Öztrak: 'Kanal İstanbul' değil, 'Katar İstanbul'muş

Kanal İstanbul projesini ve Tank Palet fabrikası'nda 'Katar peşkeşi' iddialarını değerlendiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, "Savunma sanayini, taşı, toprağı Katar'a verdiniz ama ne aldınız? " dedi.

Öztrak: 'Kanal İstanbul' değil, 'Katar İstanbul'muş

Öztrak, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, iktidarın 2011’den bu yana “Kanal İstanbul” dediğini anımsatarak :’Kanal İstanbul’ değil, ‘Katar İstanbul’muş değerlendirmesinde bulundu:

“Bir de baktık Kanal İstanbul aslında ‘Kanal İstanbul’ değil, ‘Katar İstanbul’muş. Katar Emiri’nin ailesinin buralarda ciddi arsalar kapattığına dair iddiaları basında gördük. Katarın taşını toprağını korumak için Mehmetçiklerimizi Katar’a taşıdınız. Bu ülkenin savunma sanayinin gözbebeği Tank Palet Fabrikasını Katar’a peşkeş çektiniz. Savunma sanayini, taşı, toprağı Katar’a verdiniz ama ne aldınız? Bu ülkenin taşıyla bu ülkenin daha ne kadar kuşunu Katar’a vurduracaksınız? Eğer karşılığı bunun uçan saraysa, bir uçan saraya ödenen bu bedel çok fazla.”

GERÇEK GÜNDEM: İŞSİZLİK VE HAYAT PAHALILIĞI

Türkiye’nin gerçek gündeminin işsizlik ve hayat pahalılığı olduğunu ifade eden Öztrak, “Acilen bu ülkenin gerçek gündemine dönmek zorundayız. Bu sorunları görmezden gelerek, pansuman ve aspirin tedavileriyle emir komuta zincirleri oluşturularak piyasalara ve piyasa oyuncularına müdahalelerle yapısal ve yapışkan hale gelen bu işsizlik sorununu çözemezsiniz. Saray belki rakamlarla oynayarak, piyasayı tehdit ederek ülkemizin gerçeklerinden bir müddet daha kaçabilir” dedi.

Öztrak, işsizlik, yatırımsızlık ve güven erozyonunun bu şekilde aşılamayacağını vurgulayarak, iktidarın artık Türkiye’nin gerçek gündemine odaklanması gerektiğini söyledi.

Daha fazla vakit yitirmeden, gerçekçi, piyasalara güven verecek tedbirlere ihtiyaç olduğuna işaret eden Öztrak, artık ekonominin yatırımlarda gecikmeye tahammülünün bulunmadığının altını çizdi.

RESMİ İŞSİZLİK RAKAMLARI ÜRKÜTÜCÜ

TÜİK’in, eylül ayı iş gücü ve istihdam rakamlarını açıkladığını hatırlattı.

Söz konusu rakamlarının, Türkiye’nin “yapışkan, kalıcı, ürkütücü” hale gelen bir işsizlik sorunuyla karşı karşıya olduğunu ortaya koyduğunu ifade eden Öztrak, eylülde son bir ayda iş arayıp da bulamayanların sayısının geçen yılın aynı ayına göre 817 bin kişi artarak 4 milyon 566 bin kişiye ulaştığını belirtti.

Öztrak, buna göre eylülde resmi işsizlik oranının yüzde 13,8 olduğunu aktardı.

İşsizlerin sayısının 16 aydan bu yana kesintisiz olarak arttığını bildiren Öztrak, son 10 aydır da işsiz sayısının 4 milyonun üzerine çıktığını kaydetti.

Son bir ayda iş arayanların dışındaki işsizlik rakamının ise bu resmi rakamı ikiye katladığını ifade eden Öztrak, “Kimler var bu rakamda? Son bir ayda iş arayanların dışında, iş aramaktan vazgeçmiş, mevsimlik çalışanlar, eksik ve yetersiz istihdam edilen yurttaşlarımız var. Tüm bunları topladığımızda gerçek işsiz sayısı son bir yılda eylül itibarıyla 898 bin kişi artarak 7 milyon 983 bine ulaşıyor. Gerçek işsiz sayımız, böyle bakıldığında dünyadaki 95 ülkenin nüfusundan daha fazla” diye konuştu.

‘İŞSİZLİK RAKAMIYLA GERÇEK RAKAMLAR ARASINDA MAKAS VAR’

Öztrak, 14 aydan bu yana Türkiye’de gerçek işsiz sayısının 8 milyon kişi etrafında dalgalanıp durduğunu, son 13 aydır da gerçek işsizlik oranının yüzde 20’nin üzerinde seyrettiğini, bu rakamların ürkütücü olduğunu dile getirdi.

İşsizlikte ilan edilen rakamlar ile gerçek rakamlar arasındaki makasın çok açık olduğunu ileri süren Öztrak, fiyat toplama gününde müesseselere telefon edip etiketlere müdahale eden, enflasyon rakamlarını makyajlayan, büyüme rakamlarına taklalar attıran iktidarın işsizlik rakamlarının üzerinde de ciddi karartmalar olduğuna dair emareler bulunduğunu iddia etti.

Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Geçtiğimiz yılın aynı ayında çalışma çağındaki nüfus 792 bin kişi arttı. Bu 792 bin kişinin de 592 bini iş aramaya başlamış. Yani iş gücü piyasasına katılmış. Bu eylül ayında son bir yılda çalışma çağındaki nüfustaki artış geçen yıl 792 bin olan, 887 bin olmuş. Buna karşılık çalışma çağına gelen bu insanların sadece 193 bini iş aramaya başlamış. Geçen yıl 592 bin kişi iş aramaya başlamışken bu yıl sadece 193 bin kişi iş aramaya başlamış. İş arayanların sayısındaki bu düşüş… ‘saraya ayıp olmasın, sarayın damadına ayıp olmasın, sarayın damadının kayınpederinin canı sıkılmasın’ diye insanlar iş aramaktan, iş gücü piyasasına katılmaktan vazgeçmişler.”

