Yunanistan’daki ‘değişim’ gerilimi tırmandırır mı?

‘Yeni’ iktidar, IMF ve AB bağımlılığı konularında vites artırırken; Yunanistan’ın kaynaklarını peşkeş çekerek ve özelleştirmeler yoluyla günü kurtarmaya bakacaktır. İçerinin ızdırabını dindirmek adına muhafazakar kimliğini kullanacak olan YDP, artan milliyetçilik atmosferinden de konjonktür gereği kolaylıkla faydalanacaktır.

Yunanistan’daki ‘değişim’ gerilimi tırmandırır mı?

Yunanistan’daki erken genel seçimlerde oyların yüzde 39,85’ini alan muhafazakar Yeni Demokrasi Partisi (YDP) tek başına iktidar oldu. YDP, Meclis’te de 158 sandalye kazandı.

YDP lideri Kiryakos Miçotakis, SYRIZA’nın lideri Aleksis Çipras’tan Başbakanlık görevini teslim almış oldu. Çipras ilk döneminde, SYRIZA’nın ne kadar “Radikal Sol” olduğunu gösterip ulusal ve uluslararası taraftar topladıysa; Miçotakis de partisinin o kadar ‘muhafazakar’ olduğunu gösterip taraflara göz kırparak başladı göreve.

Miçotakis, Türkiye’deki yerel seçimlerin ardından İstanbul’u alan sosyal demokrat CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu gibi, dini bir ayinle görevi devraldı. Muhafazakarların lideri Miçotakis, kravatsız Çipras’tan aldığı görevi dini bir ayinle taçlandırarak; ayine bir papaz çağırdı ve Yeni Ahit’e el basarak göreve başladı.

2008’deki krizin yükünün en fazla yığıldığı, ekonomi başta olmak üzere bağımsızlığını en fazla kaybedildiği Yunanistan, o tarihten bu yana beş seçim geçirdi. Değişim ise şaşırtıcı olmadı.

İşsizlik oranının %18’lere tırmandığı Yunanistan’da Miçotakis, ilk olarak işsizlikle mücadele edileceğini ve gençlere fırsat vereceğini propaganda etti. Büyüme rakamlarını da artıracağını projelerine ekleyen Miçotakis, vergileri düşürüp yatırımları artıracağını; maaşları yükselteceğini müjdeledi.

YDP 2015’teki erken seçimlerde de %27.81 oy almış ve 76 milletvekili çıkarmıştı. Yunanistan’ın en eski partilerinden olan YDP, 2012-2015 yılları arasında ise koalisyon hükümetiyle iktidardaydı. Bu anlamıyla, YDP, Yunanistan’ın bildiği bir parti ve sürpriz bir tercih söz konusu değildi. Yanı sıra, Miçotakis’in babası Başbakanlık ve ablası Dışişleri Bakanlığı yapmıştı.

Sandıktan, Değişim Hareketi adına %8.3 Yunanistan Komünist Partisi adına ise %5.3 oy çıktı.

Faşist Altın Şafak %3’lük seçim barajının altında kalırken, bir başka sağ ve millyetçi parti Yunan Çözümü barajı kıl payı aştı.

SYRIZA sol gösterip sağ vurdu

SYRIZA, ‘Radikal Sol’ hüviyetiyle iktidara geldi; ancak bir sağ partinin yapabileceği kadar Yunanistan’ın AB’ye uyumunu başarıyla sağladı. Boş umutlarla sandıklarını şişiren kravatsız-liberal-sol-popülist dalga Yunan halkını kandırıp ülkeyi AB’ye, iktidarı ise sağa teslim etti.

‘Geçiş hükümeti’ tanımı yapılan SYRIZA, tam da misyonunu kurtarma paketleri ile Yunanistan’ın tüm varlığını ve kaynaklarını AB, AB Merkez Bankası ve IMF’den oluşan üçlü çeteye devrederek tamamladı. Dahası, siyasi bonus olarak; son 10 yılda ‘sol’da yükselen umutları da epey örseledi.

Yunanistan’ın geleceği

Hem Yunanistan hem de uluslararası sermaye ile ilişkisi Çipras’ın partisine göre daha aleni olan YDP’nin ilk söylemlerine rağmen; bağımlılık ve ekonomi konusunda yoksul Yunan halkının lehinde adım atmayacağı herkesin malumu.

Yoksulluğu milliyetçilik ile dindirmeye çalışan sermaye partileri gibi YDP de ilk iş olarak dış politikada gerginlikten beslenmek isteyecek; milliyetçilik afyonu patladıkça AB’ye daha da yanaşacaktır.

Miçotakis, kendisini ilk tebrik eden lider Erdoğan’a “Cesur adımlar atacağımız ortak bir yaklaşım için Tayyip Erdoğan’a çağrıda bulunuyorum. Bu coğrafyada birlikte yaşıyoruz. Gereksiz gerginlikler ve silahlanma yarışı iki ülkeyi de değerli kaynaklarından mahrum ediyor. Bunlar ülkelerimizin yararına kullanılabilir” şeklinde verdiği ilk mesajını çabuk unutacaktır; zira Kıbrıs, Akdeniz ve Ege meselelerinde sağcı varlığını daha fazla hissettirme gereği duyacaktır. Ekonomik, siyasi, göç ve askeri başlıklarda ‘sol’dan sağa geçişin ekmeğini yemek son derece uygun bir konjonktür olduğu söylenebilir. AKP’nin Batı ile kötücül ilişkileri ise cabası…

Sonuç olarak, kravatlarını çıkarıp ‘sol’ görünümleriyle edindikleri halkın güvenini, sıkılan kemerlerle Batı’ya bağlayan SYRIZA’nın ardından Yeni Demokrasi Partisi iktidarı, heybedeki büyük borç yükü ile bağımlılık ilişkisini büyük bir şevkle sürdürecektir.

‘Yeni’ iktidar, IMF ve AB bağımlılığı konularında vites artırırken; Yunanistan’ın kaynaklarını peşkeş çekerek ve özelleştirmeler yoluyla günü kurtarmaya bakacaktır. İçerinin ızdırabını dindirmek adına muhafazakar kimliğini kullanacak olan YDP, artan milliyetçilik atmosferinden de konjonktür gereği kolaylıkla faydalanacaktır.

Sosyalist Cumhuriyet gazetesi 130. sayısında yayınlanmıştır.