Suriye Savaşı Dosyası - 1 : Selefiler Suriye'yi kan gölüne çeviriyor

Suriye’de savaşan selefi yapılanmalara mensup militanların sayısının savaş başında 100 ila 120 bin arasında olduğu tahmin ediliyor. Bugün nüfusu 18 milyon olan Suriye’nin savaşın başında ise nüfusu 20 milyon idi.

Suriye Savaşı Dosyası - 1 : Selefiler Suriye'yi kan gölüne çeviriyor
Alev Doğan

Tarihin en büyük emperyalist çullanmalarından bir tanesi ile 8 yıldır mücadele eden Suriye, kuzeyinde ABD desteği ile kurulan Kürt özerk yönetimi ve cihatçı çetelerin sıkışıp kaldığı İdlib ili dışında ülkenin bütününde hakimiyeti sağlamış durumda. Önümüzdeki sürecin ne getireceği başka bir yazının konusu olmakla beraber Suriye savaşının bilançosunu işlediğimiz bu yazı dizimizin ilkinde Suriye’de yaşanan vahşeti ve emperyalistlerin yalanlarını mercek altına alacağız.

Bilindiği gibi Suriye’de emperyalist müdahalenin kapıları 2011 yılının Mart ayında aralanmış, ancak Arap Baharı’nda sahnelenen senaryonun mayaları Suriye’de tutmayınca, çok kısa bir sürede cihatçı örgütler sahneye çıkmıştı. Dünyanın dört bir yanından devşirilen militanlar, kullandıkları ağır silahlar ve gerçekleştirdikleri katliamlar göz önünde bulundurulduğunda bu selefi yapılanmaların bir planın işleyişi dahilinde Suriye’ye çok önceden yerleştirildiklerini görmek mümkündü. Medya tarafından özgürlük savaşçısı olarak lanse edilse de, ABD’nin başını çektiği emperyalist blokun taşeronluğunu üstlenen bu selefi yapılanmaların Suudi Arabistan, gerici Körfez emirlikleri ve Türkiye’deki AKP iktidarı eliyle gerek askeri gerek lojistik gerekse finansal anlamda desteklendiği herkesçe bilinen bir gerçekti. Afganistan’da çıraklık, Yugoslavya’nın parçalanışında kalfalık dönemini geride bırakan selefi yapılanmalar Suriye’de ise ustalık eserine imza atmak için, dünyanın dört bir yanından “dava arkadaşlarını” tağut olarak nitelendirdikleri “Esad rejimi”ni yıkmak için Suriye cihadına katılmaya çağıracaklardı. Peki bu militanların sayısı ne kadardı?

Suriye’de savaşan selefi yapılanmalara mensup militanların sayısının savaş başında 100 ila 120 bin arasında olduğu tahmin ediliyor. Bugün nüfusu 18 milyon olan Suriye’nin savaşın başında ise nüfusu 20 milyon idi. Suriye’nin demografik yapısına bakıldığında ise yüzde 74’lük Sünni çoğunluğu, yüzde 13 ile Aleviler, yüzde 10 ile Hristiyanlar, yüzde 3 ile de Dürziler oluşturuyordu. Suriye’de bugün itibari ile ölümlerin sayısı yarım milyonu bulurken, 5,5 milyon kişi de Suriye’yi terk ederek mülteci konumuna düştü, 6 milyon kişi de ülke içerinde göç etti.

Suriye işgalinde yaşanan sivil ölümlerin, göçlerin, kentlerin yerle bir edilmesinin tek sorumlusunun selefi yapılanmalar olduğu gerçeğini başa yazarak, yazımıza tanıklıklar ile devam edelim.

DR. NEBİL ANTAKİ: HALK SURİYE ORDUSUNUN VARLIĞINA MİNNETTAR

Suriye’de savaşın başından beri emperyalistler tarafından yaratılmaya çalışılan algı, halkın “Esad diktatörlüğüne” karşı mücadele ettiği yönünde idi. Ancak gerçekte durum bunun tam tersi idi. Halep’in batısında görev yapan doktor Nebil Antaki, Halep’in özgürleştirildiği günlerde Cecilia Hamel’e verdiği röportajda şu ifadeleri kullanarak emperyalist yalanları deşifre edecekti;

