Sağlık Bakanlığı’nın FETÖ’sü: ‘METÖ’

Sağlık Bakanlığı’nın FETÖ’sü: ‘METÖ’

23-11-2019 09:03

Devlet içerisinde Fettullahçılar tipinde örgütlenme aslında çok yeni bir olgu değil. Ülkemizdeki her türlü tarikat ve cemaatin devlette ve bürokraside yaygın örgütlenmeleri bulunuyor. Bu noktada öne çıkanlardan bir tanesinin Menzilciler’in Sağlık Bakanlığı’ndaki varlığı olduğu biliniyor ve hatta artık devletin genelinde bu duruma “FETÖ’nün yerine METÖ” geldi yakıştırması dahi yapılıyor.

Neşe Deniz Babacan

Nakşibendiliğin Halidi koluna mensup olduğunu söyleyen ve iki kolu bulunan Menzil tarikatının, Adıyaman’ın Menzil köyüne yerleşik ve toplumda daha yaygın bir şekilde örgütlü olan bölmesi Sağlık Bakanlığı içinde büyük bir varlık göstermektedir.

Menzilciler ile ilgili değerlendirilmesi gereken yeni bir olgu, bu tarikatın artık devletin başta emniyet gibi başka kademelerinde daha fazla yer almaya başlaması olarak ifade edilebilir. Geçtiğimiz haftalarda tarikatın farklı kolları arasında emniyette yapılan atmalar yüzünden tartışma çıktığına dair bir dizi haber basına yansımıştı. Hatta yaz aylarında Emniyet Genel Müdürlüğü düzeyinde yapılan atamaların Menzil gözetilerek yapıldığı ortaya çıkmıştı.

Menzilciler ve Sağlık Bakanlığı üzerinden değerlendirilmesi gereken bir diğer yeni olgu ise, Menzilciler’in AKP’nin iktidara gelişinden itibaren sürekli devam eden Sağlık Bakanlığı’nı ele geçirme harekatının içinde bulunduğumuz dönemde yükselişte olmadığıdır. Bundan ziyade artık Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın mensubu olduğu İskenderpaşa cemaatinin Sağlık Bakanlığı’nda alan kapatmaya başlaması not edilmelidir. Burada ise iki tarikat arasında açık bir savaş yaşanmasa da, bürokratlar arasında çekişmeler yaşandığı bellidir. Ya da devletin başka kademelerinde alınan yerler karşılığında Menzilciler bu alandaki kadrolarını boşaltıyor ve sessiz kalıyorlardır, kim bilir?. Ancak bu yaptığımız değerlendirme Sağlık Bakanlığı’ndaki Menzil örgütlenmesinin ortadan kalktığı anlamına gelmemelidir. Tersine bu tarikatın ağırlığı devam etmektedir.

Bugünlere nasıl geldiler?

Menzil tarikatı ile ilgili geçtiğimiz ay Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk’ün çıkarttığı kitapta konu ile ilgili dikkate değer bilgiler bulunuyor. AKP iktidarı döneminde en uzun bakanlığı yapan Recep Akdağ’ın tepeden tırnağa kadar Menzilcileri Sağlık Bakanlığı’na doldurması ve hatta bugün hala bu kadroların bakanlık içinde varlığını devam ettiriyor olmaları, Türkiye’de bilinen en büyük gerçeklerden bir tanesi. Benzeri bir durum Taner Yıldız’ın Enerji Bakanlığı dönemi için de geçerliydi. Bir de süreç içerisinde tarikatın mensubu haline gelenleri ya da siyasi çıkarları adına Menzilci görünenleri eklerseniz işin boyutu daha da açığa çıkacaktır.

Öztürk’ün kitabında tarikatın Adıyaman Menzil köyünde örgütlü olan kolunun lideri olarak görülen şeyhlerden bir tanesinin Sağlık Bakanlığı hakkında dile getirdikleri tüm tartışmalar açısından dikkate değer görülmeli. Buna göre Öztürk’ün “Menzilcilerin Sağlık Bakanlığı’nı ele geçirdiği biliniyor” yorumuna şeyh Saki Erol’un cevabı şöyle oluyor:

Doğru, Recep Akdağ’ı tanıyorum. Buraya (Menzil’e) gelmiş gitmiş. Sağlık Bakanlığı Menzil cemaatine bağlı diye liyakatsız bir insanı almışsa vallaha o doğru değildir. Bir genelleme yapıyorlar. Devlet işine baksın. Devlet devletliğini yapsın. Cemaat de cemaatliğini.

Türkiye’de cemaatler sivil toplum örgütü gibi, herkes bir yere bağlıdır. Aşiret, cemaat vs… Batılılar gibi yürüyeceğiz ama yürüyemedik. Ortadoğu bu, aşiretsiz gitmez. Peygamber gelmiş. Yüzde 99 insanlık tarihi burada başlıyor. Almanya’daki insanları gördüm, sağına soluna bakmıyorlar. Resmen adamlar bizim dinimizi yaşıyor. Biz de onların dini gibi yaşıyoruz. Fransa da öyle. Gittim, devlet kiliseye bir şey yapmıyor. Keşke laiklik olsaydı. Devlet de kendine çekidüzen vermelidir.

