiyacımızı karşılayamayacağımız bir konumda bulunan Hadımköy’ü kabul etmiyoruz. Şehir dışından okumaya gelen öğrenciler Beyazıt konumunu göz önünde bulundurarak yerleşimlerini ve hayat şartlarını ayarladılar. Çalışanlar, yurtta kalanlar çok fazla. Şehrin neresinde ikamet edilirse edilsin Hadımköy eğitim için elverişli değil ve öğrenciler bu kararı desteklemiyor.

Peki bu yaşananlara zemin sağlayan koşullar nedir sizce, gerisinde ne yatıyor taşınma mevzusunun? 

Öncelikle söylenenlerden ve sunulan sebeplerden yola çıkalım. Bizlere üniversitenin nüfusunun kalabalık olması ve öğrenci ihtiyaçlarının karşılanamaması durumu bahane edildi. Bir üniversitenin amacı bunları öğrencinin faydasını gözeterek karşılamak olmalı. Bizler biliyoruz ki öğrencilerin sorunlarını çözmek amacıyla örtülen bir gerçek var. Bu altında siyaseti ve rantı barındıran bir mesele. Bildiğiniz üzere 2015 yılında, seçilen rektör yerine tepeden inme bir rektör atanmıştır. Bunun siyasi zeminini gözardı edemeyiz, üniversiteye birçok olumsuzlukla beraber sermaye devletinin bir temsilcisi girmiş oldu. Bu yüzden yapılan değişikliklerin öğrencilerin çıkarına olmadığının farkındayız. Bir konumda yerleşimi ve sermaye akışını arttırmak için ilk hamle üniversite yerleşkesi kurmak olur. Öğrencilerle beraber ulaşım ve konut sektörü gelişir, tüketim kültürünün içine doğmuş bu öğrenciler için AVM’ler yapılır. Hadımköy de bu sayede ranta açılacak.

Ayrıca Süleymaniye konumu için konuşulan başka bir durum, Katar-Türkiye işbirliğiyle bu çevrenin düzenlenmesi ve turizme açılması. Bu kulağa kötü bir şey olarak gelmese de aslında temel bir ihtiyaç olan eğitimin gözardı edilmesine sebep olacak.

Öğrencilerin tepkisi nasıl peki bu duruma? 

Öğrenciler hep beraber hareket etmeye çalışarak öncelikle sosyal medya aracılığıyla, imza kampanyası başlatarak farkındalık yaratmaya çalıştılar. Hadımköy mevzusu kesin değilken yapılan bu girişimler sonuçsuz kaldı. Şu anda öğrenciler toplanarak durum hakkında konuşup tartışarak neler yapılabileceğini değerlendiriyorlar.

Sizce bu durum HAYEF’e mi özel kalacak? Çözülmesi yolunda bir düşünceniz var mı?

Sadece İstanbul Üniversitesi’nde değil, birçok üniversitede bölünmeler gerçekleşti. Bu durum HAYEF’e özel de kalmayacaktır. Geçen sene Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu’nu Sultangazi’ye taşıdılar. Seçtiğimiz konumdan uzaklaştırılmakla kalmıyoruz, botanik bahçesinin müftülüğe bağlanması gibi öğrencilerin haklarının ellerinden alındığı bir durumla karşı karşıyayız. İlerleyen yıllarda da daha geniş kapsamlı bir taşınma söz konusu olacak.

Sadece HAYEF öğrencilerinin bir sorunu değil bu durum, tüm öğrencilerin sorunudur. Altında yatan siyasi ekonomik sebeplerin bilincinde olarak tüm öğrencilerin ses çıkarması gerekiyor. Korku hegemonyasına boyun eğmeden kazanılmış haklarımız için mücadele etmeyi ancak hep birlikte yapabiliriz.