2020’ye yaklaşırken Türkiye İşçi Sınıfı: Nicel varlığı ve yapısı

2020’ye yaklaşırken Türkiye İşçi Sınıfı: Nicel varlığı ve yapısı

16-06-2019 08:30

İşçi sınıfının ücret, işsizlik ve çalışma koşullarına yönelik gündelik taleplerinin ve mücadelesinin artacağı bir döneme hazır olmak gerekir. Bu anlamda sınıfın partisini, sınıfın lokal seviyedeki ekonomik mücadelelerini birleştirmek, politikleştirmek ve bir iktidar mücadelesine dönüştürmek gibi önemli görevler beklemektedir.

Hakan Yurdakan

Radikal demokrasi savunucuları, sivil toplumcular, yeni toplumsal hareketler ve kimlik siyasetini benimseyen kesimlerin politik yaklaşımlarında “sınıftan kaçış” belirleyici bir yandır. Bu kesimler için, sınıf çelişkileri toplumun temel ayrım noktası değildir. Bu tarzlarıyla siyaset ile sınıf ve sınıf mücadeleleri arasındaki bağın koparılmasına hizmet etmektedirler.

Öte yandan, işçi sınıfını sadece kol emeği ile çalışan sanayi işçisinden ya da üretken emekten ibaret gören yaklaşımlar da vardır. İşçi sınıfı bu kadar dar anlamda tanımlanınca, arkasından; işçi sınıfının gerilediği ve artık toplumsal dönüşümün öznesi olabilecek gücü kalmadığı, toplumun diğer muhalif kesimleriyle birlikte hareket etmesi gerektiği gibi tezlerin dillendirilmesi kaçınılmazdır.

Marksistler bakımından konu nettir; toplumların tarihi sınıflar mücadelesinin tarihidir; emek sömürüsünü ve sınıfları kendisiyle birlikte ortadan kaldırabilecek tek güç işçi sınıfıdır.

Ve işçi sınıfı, ancak üretim araçları karşısındaki konumu ve ilişkisi üzerinden tanımlanabilir. Bizler açısından, üretim araçlarından yoksun olan, kendisinin ve ailesinin hayatta kalabilmesi için emek-gücünü kapitalistlere satmak zorunda kalan ve üretim sürecinde kolektif emeğin işlevlerini yerine getiren her insan; hangi sektörde çalışırsa çalışsın ya da işsiz bile olsa, işçi sınıfının bir unsurudur.

Giriş için bu kadarı yeter. Bu yazı ile amaçlanan, günümüz Türkiye’sinde işçi sınıfının nicel boyutunu ve dinamikyapısından bir kesiti sunabilmektir.

Öncelikle şunun belirtilmesi gerekir; yerel sermayenin emperyalist-kapitalist sisteme eklemlenme ve aynı zamanda sermaye birikim süreçlerinde yaşadığı problemler karşısında, artık-değeri artırmaya ve gerçekleştirmeye yönelikuyguladığıstratejiler, işçi sınıfının yapısını da etkilemektedir. Örnek olarak aşağıdakiler verilebilir.

  • Artık-değer sömürüsünü artırmak amaçlı emek-sürecindeki teknolojik uygulamalar, otomasyon,
  • Üretim sürecinde yönetim ve denetim etkinliğini artırmaya yönelik “bilimsel yönetim” biçimleri,
  • Mülkiyet ve yönetim ilişkilerini farklılaştıran devasa örgüt yapılarının oluşması,
  • Eğitim ve sağlık gibi metalaşmamış alanların ticarileştirilmesi,
  • Sermayenin finansallaşması, spekülatif alanlara yönelmesi,
  • Özelleştirmeler,
  • Taşeronlaştırma, esnek ve güvencesiz çalıştırma biçimlerinin yaygınlaşması,
  • Reel ücretlerin emek-gücü değerinin altına düşürülmesi ve benzeri uygulamalar.