Kitapta Menzil tarikatının Buhara kolunun şeyhi Feyzeddin Erol’un da “Sağlık Bakanlığı’ndaki güçlerine” dair soruya cevabı şu ifadelerle yer alıyor:

“Sağlık Bakanlığı’nda Menzilcilerin gücü ne?” Cevap da net: “… Ne olacak… Enerji eski Bakanı Taner Yıldız da Sağlık eski Bakanı Recep Akdağ da bizim evimizde büyüdüler. Her hafta yanımda olan insanlardı. Şimdi selam vermiyorlar. Biz, Menzil’den kopunca bizden koptular. Biz değil, Menzilciler Türkiye’nin her yerinde güçlüdür. Bilmiyorum, devlette her yerde adamları var.”

İfadelerden de görüldüğü üzere durumu saklama ihtiyacı hissetmiyorlar. Bununla birlikte tarikat aynı zamanda bir ticaret odağı olarak sağlık alanındaki ticarileşmede de yerini alıyor ve oldukça büyük özel hastaneleri ile gündeme geliyor. EMSEY adı taşıyan ve “Emret Seydam”ın kısaltması olduğu söylenen hastane yalnızca Menzilciler’in İslami sağlık hizmeti almaları için kurulan yerler değil. Basbayağı bir tarikat olarak sağlıktaki özelleşmenin kaymağını yiyorlar. Sağlık alanında piyasacılığa dair ne varsa bu tarikatın repertuarında bunların karşılığı bulunuyor. Örneğin tarikata ait Sağlık Turizmi Derneği ve Kamu Özel Ortaklığı Derneği tam da şehir hastaneleri ile yapılmaya çalışılanlara zemin olması açısından anlam taşıyor. Aynı zamanda bu tür dernekler aracılığı ile tarikata bakanlıktan para aktarılıyor.

Menzil’in Sağlık Bakanlığı’nda yaptığı bir diğer icraat ihalelerden alınan “bağışlar”. Sağlık Bakanlığı’nda ihale alan müteahhitlere, Menzilci dernek ve vakıflara ihale bedelinin yüzde 10’u kadar bağış yaptırıldığı, paranın her zaman elden alındığı, paranın diplomatik dokunulmazlıklar kullanılarak Arap ülkelerine götürüldüğü, oradan da sanki yatırım amaçlı geliyormuş gibi aklayıp Türkiye’ye sokulduğu artık bakanlık bürokratları tarafından anlatılıyor.

Tarikat aynı zamanda Sağlık Bakanlığı’ndaki gücünü tabanını ve çevresini işe yerleştirmek amacıyla da kullanıyor. Tıbbi hizmetlerin dışındaki güvenlik, yemek, temizlik, tıbbi sekreterlik gibi alanları kendi çıkarları ve yandaşlarını işe sokmak için değerlendiriyorlar.

Sağlık Bakanlığı’nda FETÖ gibi

Sağlık Bakanlığı’nda FETÖ’nün diğer kurumlar kadar yaygın bir örgütlenmeye sahip olmayışı genelde Menzil örgütlenmesinin varlığına bağlanmıştır. Dolayısıyla aslında Sağlık Bakanlığı’nda FETÖ’nün gidip yerine Menzil’in gelmesi gibi bir durum olmamıştır. Menzil orada hep vardır.

Bununla birlikte yeni olan şey, FETÖ’nün devletin içinden tasfiyesi ile birlikte başta Menzilciler olmak üzere başka tarikatların yerleşmesi olgusudur. Bu noktada Menzil’in Sağlık Bakanlığı’nda statik bir pozisyonda durmadığının ve diğer kurumlara yerleşmeye çalıştığının altının çizilmesi gerekir.

Güncel olarak Sağlık Bakanlığı üzerinden Menzilciler ile İskenderpaşacılar’ın karşı karşıya gelmesinin kıymet-i harbiyesi bir yere kadardır. Çünkü iki kanat da özelleştirmecidir, sağlıkta dönüşüm adı altında piyasalaşmayı savunmaktadır. Sağlık alanına çöreklenen tarikatlar, tam da kapitalist mantığa uygun olarak kendi özel şirketlerini kurmakta ve devlet olanakları üzerinden oraları ihya ettirmektedir. Şehir hastanelerini sürekli gündeme getirerek Türkiye’yi mali anlamda bir bataklığa sokanların ülke halkının sağlığı ile uzaktan yakından ilgisi yoktur. Bir tarafta Menzilcilerin Emsey Hastanesi varsa diğer tarafta Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Medipol Hastaneleri vardır.

Son söz

Sağlık alanında verilecek mücadele toplumsal mücadelelerden ayrı tutulamaz. Dolayısıyla kapitalizme ve emperyalizme göbekten karşı çıkacak bir siyasi hat ve bağımsız duruş emekçilerin sağlık hakkının da savunulması için önemli bir adım olarak görülmelidir. Bu noktada özellikle sağlık alanına bakarken sosyalist bilinç şarttır, tarikatların varlığına karşı ikirciksiz duruş kritiktir, politik olarak kamulaştırma ve eşit, parasız, ulaşılabilir sağlık hizmetini gündeme getirmek gerekmektedir. Doğru tavır budur.