“Öncelikle bir şeyi netleştirmek isterim. Birkaç kez Esad ‘rejimiden’ ve Esad’ın ‘ordusundan’ bahsettiniz. Bu, Suriye’de değer vermediğimiz bir kafa karşıklığıdır: medyada sürekli Beşar’ın hava kuvvetleri, Beşar’ın ordusu hakkında haberler okuyoruz. Gerçekte söz konusu olan Suriye ordusudur, Suriye devletinin ordusudur. Benim Halep’in “rejim” kontrolündeki kısmında yaşadığımı söylediniz ama hayır, bu bölge Suriye devletinin kontrolündedir. Bizim halkımız Suriye ordusundan korkmuyor, çünkü bu, « İslam devletlerini » kurmak için Suriye’yi işgal etmiş silahlı teröristlere karşı bütün Suriye’yi savunan bir ordu. Bu yüzden kesinlikle Suriye halkının Suriye ordusundan korktuğunu söylememeliyiz çünkü bu, medyanın tanımladığı türden bir ‘rejim’ ordusu değildir. Gerçekte halk, Suriye ordusunun varlığına son derece minnettardır. Size bir örnek vereyim. Birkaç ay önce Suriye ordusu, Halep’in [teröristler tarafından] 3 yıldır kuşatma altında tutulan bir kısmını kurtarmak için bir hücum başlattı. Batı medyasına göre Suriye ordusu Halep halkına karşı bir kuşatma uyguluyordu, gerçek ise bunun tam tersiydi ve Suriye ordusu Halep’teki üç yıllık terörist kuşatmasını kurmaya çalışıyordu. Bu yüzden, hayır, halk Suriye ordusundan korkmuyor, teröristlerden korkuyor.”[1]

UM MUSTAFA: GİYİMİM YÜZÜNDEN TUTUKLANDIM

Selefi yapılanmaların Suriye’de estirdiği terörden en çok zarar görenler hiç kuşkusuz kadınlar.  IŞİD’in eline esir düşen sonrasında Suriye ordusu tarafından kurtarılan Um Mustafa da bunlardan yalnızca birisi. Mustafa’nın 2017’de Sputnik’e verdiği röportajdaki aktarımları dehşetin boyutunu göstermesi açısından son derece önemli;

“Giyimim yüzünden tutuklandım. Daha kapalı giyinmem gerektiğini söylediler. Üstelik yanımda bana eşlik etmesi gereken bir erkeğin olmamasına kızdılar. Yanımda çocuklarım vardı ama oğullarımın bunun için çok küçük olduğunu söylediler. Bu yüzden çocuklarla birlikte beni hapse attılar. Birkaç kez kaçmaya çalıştık ama başarısız olduk. Son kaçma çabası sırasında bize ateş açtılar ama isabet ettiremediler. Bundan sonra beni, davama bakılması için yerel bir emirin yanına götürdüler. Ama oraya getirildiğimde kimse dosyama bakmadı. O günden sonra her gün fiziksel ve manevi işkence gördüm. Esir düşen biz kadınlar her gün işkence gördük, sıkça taciz edildik ve tecavüze uğradık. Bir keresinde örgüt tarafından bir kişiye hediye edildim. Adı Abu Navaf idi. Birkaç gün sonra beni sattı. Sonra başka bir genç kadınla değiş tokuş edildim. 5 gün sonra yine satıldım, yine değiş tokuş edildim. Hayatımın en kötü dönemiydi. Bana korkunç davrandılar. Ordu bizi kurtardıktan sonra 2 ay hastanede geçirdim” [2]

SONUÇ YERİNE

Suriye’deki selefi yapılanmalar, 8 yıldır Suriye halkına tarifsiz acılar yaşatmakla meşguller. Dr. Nebil Antaki ve Hamalı Um Mustafa’nın anlatımları yalnızca bu tablonun küçücük bir kısmı.  Ancak emperyalistlerin Suriye işgaline ilişkin söyledikleri yalanları deşifre etmesi açısından son derece önemli. Gerek Halep’in gerekse Doğu Guta’nın özgürleştiği günlerde halkın Suriye ordusunu sevinç gösterileri ile karşılaması, Suriye’de halkın tavrını net bir biçimde ortaya koymakta. Halihazırda Suriye hükümetinin çağrısı ile ülkelerine geri dönen mülteci sayısındaki artışı da göz önünde bulundurursak Suriye’de aslında ne yaşandığını net olarak görebiliriz.

 

[1] Röportajın tamamı, Selim Sezer’in çevirisi ile yayımlanmıştır. Tamamını okumak için;

http://medyasafak.net/haber/2046/suriye–halepli-doktor-emperyalist-propagandayi-ve-medyanin-savas-cig

[2] Röportajın tamamı için; https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201711151031013820-isid-esaretinden-kurtulan-suriyeli-kadin-tum-erkeklerden-nefret-ediyorum/