Tüm bunlar, işsizlik ve yoksullaşmayı artırmakla ve proleterleşme sürecini hızlandırmakla kalmayacak, işçi sınıfının yapısında ve bileşiminde de değişikliklere yol açacaktır.

Değişmekte olan sınıf yapısı, diyalektik olarak sınıf mücadelelerini ve sınıf bilincinin oluşumunu etkileyecek ve onlardan da etkilenecektir.

İş-gücü, istihdam ve işsizlik:

Son verilere göre 15 yaş ve üstü çalışabilir nüfus 61,1 milyon kişi olup, bunun ancak %52,5’u iş-gücüne katılabilmiştir. Aktif nüfusun neredeyse yarısının iş-gücü dışında kalmasının ana nedeni, kadınların iş yaşamına katılamamasıdır. İş-gücüne katılım,erkeklerde %72,7 oranında iken, kadınlarda ancak %34,2 seviyesinde kalmıştır. İş-gücüne dâhil olmayan 29,0 milyon kişinin %38,3’ü “ev işleriyle meşgul olan” kadınlardan oluşmaktadır.

Sivil nüfusun iş-gücü durumu (Bin kişi)
Yıllar 2019/Şubat 2014 Değişim
15 ve daha yukarı yaştaki nüfus 61.101 56.986 4.115
İş-gücü 32.084 28.786 3.298
İstihdam edilenler 27.355 25.933 1.422
İşsizler 4.730 2.853 1.877
İş-gücüne dâhil olmayan nüfus 29.017 28.200 817
İşgücüne katılma oranı 52,5% 50,5% 2,0%
İşsizlik oranı 14,7% 9,9% 4,8%
Tarım dışı işsizlik oranı 16,9% 12,0% 4,9%
İstihdam oranı 44,8% 45,5% -0,7%

Kaynak: TÜİK

Son dört yılda, resmi işsizlik ve tarım dışı işsizlik oranları yaklaşık %5 puan artarak, sırasıyla %14,7 ve %16,9 seviyelerinde gerçekleşmiştir.

Resmi işsizlik rakamına dâhil edilmeyen “çalışmaya hazır olduğu halde iş bulma ümidini yitiren” 2,4 milyon kişi, işsiz kapsamında değerlendirildiğinde; işsizlik oranı %20,6 düzeyine yükselmektedir.

 

İş-gücüne dâhil olmama nedenleri (Bin kişi)

Yıllar 2019/Şubat 2014 Değişim
İş-gücüne dâhil olmayan nüfus 29.017 28.200 817
İş bulma ümidi olmayanlar 621 615 6
Çalışmaya hazır olup, iş aramayanlar 1.754 1.869 -115
Mevsimlik çalışanlar 142 94 48
Ev işleriyle meşgul olanlar 11.127 11.589 -462
Öğrenci 4.591 4.470 121
Emekli 4.834 3.827 1.007
Çalışamaz halde olanlar 3.994 3.922 72
Diğer 1.954 1.814 140

Kaynak: TÜİK

İşçi sınıfına taban oluşturan “ücretli, maaşlı ve yevmiyeli” çalışanların, istihdam edilenler toplamı içindeki payı, son dört yılda %66’dan %68,5 seviyesine yükselmiştir. Öte yandan, aynı dönemde “ücretsiz aile işçisi” hem nicelik olarak ve hem de istihdam içindeki payı itibariyle düşüş göstermiştir. Bu durum; “ücretsiz aile işçileri” içinde proleterleşme sürecine işaret etmektedir.

