Rus kaynaklarından tartışma yaratacak iddialar: YPG, Suriye’nin petrolleri ve Blackwater

Erbil’deki petrol şirketlerinden birinde paralı askerler, Suriye enerji kaynaklarının yağmalanmasından elde ettikleri nakitleri Irak’taki bankanın şubesine yatırıyorlar. Daha sonra bu tutar her 10-15 günde bir uçakla ABD’ye, daha ziyade de Missisippi’ye taşınıyor ve üçüncü kimseler tarafından açılmış hesaplardan birine yatırılıyor.

Rus kaynaklarından tartışma yaratacak iddialar: YPG, Suriye’nin petrolleri ve Blackwater
Alev Doğan

Geçtiğimiz günlerde Rus menşeili Federal Haber Ajansı tarafından Suriye’nin önemli petrol rezervlerini bulundurun Deyr ez Zor’a ilişkin önemli iddialar ortaya atıldı. Kamuoyunda ciddiye alınması gereken kaynaklardan biri olarak bilinen Federal Haber Ajansı’nın haberi Deyr ez Zor’daki Suriye petrollerinin ABD tarafından yağmalandığını iddia ediyordu.

Yakın Doğu Haber’de Hazal Yalın’ın çevirisi ile Türkiye kamuoyunun da haberdar olduğu bu iddia, ABD’nin Deyr ez Zor bölgesindeki petrolü çalmak için Blackwater ve YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu SDG ile birlikte hareket ettiği yönünde.

ABD’NİN GÖLGE ORDUSU BLACWATER SAHNEDE

Şimdi Federal Haber Ajansı’nın haberine biraz göz gezdirelim ve bu hırsızlık iddiasının ayrıntılarına bakalım. Habere göre Blackwater’a bağlı birlikler Irak’taki ABD üssünden Sincar üzerinden getiriliyor, daha sonra El Sfuka ilçesinden sınırdan geçirilerek, Suriye’de ABD işgali altındaki bölgelerine yerleştiriliyorlar.

Federal Haber Ajansı’nın Suriye Muhaberatı’ndaki kaynaklarına göre ABD varlığına ilişkin tablo şu şekilde:

“Ordu mensuplarından başka paralı askerler de gözlemliyoruz. Bunlar silahlı bir şekilde hareket ediyor ve petrol taşımacılığına refakat ediyorlar. Bunların silahları arasında, ABD ordusu tarafından bırakılmış en az yedi AH-64 Apache helikopteri, birkaç düzine M2 Bradley zırhlı piyade taşıyıcısı, keza birkaç düzine 155 milimetrelik 30 kilometre menzilli M777 havan bulunuyor. Kesin miktarlarını henüz teyit edemedik.”

Ajansın elinde Blackwater’a bağlı birliklerin kullandığı üslerine koordinatları da mevcut ki bunların hepsi petrol kaynaklarının hemen yakınında.

Ajans’ın iddialarına geri döneceğiz ancak ABD’nin gölge ordusu olarak bilinen Balckwater’ın sicilline biraz göz gezdirmekte fayda. Blackwater, Pentagon’un birlikte çalıştığı ‘güvenlik şirketleri’nden en fazla üne sahip olanı bir bakıma. Projenin fikir babasının eski ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney olduğu iddia ediliyor. Şirket 1996’da George W. Bush’un en yakınındaki isimlerden biri olan Erik Prince tarafından kuruluyor ki Prince’in ismi bu aralar Venezuela’daki Bolivarcı iktidarı düşürmeye çalışmak gibi kimi ‘faaliyetler’ ile anılıyor. Blackwater, kuruluşunda ABD sınırları içerisindeki asker ve polislere eğitim veren bir şirketken, Irak’ın işgali ile beraber dönemin ABD hükümetinin talimatı ile Irak ve Afganistan’da kimi görevler üstlenmeye başlıyor. Yıllık maaşları 130 bin Dolar olan bu gölge ordunun savaşçıları arasında, bir dönem Şilili diktatör Pinochet’nin emrinde çalışmış isimler dahi var. Büyük insan hakları ihlallerine imza atan bu gölge ordunun ‘portföyünde’ sivil infazlardan, işkenceye, insan kaçırmaktan, fidyeye bir dizi ‘eylem’ mevcut.

SDG VE MAZLUM KOBANİ İDDİALARI

Yine Federal Haber Ajansı’nın iddiasına göre ABD, jandarmalığını Blacwater’a bağlı birliklerin yaptığı petrol çıkartma işinin ‘satışı’nı ise SDG üzerinden yapıyor.

İddiaya göre, SDG bu yılın baharına kadar yasadışı petrol işinden yüzde 75 gibi bir pay alırken, Nisan ayında, Pentagon ve SDG temsilcileri arasında Nisan ayında Ayn İsa’da bir toplantı gerçekleştiriyor ki ajans bu toplantının görüntülerinin ve içeriğinin kendisinde olduğunu iddia ediyor.

Ajans’ın, Suriye Arap Cumhuriyeti’nin Petrol ve Mineral Kaynaklar Bakanlığı’nın verilerini esas alarak yaptığı hesaplamalara göre, ABD günde 3,3 milyon dolarlık, veya yıllık 1,1 milyar dolarlık petrol çıkartıyor ve satıyor. Ayn İsa’daki görüşmeye kadar bundan kendi hesabına sadece yüzde 25 alırken, görüşmeden sonra ABD’nin yasadışı petrol satışından geliri devasa bir artış gösteriyor. İddia edildiği üzere imzalanan mutabakatlara göre, ABD yalnızca SDG liderlerine ödeme yapıyor.

