MHP'li Akçay buyurdu: Sanatçılar solculuktan çıkmak zorunda

MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, sanatçılara yönelik "uyarı" yazısıyla milliyetçiliğin tarihsel misyonuyla ilgili yeni bir örnek oluşturdu. Akçay, son dönemde AKP'ye karşı ses yükselten sanatçılara "solculuğu bırakmanız zorunlu" diye seslendi, "artık böyle bir dünya yok" dedi.

MHP'li Akçay buyurdu: Sanatçılar solculuktan çıkmak zorunda

YSK’nın İstanbul seçimlerini iptal etmesinin ardından sanat dünyasından birçok ismin karara tepkisini bildiren mesajlar paylaşıp açıklamalarda bulunması AKP-MHP ortaklığında cisimleşen Türkiye sağında bir kez daha “kültür ve sanatta iktidar olamama” tartışmalarını alevlendirmişti.

AKP’nin ortağı MHP ise bu tartışmalara sanatçılara “Sanatçı ve sanat dünyası; sanatçı=- solcu=muhalif, protest kişilik kalıplarından çıkmak zorundadır.” diyerek “katıldı”.

MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay imzasıyla, MHP’nin yayın organı Türkgün gazetesinde yer alan “Sanatçı maskesiyle siyasi militanlık” başlıklı yazıda “Son zamanlarda sanatçı kimliklerini unutarak adeta militan bir siyasetçi gibi ortaya çıkan bir grupla karşı karşıya olunduğu” öne sürüldü. Usta sanatçı Metin Akpınar’la birlikte Berna Laçin, Levent Üzümcü gibi isimlerin “Milli değerlere dönük hakarete varan söylemleriyle bildiğimiz” denilerek hedef gösterildiği yazıda “örnek sanatçı” olarak CHP’li Berhan Şimşek, Cüneyt Arkın, Serdar Gökhan, Ediz Hun ve Ahmet Şafak (ülkücü şarkıcı) gibi isimler sayıldı.

Yazısında bu isimleri “hiçbiri sanatçı kimliğiyle siyasetçi kimliğini birbirine karıştırıp istismar etmemiştir. Toplumsal kamplaşmalara sebebiyet verecek açıklamalarda bulunmamışlar, toplumu gerecek bir tarafgirlik içinde olmamışlardır.” diyerek öven Akçay, “Bir de şu hususu artık dikkate alma zamanı çoktan gelmiştir. Sanatçı ve sanat dünyası; sanatçı=- solcu=muhalif, protest kişilik kalıplarından çıkmak zorundadır. Artık yok böyle bir dünya!” ifadelerini kullandı.

İşte Akçay’ın yazısından bazı bölümler:

“Milletler iktisadi zenginliklerinin ötesinde kültür ve sanat değerleriyle varlık gösterir, gelişir, olgunlaşır, medenileşir ve saygınlık kazanırlar. Sanat sanatçıdan ayrı düşünülemez. Sanatçı insanlığa hediye ettiği kültür varlıklarıyla, eserleriyle, sanatıyla ve kişiliğiyle haklı bir yer edinir. Sanatçı, değerlerin ve eserlerin üreticisi ve temsilcisidir. Sanatçı özgün eserleri, faaliyetleri ve imajıyla adeta kurumsal bir kimlik kazanır. Toplum onları bu yönleriyle tanır, benimser ve sever.

Ancak maalesef son zamanlarda sanatçı kimliklerini unutarak adeta militan bir siyasetçi gibi ortaya çıkan ve sanatçının o kendine has özgünlüğünü, bütünleştiriciliğini yitiren bir grupla karşı karşıyayız. Kimi şöhretli, kimi şöhret budalası. Toplumu kutuplaştıran, toplumun değerlerini saygısızca alaya alan ve bunu da özgürlük adına hatta sanat adına yaptıklarını iddia eden sanatçı geçinenlerin hal-i pürmelalini esefle izliyoruz. Milli değerlere dönük hakarete varan söylemleriyle bildiğimiz Berna Laçin, Levent Üzümcü gibi kişilerin yanı sıra 50 yılı aşkın sinema ve tiyatro hayatıyla Türk milletinin sevgisini kazanmış olan Metin Akpınar gibi sanatçıların son dönemdeki toplumu aşağılayan, siyasi liderleri tahkir ve tehdit eden, toplumun siyasal tercihlerini alaya alan, küçümseyen söylemlerini“sanat” olarak da “siyaset” olarak da değerlendiremeyiz. Çünkü toplumun bir kesimini inciten, ötekileştiren bir tutum sanatçıya yakışmaz.

Tabii ki sanatçı siyaset yapabilir, hatta daha çok sanatçı siyaset yapmalıdır. Bunun güzel örnekleri de vardır: Berhan Şimşek solcu, CHP’li bir sinema sanatçısıdır. Başarılı bir siyasetçi ve sanatçı olarak hayatını sürdürmektedir. CHP’den milletvekili olmuştur. Şeffaf bir şekilde siyasetini de, sanatçılığını da ortaya koymuştur. Siyaset yaparken sanatçı kişiliğini sıfırlamamıştır, dengelemiştir. Cüneyt Arkın, Yeşilçam sinemasının en büyük aktörlerinden biridir. Hiçbir zaman yaşadığı toplumun bir kesimini aşağılayan bir tavır içinde olmamış, insanları ötekileştirmemiş, toplumun ortak değerlerine ve hassasiyetlerine saygı duymuş ve toplumun tamamından da aynı sevgiyi hala görmektedir. Ediz Hun, yine çok önemli bir aktör aynı zamanda Anavatan Partisinde siyaset yapmış, milletvekili olmuş bir sanatçıdır. Her zaman beyefendiliğiyle, çevreci kimliğiyle saygınlığını korumuştur. Yeşilçam’ın diğer sevilen bir aktörü Serdar Gökhan, milliyetçi kimliğiyle bilinen başarılı bir sanatçıdır. Ülkücü Ahmet Şafak, hem çok iyi bir ses sanatçısı ve besteci hem de yazılarıyla, kitaplarıyla entelektüel bir sanatçıdır. Ahmet Şafak’ın şarkılarında, yazılarında hem sevgiyi saygıyı hem de sanatçı zarafetini görürsünüz.

Bu adlarını saydığımız kıymetli sanatçıların hiçbiri sanatçı kimliğiyle siyasetçi kimliğini birbirine karıştırıp istismar etmemiştir. Toplumsal kamplaşmalara sebebiyet verecek açıklamalarda bulunmamışlar, toplumu gerecek bir tarafgirlik içinde olmamışlardır. Oysaki militan sanatçılık yaparak toplumu veya bir siyasi kesimi aşağılayan, küçümseyen bir anlayışla, sosyal medyada ve diğer mecralarda serdedilen cümleler toplumumuzu yaralamakta ve incitmektedir.

Bir de şu hususu artık dikkate alma zamanı çoktan gelmiştir. Sanatçı ve sanat dünyası; sanatçı=- solcu=muhalif, protest kişilik kalıplarından çıkmak zorundadır. Artık yok böyle bir dünya!”