Fikirtepe: Bir rantsal dönüşüm hikayesi

Fikirtepe: Bir rantsal dönüşüm hikayesi

17-02-2019 09:14

AKP’nin kendisine oy verilmesi karşılığında iki kat inşaat yapılmasına izin verdiği Fikirtepe ile yıllarca evlerinin küçülmesini kabul etmek zorunda bırakılan Kadıköylülerin kaderlerini birleştiren esasında bu “rantsal dönüşüm” mekanizması.

NEVZAT HALİL

AKP’nin inşaat furyasının sembollerinden biri Kadıköy’ün yoksul semti Fikirtepe için özel imar planları ile ambalajlanıp pazarlanan “kentsel dönüşüm projesi” idi. Öyle ki, AKP’nin her seçim döneminde bir temel atma töreni düzenliyor, başbakan, bakan, belediye başkanı ve devlet erkanı bu törenleri bir müteahhidin arkasında görkemli mitinglere dönüştürüyordu.

Bugün ise Fikirtepe AKP’nin çöken inşaat politikalarının mezarlığına dönüşmek üzere. Defalarca kez değişen imar planları, talibi çıkmayan onlarca “yapı adası”, iflas eden müteahhitler ve son olarak eli kulağında bekleyen ekonomik kriz nedeniyle Fikirtepe iyice içinden çıkılmaz bir hal alıyor.

AKP’nin siyasi rant projesi

Fikirtepe ve Dumlupınar mahalleleri Kadıköy’ün Ataşehir ilçesinin ayrılmasından sonra kalan yegâne yoksul mahalleleriydi. CHP’nin zengin sahil mahallelerinden aldığı oylarla yetindiği ilçede AKP’nin egemen olduğu bu mahallelerde oy hesaplarına karşılık verilen bir “seçim rüşveti” sayılabilecek Fikirtepe ve çevresini kapsayan projede AKP’nin önceliği siyasi rant oldu.

2014 yerel seçimlerine gidilirken “Kurtlar Vadisi” dizisi ile bilinen Raci Şaşmaz ve ekibinin Fikirtepe’de giriştiği inşaat projesinin de yer aldığı bir dizi projenin temel atma töreninde boy gösterenler o dönemki Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve AKP’nin Kadıköy belediye başkan adayı Hurşit Yıldırım idi. O projelerden birisi belediyeye ait Kiptaş firmasının katılımıyla hala tamamlanmaya çalışılırken Raci Şaşmaz ve ekibi ise bugün nitelikli dolandırıcılık suçlamalarıyla karşı karşıya.

Öte yandan, Fikirtepe AKP’nin aklına bir kez daha 2017 yılında yapılan referandum öncesinde geldi. Bu kez Başbakan Binali Yıldırım, Berat Albayrak gibi AKP’liler kürsüden “evet” oyu propagandası yapıyordu. Yıldırım, “Kolları sıvadık ve büyük bir konut seferberliği başlattık. Kısa bir süre içinde sadece belirli şehirlerde değil Türkiye’nin her köşesinde konut projeleri hayata geçirmeye başladık. Bu dev projelerle sadece bugünü değil yarınlarımızı da inşa ediyoruz.” dese de gelinen aşamada belediyenin inşaat firması Kiptaş’ın da dahil olmasına rağmen Fikirtepe bir sonraki seçime kadar unutulmaya mahkum kaldı.

AKP’nin bu siyasi şovları ise en fazla Fikirtepeliler ile inşaat rantına ortak olmak isteyen müşterileri kandırmayı kolaylaştırdı.

Fikirtepe’de kentsel dönüşüm dedikleri

 Kadıköy’ün Fikirtepe ve Dumlupınar mahalleleri ile Eğitim ve Merdivenköy mahallelerinin bir kısmını kapsayan AKP projesi, “yapı adası” diye anılan birden çok parselin birleştirilerek geniş adalarda büyük konut projelerine dayanıyordu. Bu kapsamda belirlenen 61 yapı adasının yarısında herhangi bir anlaşma hayata geçmezken anlaşma sağlanan adalar içerisinde aradan geçen 10 yıla yaklaşan süreçte bir avuç proje tamamlanabildi. Sokakların hafriyat kamyonlarıyla dolduğu Fikirtepe’de yapılan yeni binalar, yıkılmış ancak inşaat olmaksızın boş duran araziler ve anlaşma yapılamamış eski binalar iç içe bir karmaşa hakim.

