Oxford Boykotu

Üniversite yönetimi bir karar alıp, öğrencileri ile Oxford’u terk edip, yakınlarda, pek de önemi olmayan, Cambridge’e gidip orada eğitime başlamışlardı (bu olay tarihe “Oxford Boykotu” olarak geçmiştir).

Üzerinden iki yıldan fazla zaman geçti, Çukurova Üniversitesinde Ar. Gör. Mehmet Fatih Tıraş, barış imzacısı olduğu için görev süresi uzatılmadığı ve birçok üniversite tarafından kabul edilmediğinden yaşamına son vermişti. Yakın bir arkadaşının söylediği gibi, bu intihar değil politik bir cinayetti; uzunca bir süredir akademinin bir parçası olan şiddetin doruk noktasıydı.

Üniversitelerde şiddet öylesine olağan ki, içinde yaşayanlar bile fark edemiyor artık. Son günleri düşünün, Malatya’da üniversite hastanesinde bir öğretim üyesinin odası kundaklandı, ODTÜ’de onur yürüyüşüne polis saldırdı…… Belki can kaybı olmadı ama bu sadece bir rastlantıydı. Bırakın bunları, sadece üniversitelerde son dönemde yaşanan tasfiye bile başlı başına bir şiddet olarak değerlendirilmeli.

Oxford Üniversitesi 1167 yılında kurulmuştu. Burada hukuk, tıp ve teoloji aynı çatı altında okutulmakta ve bunun yanı sıra mantık, geometri, aritmetik, retorik ve güzel sanatlar konusunda da temel eğitim verilmesi gibi bir farklılığı vardı. Papalıkla olan çatışması nedeniyle uzun bir süre ruhsat alamadığı da bilinmektedir. Aslına bakılırsa, Oxford Üniversitesi’ni oluşturan özellikler çağdaş üniversite modeline çok benzemektedir. Eğiticilerin yönetimde etkin oluşu, eğiticiler arasında unvan farklılıkları olması, değişik konularda eğitim verilmesi, temel eğitimin müfredatta önemli yer tutması ve otoriteyle en ciddi çatışmayı yaşaması buna örnek olarak verilebilir. Ayrıca, kendisinden önce kurulanlardan çok daha fazla bilimsel bilgi üretmişti. Tüm bu nedenlerle, bence, dünyanın ilk üniversitesi ne Harran’dır ne Bologna’dır ne de diğerleri; üniversitenin başlangıcını Oxford olarak almakta yarar var diye düşünüyorum1.

Oxford’un gerçek anlamda üniversite olması ise 1209 yılında başlar. Bir süredir yerel otoriteyle müfredat yüzünden yaşadıkları gerilim o yıl yaşanan olaylarla iyice yükselmişti. Anlatılanlara göre bir öğrencinin, şehirdeki bir kadını öldürmesi sonrası başlayan olaylarda iki üniversite öğrencisi de asılarak öldürülmüştü. Bunun üzerine üniversite yönetimi bir karar alıp, öğrencileri ile Oxford’u terk edip, yakınlarda, pek de önemi olmayan, Cambridge’e gidip orada eğitime başlamışlardı (bu olay tarihe “Oxford Boykotu” olarak geçmiştir). Geride çok az eğitici ve öğrenci kalmıştı. Sorun ancak beş yıl sonra, 1214 yılında çözülebilmiş ve ancak belirli ödünler karşılığında Oxford’a geri dönülmüştü. Ödünler önemliydi: öncelikle kimse üniversitenin eğitim programına karışmayacaktı. Ayrıca, Oxford’da kalan, yani boykota katılmayan, eğiticiler bir yıl ders vermeme cezası almışlardı. Şehirde yaşayanlar da cezasız kalmamıştı; iki öğrencinin öldürülmesi olayına doğrudan karışanlar, cenazeleri yeni yerlerine taşımışlar ve bu işi yaparken hiçbir şey giymemiş, şehrin içinden çırılçıplak geçmişlerdi. Ayrıca şehir bütçesinden her yıl 52 şilin üniversiteye verilecekti (bu ceza hala sürmekte ve aynı miktar ödenmeye devam edilmektedir)2.

Resmen kuruluşu 1167 olsa da Oxford’un üniversite olması 1209’dur. Şimdi düşünüyorum da bunca şiddet karşısında Türkiye’de üniversiteler 810 yıl önceki Oxford’un tepkisini gösterebilse ne olurdu? Üniversiteler eğitime ara verse, şiddet uygulayanlar ve işbirlikçileri, hatta tepkisiz kalanlar cezalandırılsa (şehirden çıplak geçiş olmayabilir) ne olurdu? Bilmiyorum ama herhalde o tarih de Türkiye’de üniversitenin gerçek kuruluş tarihi olarak anılırdı.

1Günal İ. 50 Soruda Üniversite. Bilim ve Gelecek Kitaplığı, 2013.

2Canbeyli R. Bir Laboratuvar. Boğaziçi Üniversitesi Yay., 2016.