Şili: Neoliberalizmin Meşruluk Krizi

Şili: Neoliberalizmin Meşruluk Krizi

09-11-2019 10:45

Bugün Şili’deki eylemlere baktığımızda, sağcı Pinera hükümetine karşı tek bir hafta sonunda 1 milyondan fazla insanın sokağa çıktığını görmekteyiz. Şili’nin toplam nüfusunun 17 milyon civarında olduğunu hesaba kattığımızda bu sayının ne kadar ciddi olduğunu anlayabiliriz. Daha net ifade edersek, bugün bazı zengin semtler dışında Şili’nin tamamında protestolar mevcut.

Mustafa Demiray

 

Bugünkü Şili eylemlerini anlamak için öncelikli olarak Şili’yi bugüne getiren gelişim dinamiklerini bilmek gerekli.

Şili’nin ekonomik modeli, Sosyalist Allende’ye yapılan ve iktidar ortağı Hristiyan Demokratların da desteklediği darbe ile solun güç kullanarak yıldırılmasının ardına, Friedman ve Hayek’in hayali neoliberalizmin laboratuvarı olarak planlandı ve hayata geçti. Teorideki süslü görünümünün aksine neoliberalizm, Şili’de, devlet güdümlü bir sermaye birikimi ile ilerledi.

Şili modelinin sonucunda halk için çok acımasız bir tablo ortaya çıktı. Sağlık hizmetlerinden eğitime kadar her kamu sektörüne giren bir pazar, düşük sosyal güvenlik, Dünya Bankası verilerine göre ülkedeki gelirin yüzde 33’üne sahip yüzde 1’lik bir kesim. Hal böyle olunca şirket yöneticileri sıkça hükümet bakanı veya danışmanı olarak karşımıza çıktı ve hükümetler halihazırda temsilcisi oldukları sınıfın bizatihi sınıf karakterini de taşır hale geldiler. Devlet aygıtı, Şili halkı için temsil ettiği sınıf ile bağı daha da netleşti.

Eylemler öncesini ele aldığımızda Şili’de Pinera hükümetinin meşruiyeti bakımından temsil sorunu da görebilmekteyiz. 2017 başkanlık seçimlerinde nüfusun %53,3’ünün sandık başına gitmedi ve Piñera’nın kayıtlı seçmenlerin sadece %26,4’ünün oyuyla seçildi. Yine aynı seçimin milletvekili oylamasına içinde sol-sosyalist grupların da olduğu üç farklı ittifak katıldı ve toplamda yüzde 45’e yakın oy aldılar. Bu ittifakların iç yapıları ve savundukları çizgilerden bağımsız olarak, sadece bu iki veri bile bize meşruiyetini sıkıntılı olarak kurmuş bir iktidar ve yüzünü sola dönmüş bir Şili halkı olduğunu göstermeye yetiyor.

Eylemlerin Başlangıcı ve Gelişimi

Bugün Şili’deki eylemlere baktığımızda, sağcı Pinera hükümetine karşı tek bir hafta sonunda 1 milyondan fazla insanın sokağa çıktığını görmekteyiz. Şili’nin toplam nüfusunun 17 milyon civarında olduğunu hesaba kattığımızda bu sayının ne kadar ciddi olduğunu anlayabiliriz. Daha net ifade edersek, bugün bazı zengin semtler dışında Şili’nin tamamında protestolar mevcut.

Şili halkı sokaklara çıktığında orduyla karşılık veren Pinera yönetimi, eylemlerin daha da kitleselleşmesine sebebiyet verdi. Eylemler ilk başladığında vandalizmle mücadele bahanesine sığınarak olağanüstü hal ilan eden Pinera, eylemlerin ardından halkın taleplerini dinlemek zorunda kaldı. Bir dizi reform öneren Pinera hükümeti, bunun yanında şirketlerden alınan vergilerin kısılmasına yönelik plandan vazgeçtiklerini açıkladı. Reformlar halk tarafından beklenen etkiyi uyandırmadı.

Ordunun sokağa müdahalesi sırasında en az 20 kişi hayatını kaybetti. 2500’den fazla kişi yaralandı, binlerce kişi gözaltına alındı.

Şili’de sol için olanak ve zorluklar

Şili’de hala daha sağ hükümet devlet olanaklarını elinde bulunduruyor. Bunun içine harekete karşı sivil faşist çeteler ve Pinera’nın partisindeki asker kesimler de dahil. ABD ve Şili’de oldukça güçlü olan Avusturalya ise Şili hakkında açıklama yapmaktan kaçınmış olmasına rağmen Şili’de varolan yatırım ve yeraltı kaynaklarındaki payları bakımından Neoliberalizm karşıtı bir iktidardan olabildiğince uzak olacaktır.

Bununla beraber Şili’deki halk hareketinin karşı olduğu bir çok konu olmakla beraber politik bir doğrultuya sahip değildir. Şili’de Frente Amplio (Geniş Cephe), çok farklı grupları içinde bulunduran bir ittifak olarak, eylemler sırasında mecliste de aktif olarak eylemlerin sesini duyurdu. Geniş Cephe’ye incelediğimizde, yakın dönemde olan Şili öğrenci eylemliliklerinin ardına bir araya gelen neoliberalizm karşıtı Demokratik Devrim hareketi, anarşist-yeni sol hareketler ve sosyalizan grupları içerdiğini görüyoruz. Bununla beraber ülkede yüzde 10’a yakın oy alan Sosyalist Parti ve yüzde 5 oyuyla Komünist Parti bulunuyor. Eylemler sırasında Komünist Parti’nin verdiği haftalık 40 saatlik çalışma yasası geniş yankı buldu. Tarihsel olarak Komünist Parti’nin yürüttüğü ittifaklar politikası ise bu süreçte nasıl şekillenecek bilemiyoruz.

Bugün sokaklarda Victor Jara’nın yankılandığı bir Şili mevcut. Bugünkü tabloda net gördüğümüz 18 yıl Pinochet, 30 yıl kadar da sol gösterip neoliberal politikalar yürüyen hükümetlerden sonra Şili halkı neoliberalizmi karşısına alan bir sokak hareketi oluşturdu ve bu sola birçok olanak tanımakta. Sosyalist devrim perspektifinden bugünkü sokak hareketinin Allende’nin yoldaşı olup olmadığını ya da olmayacağını söyleyemiyoruz ancak Allende’nin ünlü konuşmasının haklılığını ispatladıklarını düşünebiliriz: “Bunlar benim son sözlerim, fedakarlığımın boşuna olmadığından eminim. Sonunda en azından suçu, alçaklığı ve ihaneti cezalandıracak bir ahlak dersi olacak.”