İstihdam edilenlerin pozisyonu (Bin kişi) Dağılım %
Yıllar 2019/Şubat 2014 2019/Şubat 2014
İstihdam edilenler 27.355 25.933 100% 100%
Ücretli, maaşlı ve yevmiyeli 18.747 17.125 68,5% 66,0%
İşveren 1.241 1.173 4,5% 4,5%
Kendi hesabına çalışanlar 4.749 4.479 17,4% 17,3%
Ücretsiz aile işçisi 2.618 3.156 9,6% 12,2%

Kaynak: TÜİK

Nicelik olarak işçi sınıfı:

Burada Türkiye işçi sınıfının niceliksel boyutu ortaya konmaya çalışılmıştır. Şöyle ki; işçi sınıfına taban oluşturan “ücretli, maaşlı ve yevmiyeli” çalışan sayısına, “ücretsiz aile işçileri”, işsizler ve “çalışmaya hazır olduğu halde iş bulma ümidini yitirenler” ile “mevsimlik çalışan” emekçiler eklenmiş; ücretli, maaşlı içinde gösterilen ancak işçi sınıfı kapsamı dışında tutulması gereken “üst düzey yöneticiler ve bürokrasi” ise toplamdan düşülmüştür.

Bu anlamda Şubat/2019 itibariyle, Türkiye işçi sınıfının 26,6 milyon kişi olduğu; son dört yılda %12 arttığı ve geniş tanımlı iş-gücüne oranının %76,9 olduğu söylenebilir.

İşçi sınıfını aileleriyle birlikte dikkate almak istediğimizde; iş-gücüne dâhil olmayan “ev işleriyle meşgul olan kadınlar”, öğrenciler ve emekliler toplamının, yukarıdaki “işçi sınıfı / iş-gücü” oranına (%76,9) karşılık gelen kısmını da işçi sınıfına ekleyerek, bir anlamda “geniş tanımlı işçi sınıfı”na ulaşmamız gerekir. Bu çerçevede hesaplanan geniş tanımlı işçi sınıfının mevcudu 42,4 milyon kişi olup; 15 yaş üstü aktif nüfusun %69,4’ünü oluşturmaktadır. Bir başka değişle; aktif nüfus içindeki her 10 kişiden neredeyse 7’si işçi sınıfındandır.

İş sınıfı (Bin kişi)
Yıllar 2019/Şubat 2014
İşçi sınıfı toplamı 26.608 23.812
Ücretli, maaşlı ve yevmiyeli 18.747 17.125
Ücretsiz aile işçisi 2.618 3.156
İşsizler 4.730 2.853
İş bulma ümidi olmayanlar 621 615
Çalışmaya hazır olup, iş aramayanlar 1.754 1.869
Mevsimlik çalışanlar 142 94
Üst düzey yöneticiler ve bürokrasi (-) * -2.004 -1.900
Geniş tanımlı iş-gücü ** 34.601 31.364
İşçi sınıfı / geniş tanımlı iş-gücü oranı 76,9% 75,9%
Geniş tanımlı işçi sınıfı toplamı 42.412 38.910
Geniş tanımlı işçi sınıfı / aktif nüfus oranı 69,4% 68,3%

Kaynak: TÜİK

Not: Aralık 2013’te Türkiye Sosyal Bilimler Derneği tarafından düzenlenen 13. Sosyal Bilimler Kongresi’ne sunulan bildirinin gözden geçirilmiş versiyonundan yararlanılmıştır (S.Savran, K.Tanyılmaz, Marksizm ve Sınıflar, s. 251)

* Üst düzey yöneticiler ve bürokrasi: Şubat/2019 rakamı tahminidir.

** Geniş tanımlı iş-gücü: Resmi iş-gücüne “çalışmaya hazır olduğu halde iş bulma ümidini yitirenler” ile “mevsimlik çalışanlar” eklenerek hesaplanmıştır.

İstihdam edilenlerin sektörlere dağılımı:

Son 13 yılda, istihdamda tarımın payı büyük oranda azalırken, hizmet sektörünün payı, tarımdaki azalışın üstünde bir artış göstermiştir. Anılan dönem içindeki istihdam artışının %84’ünün hizmet sektöründe; kalan %16’sının da inşaat ve ağırlıklı olarak sanayi sektöründe gerçekleştiği söylenebilir.

Tarımda istihdam edilenlerin önemli kısmı (%46) “ücretsiz aile işçisi” iken; tarım dışında istihdam edilenlerin %81’i işçi sınıfının tabanını oluşturan “ücretli, maaşlı ve yevmiyeli” kesimdir.

