Ukrayna krizi - Kırım meselesi

Ukrayna krizi - Kırım meselesi

13-01-2019 08:30

Kırım, Rusya tarafından ilhak edilmiş durumda ve artık Rus toprağı. Ülkenin sanayisinin ciddi bir kısmını barındıran Donetsk ve Luhansk bölgeleri ise fiili olarak Ukrayna’dan ayrılmış durumda. Bu bölgelerle Ukrayna arasında halen savaş düşük şiddetle de olsa devam ediyor.

Erkin Öztok

Ukrayna, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından itibaren emperyalizmin Rusya’yı geriletmek için gözünü diktiği bir ülke. Gerek geçmişten beri gelen Ukraynalılarla Ruslar arasındaki farklılıkları kullanarak, gerekse de Soros’un kuruluşları gibi araçlarla bu ülkede Rusya’yı sıkıştıracak ve geriletecek her şeye yatırım yaptılar. Diğer taraftan ise Kırım ve Don gibi sorunlu bölgeler üzerinden Rusya’yı kışkırtmaya, sorunları içinden çıkılmaz hale getirmeye çalıştılar.

Ukrayna, Ekim Devrimi’nin hemen ardından da emperyalizmin genç Sovyetleri boğmak için kullandığı bölgelerden biri olmuştu. Emperyalizmin kontrolündeki Polonya ordusuyla birleşen Ukraynalı gerici işbirlikçiler bölgede kısa süreli bir hakimiyet sağlamış ve Sovyetler Birliği’ne ciddi bir tehdit oluşturmuştu. Fakat bu tehdit kısa sürede bertaraf edilerek, Ukrayna’da ilericiler ve Sovyet iktidarı hakim konuma gelmişti. İkinci dünya savaşında Sovyetlerin işgale uğrayan bölgeleri arasında Ukrayna, Baltık ülkelerinden sonra en çok Nazi işbirlikçisi çıkaran bölgeydi.

Ukrayna, demografik olarak baktığımızda ise nüfusunun neredeyse yarısı Ruslardan oluşan bir ülke. Ruslar ağırlıkla ülkenin doğu ve güney kesimlerinde çoğunluğu oluşturuyor. Kırım ve Donetsk gibi bölgelerde ise Ruslar neredeyse nüfusun tamamını oluşturur durumdalar. Ülkenin kuzeybatısında bulunan Lviv şehri ve çevresinde ise Lehler (Polonyalılar) nüfusun çoğunluğunu oluşturuyor. Tabi bu farklar siyasi tercihlere de net şekilde yansıyor. Rus nüfus, Rusya’ya yakın adayları desteklerken, Ukraynalı nüfus daha çok Timoşenko gibi Soroscçu/AB’ci adayları desteklemekte. Leh nüfusta ise Neo-Nazi gruplar geniş destek bulmakta. 2010 seçim sonuçları da bu durumu net şekilde gösteriyor:

Emperyalizmin Ukrayna’yı Rusya’ya karşı kullanma planları ilk meyvesini 2005’te ‘Turuncu Devrim’le verdi. Köküne kadar Sorosçu bir toplam, medyada şişirilip devrimci gibi gösterilerek başa getirildi. Fakat bu neoliberal hilkat garibelerinin ömrü uzun olmadı. Batı medyasında yoğun halk desteğine sahip gibi görünseler de kısa sürede iktidarı kaybettiler. İktidar Rusya’ya yakın grupların eline geçti. Fakat Yanukoviç önderliğindeki bu iktidar kısa sürede yolsuzluk batağına battı. Rusya’da olduğu gibi sosyalizm döneminden kalma kazanımları yağmalamaya giriştiler. 2014’e gelirken ayyuka çıkan yolsuzluk olayları kötü ekonomik gidişatla birleşmesi sonucu, emperyalizm için Ukrayna’da yeni denemeler yapmanın zamanı geldi.

Maidan’ın Neo-Nazi, Sorosçu karışımı ‘devrimcileri’

2013 sonunda AB’yle serbest ticaret anlaşmasının askıya alınması ve yolsuzluktan tutuklu bulunan Timoşenko’nun serbest bırakılmamasını bahane eden ağırlığı Svoboda ve Sağ Sektör grupları gibi Neo-Nazi gruplardan oluşan sağcı gruplar Kiev’in merkezi Maidan’da “Arap Baharı”na benzer bir gösteriye başladı. Batı medyası bu grupların sayısını milyonlarla ifade ederken, işin aslı toplamı yüz bini biraz geçen ve ciddi kısmı Lviv bölgesinden taşınan gruplardı bunlar. Kısa sürede silahlı grupların kontrolü ele geçirdiği, güvenlik güçlerine ve sosyalizmden kalan sembollere ağır saldırılarda bulunmaya başladılar. Yolsuzluk konusunda sicili kabarık olan Yanukoviç iktidarına, kötü ekonomik gidişatında etkisiyle halktan ciddi bir destek gelmedi. İşin trajikomik yanı ise Yanukoviç iktidarının yolsuzluklarını protesto eden grupların, yolsuzluk konusunda tescilli ve hapiste bulunan Timoşenko’nun salıverilmesini istemeleri oldu.