Ajans’ın iddiasına göre şu anda Amerikalılar kendilerine ayda 70-80 milyon dolar ayırırken, Kürt askeri güçlerinin liderleri arasında ise sadece yaklaşık 10 milyon dolar bölüştürüyor. Ajans, bir dizi kaynaktan, SDG’nin askeri lideri konumunda bulunan Mazlum Abdi’ye, sadece ona ayda beş milyon dolar ödeme yaptıklarını teyit etmeyi başardığını ve geri kalan kaynakların, transport ve lojistikle ilişkili giderleri karşılamaya gittiğini iddia ediyor.

Yine iddiaya göre ABD ile ilişkilerinin son derece sıcak olduğu bilinen Mazlum Kobani yasadışı petrol satışı karşılığında ABD’den California ve Florida’da araziler ve Florida’daki gayrimenkuller hediye ediliyor. Yine Ajans’ın iddiasına göre Kobani’ye verilen bu hediyeler arasında 300 bin dolarlık pahalı bir Patek Philippe saat de mevcut. Bu iddiaların asparagas mı yoksa “kaynaklara” mı dayalı olduğu henüz kesinleşmese de söz konusu Rus haber ajansının bunları faş etmesi tartışma yaratacak nitelikte.

Ajans’ın bu iddiaları haricinde ABD petrol ‘gelirlerine’ ilişkin halihazırda bu yıl resmi ağızlardan açıklamalarda bulunmuştu. Pentagon sözcüsü Jonathan Rath Hoffman, 7 Kasım’da yaptığı açıklamada petrol gelirlerinin ABD’ye değil SDG’ye kaldığını belirtmişti. Ki Hoffman’ın açıklamasından önce de Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham petrol gelirlerinin SDG’ye kalacağı iddiasında bulunmuştu.

SURİYE’NİN PETROL REZERVLERİ

Suriye kanıtlanmış petrol rezervleri listesine göre dünyada 34. sırada bulunurken, CIA’e göre Suriye’nin 2,5 milyar varil petrol rezervi bulunuyor.

Suriye İnsan Hakları Ağı’nın (SNHR) 19 Eylül 2019’da yayımladığı rapora göre Suriye’nin petrol ve doğal gaz üretiminin yüzde 80’ini SDG kontrol ediyor. Ancak bu gelir herhangi bir biçimde mali kayıt altına alınmıyor.

Yine aynı rapora göre SDG, Suriye’nin kuzeydoğusunda ülkenin en zengin petrol yataklarının bulunduğu Deyr ez Zor, Haseke ve Rakka’da hakimiyetini sürdürüyor ve buradaki 20 petrol kuyusundan 11’i SDG tarafından kontrol ediliyor ki buradaki üretim kapasitesi Suriye devletinin kontrol ettiği üretim sahalarından daha fazla.

Suriye İnsan Hakları Ağı’nın daha önce petrol işlerinde çalışmış bölge sakinlerinden aldığı bilgiye göre SDG ham petrolün varilini 30 Amerikan dolarına satılıyor. SNHR’nin tahminlerine göre SDG günlük 420 bin dolar, aylık 12,6 milyon dolar ve yıllık da 378 milyon dolar kazanıyor ki bu miktara doğal gaz gelirleri dahil değil.

Ajansın iddiasına göre Suriye’den çalınan petrol önce Kamışlı’ya ardından da tanker konvoyları halinde Suriye – Irak sınırını takip ederek Tel Koçer sınır noktasından Irak’a geçiriliyor.

Federal Haber Ajansı’nın, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) çalışan petrol şirketlerinden birindeki kaynağının verdiği bilgiye göre, örneğin Suriye’nin El Ömer ve El Cafra petrol sahalarından çıkartılan hafif petrol Erbil’e, Haseke’deki Rumeylan civarında çıkartılan ağır petrol ise Kerkük’e taşınıyor. Bu petrol orada IKBY’deki Amerikan petrol şirketlerinin çıkardığı petrolmüş gibi satılıyor.

PARA TRANSFERİ NASIL İŞLİYOR?

Ajans’ın iddiasına göre para transferleri Amerikan Union Bank ile Katar’ın Al Baraka Bank üzerinden sağlanıyor. Bu bankaların Irak’ta, El Kayar ve Kerkük’teki Amerikan üslerinin çok yakınında şubeleri var.

Federal Haber Ajansı’nın kaynaklarına göre, Erbil’deki petrol şirketlerinden birinde paralı askerler, Suriye enerji kaynaklarının yağmalanmasından elde ettikleri nakitleri Irak’taki bankanın şubesine yatırıyorlar. Daha sonra bu tutar her 10-15 günde bir uçakla ABD’ye, daha ziyade de Missisippi’ye taşınıyor ve üçüncü kimseler tarafından açılmış hesaplardan birine yatırılıyor.

SONUÇ YERİNE

Federal Haber Ajansı’nın kamuoyunu oldukça meşgul eden bu iddialarına ilişkin taraflardan herhangi bir açıklama ya da yalanlama gelmedi. Ancak ABD’den dönem dönem gelen resmi açıklamalar petrol kuyularının bizzat ABD ve SDG ortaklığı ile ‘korunduğu’, elde edilen gelirin ise SDG’ye bırakıldığı yönünde. Ez cümle bu iddialar tartışıladursun bu resmi açıklamalar ışığında petrollerin bir şekilde yağmalandığı ABD tarafından gizlemeye gerek bile duyulmayan bir gerçek.