İstihdam edilenlerin sektörlere göre dağılımı (Bin kişi)
Yıllar 2019/Şubat 2014 2005
Toplam 27.355 25.933 19.633
Tarım 4.687 5.470 5.014
Sanayi 5.388 5.316 4.241
İnşaat 1.488 1.912 1.097
Hizmet 15.792 13.235 9.281
Tarım % 17% 21% 26%
Sanayi % 20% 20% 22%
İnşaat % 5% 7% 6%
Hizmet% 58% 51% 47%

Kaynak: TÜİK

İmalat sanayi iş yeri büyüklüğüne göre çalışan sayısı:

İmalat sanayinde işçilerin %42 gibi önemli bir kısmı küçük ölçekli iş yerlerinde çalışmaktadır. Ancak 2017-2009 arasındaki sekiz yıllık dönemde, küçük ölçekli iş yerlerinde istihdam edilen işçi sayısındaki artış %33 iken; “50 ve üzeri işçi çalıştıran iş yerlerinde” istihdam edilen işçi sayısındaki artış %68 seviyesindedir. Özellikle büyük ölçekli (250 ve üzeri işçi çalıştıran) iş yerlerindeki işçi sayısı %71 oranında artış göstermiştir.

Öte yandan küçük ölçekli iş yerlerinde emek sömürüsünün daha yoğun olmasına karşın, aynı zamanda ataerkil ilişkilerin ve paternalist liderlik anlayışının da yaygın olması, sınıf aidiyetinin ve sınıf bilincinin oluşmasına ket vurmaktadır.

İmalat sanayi iş yeri büyüklüğüne göre çalışan sayısı (Bin kişi)
İş yeri büyüklüğü (istihdam bazında) 2017 2009 Değişim (%)
Çalışan sayısı Payı (%) Çalışan sayısı Payı (%)
1-49 1.672 42% 1.260 47% 33%
50-249 993 25% 608 23% 63%
250+ 1.354 34% 792 30% 71%
Toplam 4.019 100% 2.660 100% 51%

Kaynak: TÜİK

Kayıt dışı istihdam ve taşeron işçisi:

2018-14 arasındaki dört yılda, tarım dışında kayıt dışı çalıştırılan işçi sayısı %7 artarak 3,1 milyon seviyesine ulaşmıştır. Böylece kayıt dışı çalıştırılan işçilerin oranı, tarım dışında %18,2 düzeyinde bulunmaktadır.

Ayrıca ağırlıklı tarım sektöründe olmak üzere,2,6 milyon “ücretsiz aile işçisinin” tamamına yakını da kayıt dışı istihdam edilmektedir.

İş yeri ölçeği küçüldükçe kayıt dışı istihdam oranı da artmakta olup; “49 ve altında işçi çalıştıran iş yerlerinde” bu oran %50’ler seviyesine kadar yükselmektedir.

Tarım dışında kayıt dışı istihdam (Bin kişi)
Yıllar 2018 2014
Tarım dışı ücretli, maaşlı ve yevmiyeli istihdam 18.991 16.579
Üst düzey yöneticiler ve bürokrasi (-) -2.004 -1.900
Tarım dışı işçi 16.987 14.679
Kayıtlı 13.889 11.780
Kayıt dışı 3.098 2.899
Kayıt dışı oranı 18,2% 19,7%

Kaynak: TÜİK

2014-2004 arasında on yıllık dönemde taşeron işçi sayısı 2,6 kat artarak 1,5 milyon düzeyine varmıştır. 2014 sonu itibariyle, taşeron işçilerin, “ücretli, yevmiyeli çalışanlara (üst düzey yöneticiler hariç)” oranı %9,7 olarak gerçekleşmiştir.