Yanukoviç, 4 ayı aşan olayların ardından ülkeyi terk etti ve Rusya’ya sığındı. Fakat Yanukoviç’i iktidardan indirmekle yetinmeyen sağcı gruplar ülkede Rus nüfusa ve komünistlere saldırılara başladı. Yanukoviç’in indirilmesine neredeyse hiç tepki vermeyen halkın geniş kesimleri sağcı gruplara karşı direnişe geçti. Özellikle çoğunluğu Rusların oluşturduğu bölgelerde Kiev yönetimi kontrolü kaybetmeye başladı.

Kırım’ın Rusya’ya katılması

İktidarı ele geçiren sağcı gruplara en ciddi tepkilerden biri Kırım’dan geldi. Rusya yanlısı gruplar Yanukoviç’in devrilmesinin ardından birkaç gün içinde, Kırım’ın çoğunun kontrolünü ele geçirdiler. Ukrayna Ordusu bölgenin sınırına güç yığmaya başladı.

Rusya, 26 Şubat 2014 gecesi Kırım’a birliklerini aktarmaya başladı. Kısa sürede Kırım’da bulunan Ukrayna ve NATO’nun paralı askerlerini pasifize etti. 16 Mart’ta yapılan referandum sonucunda çok yüksek bir oranla Kırım, Rusya’ya bağlandı.

Odessa’da komünistlerin yakılması: Ukrayna’da bölünme başlıyor

2 Mayıs 2014 günü, Odessa’da eylem yapan komünistlere ve işçilere Neo-Nazi paramiliter gruplar saldırdı. Sendika binasına sıkıştırdıkları eylemcilerden 46’sını yakarak vahşi bir şekilde katlettiler. Kiev yönetimi ise Odessa’daki bu duruma, Gürcistan’daki Sorosçu ayaklanmanın başı olan ve bir süre iktidarda bulunduktan sonra ülkeyi terketmek zorunda kalan Saakaşvili’yi, Ukrayna vatandaşı yapıp Odessa valisi olarak atayarak adeta dalga geçer gibi bir cevap verdi.

Bu olay, Ukrayna’da durumun iyice emperyalist planların dışına çıkmasına sebep oldu. Rus ağırlıklı nüfusun yaşadığı bölgeler bölünmeyi tartışmaya başladı. Donetsk ve Luhansk bölgeleri referanduma giderek bağımsızlık ilan etti. Ukrayna ordusunda ise çözülmeler başladı, bazı birlikler direnişçilerin saflarına geçti.

Bu süreçle birlikte Ukrayna’nın doğusunda, Donetsk ve Luhansk Cumhuriyeti’yle Ukrayna arasında halen devam eden savaş başladı. İki tarafında net bir üstünlük sağlayamamasının sonucu olarak AB ve Rusya arasında Minsk anlaşmaları imzalanarak cephe hattı silahlardan arındırıldı. Fakat halen daha çok hafif silahların kullanıldığı çatışmalar yaşanıyor.

Çözülemeyen sorun Ukrayna

2014’te yaşanan bu olayların ardından Ukrayna halen istikrara kavuşabilmiş durumda değil. Ekonomisi çöken Ukrayna’da Neo-Nazi grupların, Rus nüfusa saldırıları devam ediyor. Kırım, Rusya tarafından ilhak edilmiş durumda ve artık Rus toprağı. Ülkenin sanayisinin ciddi bir kısmını barındıran Donetsk ve Luhansk bölgeleri ise fiili olarak Ukrayna’dan ayrılmış durumda. Bu bölgelerle Ukrayna arasında halen savaş düşük şiddetle de olsa devam ediyor.

İstikrarlı bir yönetim kurulabilmiş değil. Sorosçu/AB’ci gruplar bile içinde bölünmüş durumda. Neo-Naziler hem kitlesel hem de silahlı gücünü artırmış durumdalar. Ülkeyi komple bir iç savaşa sürükleyebilecek provokasyon denemelerinde bulunuyorlar. Rusya yanlısı gruplar ise, en yoğun oldukları 3 bölge ülkeden ayrılmasına rağmen halen nüfusun yarısına yakınını oluşturuyorlar. Ülkede federasyon fikri ciddi bir seçenek olarak tartışılıyor. Bütün bu duruma rağmen, Nato’dan ve AB’den güç bulan Ukrayna, Rusya’ya karşı provokasyonlarda bulunmaya devam ediyor.