Defalarca kez değişen nazım ve uygulama imar planları, yönetmeliklerle değiştirilen inşaat oranları, süregelen davalarla dolu 10 yıllık bir süreç yayılan Fikirtepe’nin dönüştürülmesi bugün iflasa sürükleniyor desek abartmış olmayız. AKP hükümetinin “saha ofisi açacağız”dan öteye gitmeyen yaklaşımı inşaat patronlarına “ne istedilerse veren” AKP’nin bugün dolandırılmış Fikirtepelilere verecek bir şeyinin ise olmadığını gösteriyor. İnşaat patronlarının yağmasına açılan Fikirtepe’de sorunları çözmek diye önerilen Kiptaş’ın projelere dahil edilmesi ise bugüne kadar sonucu değiştirmiş değil.

Fikirtepe’de pazarlanan “kentsel dönüşüm” kuşkusuz yoksulların kent merkezlerinden sürülmesi projelerinden bir diğer halkasıydı. Deprem korkusu kullanılarak yeni binaların güvenli olacağı, bu arada çok zengin olacakları hayalleriyle kandırılan binlerce yoksul evlerinden çıkartılmış durumda. Şanslı olanlar bugün yeni evlerine sahipler. Ama büyük çoğunluk evlerinden olduğu gibi artık daha büyük geçim sorunlarıyla mücadele etmek zorunda. Pek çoğu belki de tek güvenceleri olan taşınmazlarını kurtarabilmek için çaresizce çırpınıyor.

Fikirtepe’den çıkartılması gereken ders

AKP’nin “rantsal dönüşüm” haline getirdiği hem deprem riskine karşı bir önlem olarak hem de mevcut nüfusun ihtiyaçları doğrultunda kentlerin bina stokunun yenilenmesi ve arttırılması ülkenin gerçek bir sorunu. Ancak mesele arsa spekülasyonlarıyla kısa yoldan zenginlik üzerine kurulamayacak kadar önemli bir sorun olmasına rağmen “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” ile bütünüyle inşaat şirketlerinin insafına terk edilen ve planlamadan zengin edecek bir emsal oranı ile “yeterli sayıda” camiden başka bir şey anlamayan bir zihniyetin maliyetleri bugün ortaya çıkıyor.

Kadıköy nüfusunu olağanüstü derecede arttıracak Fikirtepe’deki projelerin kentin başta trafik olmak üzere sorunlarını derinleştirmekten başka bir işe yaramayacağını görmek için pek de uzun boylu düşünmeye gerek yok. Son bir yılda yaşanan ekonomik dalgalanmanın ardından ticari olarak sürdürülebilir olmaktan çıkan ve önemli ölçüde de ucuzlayan Fikirtepe projelerinin kentsel dönüşüm, zenginlik ve konut ihtiyacına bir yanıt olmaktan çoktan çıktığı da rahatlıkla söylenebilir.

Kadıköy’ün geneline de yayılan AKP’nin ranta dayalı “kentsel dönüşüm” anlayışının kentin sorunlarını çözmek, geçmiş plansız gelişimin yönlendirilmesi ve kentin niteliğini geliştirecek şekilde kullanılması imkanının inşaat patronlarının karlarına feda edilmesinden öte bugün artık insanların evlerinden olduğu bir kriz hali söz konusu.

AKP’nin kendisine oy verilmesi karşılığında iki kat inşaat yapılmasına izin verdiği Fikirtepe ile yıllarca evlerinin küçülmesini kabul etmek zorunda bırakılan Kadıköylülerin kaderlerini birleştiren esasında bu “rantsal dönüşüm” mekanizması. Kar üzerine kurulu bir “toplumsal dönüşümün” gerçekten başarılı olamayacağına artık bir felaket sayılan Fikirtepe’nin dönüşümü hikayesinden daha özlü anlatabilecek az sayıda örnek bulunabilir.