Şubat/2019 itibariyle, tarım dışı sektörlerde kayıt dışı çalıştırılanlar, ücretsiz aile işçileri ve taşeron işçileri toplamı 7,2 milyon kişi civarındadır. Bu rakamın, yine aynı tarih itibariyle üst düzey yöneticiler (ve bürokrasi) hariç, ücretli, maaşlı ve yevmiyeli çalışanlar ile ücretsiz aile işçileri toplamına (19,4 milyon kişi) oranı %37,1 olup, bir anlamda güvencesiz koşullarda çalıştırılan emekçilerin geldiği seviyeyi göstermektedir.

Taşeron işçisi (Bin kişi)
Yıllar 2014 2004
Ücretli, maaşlı ve yevmiyeli (üst düzey yöneticiler hariç) 15.225 8.853
Taşeron işçisi (Kamu + özel) 1.483 581
Taşeron işçi oranı 9,7% 6,6%

Not: Türkiye’de alt işveren tarafından istihdam edilen işçi sayısına yönelik sağlıklı verilere ulaşılamamaktadır. Genelde konuyla ilgili verilen soru önergelerine verilen yanıtlardan yararlanılmaktadır.

Bölgesel dağılım:

Yoğunlukla birlikte coğrafi yakınlık da dikkate alındığında; ücretli, maaşlı ve yevmiyeli çalışanların %40’ı “İstanbul + Marmara” bölgesinde; %25’i ise “Ege + Batı Anadolu” bölgesindedir. Dolayısıyla, her 10 ücretli, maaşlı ve yevmiyeli çalışanın 6,5 kişisi söz konusu iki bölgede istihdam edilmektedir.

 

Bölgelere göre ücretli, maaşlı ve yevmiyeli çalışan sayıları (Bin kişi)

Bölgeler Ücretli, maaşlı ve yevmiyeli Payı (%) Değişim (%) İşsizlik oranı (%)
2018 2004 2018 2004 2018 2004
İstanbul 4.765 2.785 24% 26% 71% 12,5% 12,4%
Ege 2.706 1.550 14% 14% 75% 9,8% 10,6%
Akdeniz 2.313 1.237 12% 12% 87% 12,2% 13,0%
Doğu Marmara 2.224 1.183 11% 11% 88% 9,6% 10,7%
Batı Anadolu 2.101 1.158 11% 11% 81% 8,9% 13,3%
Güneydoğu Anadolu 1.422 591 7% 6% 141% 18,1% 11,7%
Batı Marmara 876 482 4% 5% 82% 6,7% 6,6%
Batı Karadeniz 865 569 4% 5% 52% 6,5% 8,0%
Orta Anadolu 790 397 4% 4% 99% 12,2% 10,0%
Ortadoğu Anadolu 637 299 3% 3% 113% 14,8% 15,1%
Doğu Karadeniz 508 279 3% 3% 82% 6,2% 6,9%
Kuzeydoğu Anadolu 330 163 2% 2% 102% 6,4% 2,8%
Toplam 19.537 10.693 100% 100% 83% 11,0% 10,8%

Kaynak: TÜİK

Kadın emekçilerin durumu:

2018 itibariyle, 30,6 milyon olan “15 ve daha yukarı yaştaki kadın nüfusun”, sadece 9,0 milyonu istihdam edilmektedir. Kadınlarda istihdam oranı %29,4 seviyesindedir.

İş-gücüne dahil olmayan 20,1 milyon kadın nüfusun 11,1 milyonu (%55’i) ev işleriyle meşgul olmaktadır.

Kadın sivil nüfusun iş-gücü durumu (Bin kişi)
Yıllar 2018 2004
5 ve daha yukarı yaştaki nüfus 30.647 24.293
İstihdam edilenler 9.018 5.047
İş-gücüne dahil olmayan nüfus 20.174 18.624
İstihdam oranı 29,4% 20,8%
Ev işleriyle meşgul olanlar 11.061 13.042

Kaynak: TÜİK

İstihdam edilen kadınların 2018 itibariyle %89’uişçi ve emekçidir. Bu oran 2004 yılında da aynı seviyededir. Ancak 14 yıl içinde,ücretsiz aile işçisi kadınların istihdamdaki payı %21 gerilerken, ücretli, maaşlı ve yevmiyeli kadın işçilerin payı aynı oranda artmıştır.