623 BİN YURTTAŞ İŞSİZ KALDI

Vatandaşlar geçen seneki gibi iş aramış olsalardı işsiz sayısının 286 bin kişi daha yüksek olacağına işaret eden Öztrak, bu durumda işsizlik oranının da yüzde 13,8 değil yüzde 14,6’ya çıkacağını söyledi.

Öztrak, şöyle devam etti:

“Daha bu yılın başında saray ve sarayın damadı seçim zamanı ‘2,5 milyon kişiye iş vereceğiz’ dediler. Vaat bu. Geldik eylül ayına. Eylül ayında, bırakın 2,5 milyon kişiye yeni iş imkanı vermeyi, son bir yılda iş sahibi olan 623 bin yurttaşımız işini kaybetti. İşsizler ordusuna katılan her 100 vatandaşımızın 76’sı son bir yılda işini kaybedenlerden oluşuyor. Dünyanın hangi yerinde ‘2,5 milyon istihdam yaratacağım’ diye vadedip, 623 bin kişiyi işsiz bırakan iktidar o koltukta aslında oturamaz. Sorumluluk bunu gerektirir ama bu konuda kimsenin ağzını açtığı yok.”

Eylül döneminde son bir yılda tarımda 108 bin, sanayide 152 bin, inşaat sektöründe 432 bin kişinin işinden olduğunu ifade eden Öztrak, hizmetler sektöründe çalışan sayısında 68 bin kişilik oldukça sınırlı bir artış bulunduğuna dikkati çekti.

Öztrak, tarımda son 20, sanayide son 10, inşaat sektöründe ise son 18 aydır çalışanların işini yitirdiğini savundu.

Faik Öztrak, genç işsizliğinin eylülde geçen yılın aynı dönemine göre 4,5 puan artarak yüzde 26,1 olduğunu, gençlerin işsizlik oranının son 14 aydır yüzde 20’nin üzerinde seyrettiğine işaret etti.

Öztrak, 20-29 yaş arasındaki gençlerden ne okulda ne de işte olanların sayısının ise son bir yılda 308 bin kişi arttığını, eylülde 4 milyon 293 bine ulaştığını belirtti.

Üniversiteli işsiz sayısının 1 milyon 250 bini bulduğunu, her 100 işsizden 27’sinin üniversite mezunu olduğunu vurgulayan Öztrak, son derece derin ve yapışkan bir işsizlik sorunuyla karşı karşıya kalındığını anlattı.

Öztrak, “Daha önce hiçbir krizde böyle bir manzarayla karşı karşıya kalmamıştık. Nitekim, bir yıl ve daha uzun süredir işsiz olan yurttaşlarımızın sayısı 1 milyon 156 bin kişi. Toplam işsiz sayısı içinde bir yıldan uzun işsiz kalanların sayısı dörtte birinden fazla. İşgücü piyasasından bu kadar uzun süre ayrı kalmak sadece ekonomik değil sosyal sorunları da ağırlaştırıyor. İnsanlarımızın aileleriyle beraber yaşamlarına kıymasının ardında da bu gerçekler var.” değerlendirmesini yaptı.

‘SİMİTÇİ ZİRAAT BANKASI’

Ekonomik krizin artık büyük şirketleri de sallamaya başladığını, Türkiye’nin bazı önemli firmalarının iflas ve üretimini durdurma noktasına geldiğini belirten Öztrak, çiftçinin, esnafın, işçinin, iş adamının perişan olduğunu savundu.

Çiftçiye 10 bin liralık kredi açmak için bir ev, 2 memur kefili teminat olarak isteyen Ziraat Bankasının simitçiliğe soyunduğunu söyleyen Öztrak, “Hükümete yakın olduğu söylenen ve sektörün en büyük simitçisi olan bir firma için milyonlarca dolarlık kurtarma operasyonu yapılıyor. Şimdi merak ediyoruz, bu operasyon için Ziraat Bankası ne kadar kefalet aldı. Hükümetin gündeminde aslında işçi, çiftçi, sanayici, esnaf yok, varsa yoksa yandaş, rant, hafriyat var” şeklinde konuştu.

ÜSLERİN KAPATILMASI HESAP KİTAP İŞİ

Öztrak, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Kürecik ve İncirlik’i gerekirse kapatırız’ dedi. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?” sorusu üzerine Öztrak, şöyle konuştu:

“Türkiye’nin üsleridir bu üsler ve Türkiye’nin kararıyla kapatılabilir ama bunların hepsi bir hesap kitap işidir. Dış politikayı uzun bir süredir iç politikanın malzemesi haline getirdik. Dış politikayı iç politikanın malzemesi haline getirip bunun üzerinden oy toplamaya, devşirmeye başladığınız andan itibaren ciddi sıkıntılarla karşı karşıya oluyorsunuz. Bunlar öyle söylenerek, bağırarak, çağırarak, ‘ey’ diye yapılacak işler değil. Yapılacaksa karar verilir, yapılır ama başı, sonu, neticesi, bunların hepsi bir devlet adamı ciddiyetiyle ülkenin yetkili kurullarında değerlendirilip bu kararlar öyle alınır. ‘Şahsım şöyle düşünüyor, böyle düşünüyor’ diyerek alınacak kararlar değildir bunlar.”