Yani, 14 yıldaki yaklaşık 4,0 milyon kişilik istihdam artışının neredeyse tamamı (%91,4’ü), ücretli, maaşlı ve yevmiyeli pozisyonda ve ağırlıklı olarak hizmet sektöründe olmuştur.

Yine aynı dönemde, ücretsiz aile işçisi kadınların 107 bin kişi, tarımda istihdam edilen kadınların ise 212 bin kişi azalması; söz edilen değişimlerde, kırsaldan kente göç etkisinin de olduğuna işaret etmektedir.

İstihdam edilen kadınların pozisyonu (Bin kişi) Dağılım %
Yıllar 2018 2004 2018 2004
İstihdam edilenler 9.018 5.047 100% 100%
Ücretli, maaşlı ve yevmiyeli 5.893 2.263 65,3% 44,8%
İşveren ve kendi hesabına çalışanlar 987 539 10,9% 10,7%
Ücretsiz aile işçisi 2.138 2.245 23,7% 44,5%

Kaynak: TÜİK

 

İstihdam edilen kadınların sektörlere göre dağılımı (Bin kişi)

Yıllar 2018 2004
Toplam 9.018 5.047
Tarım 2.353 2.565
Sanayi 1.444 812
Hizmet 5.221 1.670
Tarım % 26% 51%
Sanayi % 16% 16%
Hizmet% 58% 33%

Kaynak: TÜİK

Sendikalaşma:

DİSK-AR’ın “Sendikalaşma Araştırması 2019” raporuna göre; kamu emekçileri hariç, kayıt dışı istihdam dahil “fiili sendikalaşma oranı”, Ocak/2013’de %7,7 iken, Ocak/2019’da %11,4 seviyesine yükselmiştir.

Yine aynı rapora göre en yüksek ve en düşük sendikalaşma oranlarına sahip işkollarıise şöyledir:
İşkolu Ocak/2019 Ocak/2013
İşçi sayısı Sendika üye sayısı Sendikalaşma oranı Sendikalaşma oranı
Genel işler 1.061.760 485.037 45,7% 20,5%
Savunma ve güvenlik 291.767 125.619 43,1% 12,2%
Banka, finans ve sigorta 287.441 100.188 34,9% 22,8%
Konaklama ve eğlence işleri 840.112 35.846 4,3% 4,4%
İnşaat 1.259.940 54.921 4,4% 2,3%
Ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar 3.596.394 188.147 5,2% 4,3%

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) verilerine göre, kamu çalışanlarının sendikalaşma düzeyi aşağıdaki gibidir:

Yıllar 2016 2015
Kamu görevlisi sayısı 2.452.249 2.354.314
Sendika üyesi sayısı 1.756.934 1.679.028
Sendikalaşma oranı 71,6% 71,3%
Kaynak: ÇSGB verileri

Yukarıdaki veriler kapsamında toplam (kamu + özel) sendikalaşma oranı ve sayıları şu şekildedir:

Sendikalaşma oranı ve sayıları (Bin kişi)
Yıllar 2019/Şubat 2014 Değişim
Ücretli, maaşlı ve yevmiyeli (üst düzey yöneticiler hariç) 16.743 15.225 1.518
İşçi sınıfı 26.608 23.812 2.796
İşçi sendikaları üye sayısı 1.859 1.189 670
Kamu çalışanları sendika üye sayısı * 1.757 1.574 183
Toplam sendikalı sayısı 3.616 2.763 853
Toplam sendikalı sayısı / Ücretli, maaşlı ve yevmiyeli (üst düzey yöneticiler hariç) 21,6% 18,1% 3,5%
Toplam sendikalı sayısı / İşçi sınıfı 13,6% 11,6% 2,0%
Kaynak: ÇSGB ve TÜİK veri tabanları
* Kamu çalışanları sendika üye sayıları tahminidir

Toplam sendikalı sayısı, sadece “ücretli, maaşlı ve yevmiyeli (üst düzey yöneticiler hariç)” kesime oranlandığında, sendikalaşma oranı %21,6 bulunmaktadır.

Ancak toplam sendikalı sayısı, işçi sınıfına taban olan “ücretli, maaşlı ve yevmiyeli (üst düzey yöneticiler hariç)” kesime, a) işsizleri, b) ümidini yitirdiği için iş aramayanları, c) ücretsiz aile işçilerini ve d) mevsimlik çalışanları da ekleyerek hesaplanan işçi sınıfı sayısına oranlandığında, sendikalaşma oranı %13,6 seviyesinde çıkmaktadır.

Öte yandan sendikalaşma oranının değerlendirilmesinde, Memur-sen’in üye sayısındaki olağandışı artışlar da dikkate alınmalıdır.

Sonuç:

Türkiye işçi sınıfının nicel varlığı, yapısı ve bileşimindeki değişiklikler, yukarıdaki veriler çerçevesinde aşağıdaki gibi özetlenebilir:

  • İşçi sınıfı hem sayısal ve hem de aktif nüfusa oranla artmaktadır.
  • Toplam işsizlerin sayısı ve işçi sınıfı içindeki payı artmaktadır. Ayrıca son dört yılda, aktif nüfustaki artışın %43’ü işsizler ordusuna katılmıştır.
  • Genişletilmiş (gerçek) işsizlik oranı, son dört yılda neredeyse her yıl %1 artarak %20,6 seviyesine ulaşmıştır. Bir başka anlatımla; iş-gücüne katılan her 5 kişiden biri işsiz kalmaktadır.
  • İstihdam edilen toplam içinde, işçi sınıfına taban oluşturan ücretli, maaşlı ve yevmiyeli kesim hem sayısal ve hem de oransal olarak artmaktadır.
  • İşçi sınıfı içinde hizmet sektöründe çalışan emekçilerin payı artmıştır.
  • İşçi sınıfının çekirdeği olan sanayi işçileri sayısal olarak artmış ve çok az daralmayla birlikte işçi sınıfı toplamı içindeki payını koruyabilmiştir.
  • Tarım dışı istihdamda kayıt dışı çalıştırılan emekçiler ile taşeron işçi sayısı artmış; güvencesiz koşullarda çalıştırılan emekçilerin oranı %37,1 seviyesine ulaşmıştır.
  • Küçük ölçekli işletmelere göre orta ve büyük ölçekli işletmelerde çalışan imalat işçileri, hem oransal hem de sayısal olarak artmıştır (Bunda sermayeler arası rekabete bağlı merkezileşme ve yoğunlaşma sürecinin etkisi olasıdır).
  • İstanbul-Marmara Bölgesi ile Ege-batı Anadolu Bölgesi sanayi ağırlıklarını korumakla birlikte, Güneydoğu ve Orta Anadolu bölgelerinde de ücretli, maaşlı ve yevmiyeli çalışan sayıları artmaktadır.
  • Kadınlarda istihdam oranı düşük olmakla birlikte, istihdam edilen kadınlar içinde ücretli, maaşlı ve yevmiyeli çalışanların payı artmaktadır.
  • Sendikalaşma seviyesi hala düşük seviyelerdedir.

Özellikle gerçek işsizliğin ve güvencesiz çalışma biçimlerinin hızla artmakta olduğunu tespit edilmelidir.

İşçi sınıfının ücret, işsizlik ve çalışma koşullarına yönelik gündelik taleplerinin ve mücadelesinin artacağı bir döneme hazır olmak gerekir. Bu anlamda sınıfın partisini, sınıfın lokal seviyedeki ekonomik mücadelelerini birleştirmek, politikleştirmek ve bir iktidar mücadelesine dönüştürmek gibi önemli görevler beklemektedir.