MERCEK | Gençliğe 'sitem' siyaseti

Bilal Erdoğan, gençliğe kendi çehresince 'sitemlerde' bulunmuş: "Bir Mehmet Akif'i tanımazsa, hayat hikayesini bilmezse, Necip Fazıl'ın bu millete vermek istediği mesajları ıskalarsa, Nuri Pakdil'in mücadelesini anlayamazsa, bu çocuklar özgür ve bağımsız diyebilir miyiz? İşte Amerika 'höd' dedi mi oturan, Avrupa 'zort' dedi mi kalkan çocuklar olur ondan sonra. Bu bir bağımsızlık mıdır?"

MERCEK | Gençliğe 'sitem' siyaseti
Aydın Marmara

 

Türkiye’de burjuva siyasal hayatın pek renkli olduğunu bilmeyen yoktur. Düzen partilerinin temsilcileri, milletvekilleri ve çoğu zaman genel başkanları; hamasi ve trajikomik çıkışlarda veya söylemlerde bulunabiliyor. Son dönemde artık aynı saatlerde birbiri ile taban tabana zıt çıkışlar gelebiliyor. Her saniye ayrı telden çalınabiliyor. Son kertede çıkışların doğrultusu siyaseten bir tutum değil, halk gibi sitem etmek oluyor. Bu çıkışlar gençliğe de değmeyi ihmal etmiyor. Çoğu zaman doğrultusu mevcut siyasal hareketin gençliğe dair tasavvuru düzleminde vuku buluyor. Yeni bir rejim kuran AKP bu pastadan en büyük payı alıyor. Doğal olarak da AKP’nin gençliğe biçtiği bir gömlek ve bunun fikirsel alanda bir ifadesi var. Bunu biraz açmak  gayesinde olacağız. Aslında yazının gerek içeriğini gerekse amacını Bilal Erdoğan ve AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son 2 gün içinde gençliğe dair söylemleri koşullandırıyor. Bu yüzden yapılan konuşmalardan sıçrayarak yazıyı nihayete erdirmek amaca uygun olacaktır.

TÜGVA Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bilal Erdoğan, Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinde vakfın temsilcilik açılışına katılmış, burada gençliğe kendi çehresince ‘sitemlerde’ bulunmuş:

“Bir Mehmet Akif’i tanımazsa, hayat hikayesini bilmezse, Necip Fazıl’ın bu millete vermek istediği mesajları ıskalarsa, Nuri Pakdil’in mücadelesini anlayamazsa, bu çocuklar özgür ve bağımsız diyebilir miyiz? İşte Amerika ‘höd’ dedi mi oturan, Avrupa ‘zort’ dedi mi kalkan çocuklar olur ondan sonra. Bu bir bağımsızlık mıdır?”

Bilal Erdoğan’ın ismiyle özdeşleşen bir tabirimiz var biliyorsunuz: “Bilal’e anlatır gibi”… Genelde bunu nükteli bir anlatım için kullanıyoruz ama kendisine örnek verdiği yazarların ne kadar anti-emperyalist ve bağımsızlıkçı olduklarını(!) gerçekten ona anlatır gibi anlatmak isterim. Zira “Amerika höd dedi mi oturan” ideologlar listesi yapmak istesek Necip Fazıl’dan ve Nuri Pakdil’den başkası aklımıza gelmezdi işin doğrusu. “ ‘Biz Allaha güveniyor’ yazılı ABD parasını Sovyetler’e tercih ederiz’’ diyen  Mehmet Şevki Eygi’yi unutması bizi biraz şaşırttı ama o kadarcık da olsun!

Necip Fazıl’ın ABD emperyalizmine olan aşkını bilmeyen yoktur. Bilhassa ‘ABD politikasını kormakla mükellef’ olmasını yazılarında epeyce ‘manalı’ bir şekilde belirtmiştir:

Amerikan politikasını korumakla mükellefiz… Amerikan siyasetini tutmak biricik yol… Amerika’dan nazlı bir sevgili muamelesi görmek biricik dikkatimiz olmalı. Yoksa bir Amerikan bahriyelisinin iki yana açık bacakları arasında mütalaa ettiği kadından ileri geçemeyiz. Dış siyasetimizde Amerikan siyaseti ve iç bünyemizde Amerikanizm politikasını kendimize tecezzi etmez (birbirinden ayrılmaz) bir siyaset vahidine (tekliğine) göre ayarlamakta büyük ve her işe hâkim bir mânâ gizlidir.”(Necip Fazı Kısakürek; Büyük Doğu Dergisi, 20. sayı, 17 Temmuz 1959, Cuma)

Bilal Erdoğan illaki gençliğe anti-emperyalist ve bağımsızlıkçı örnekler vermek istiyorsa 61-71 arası Türkiye sosyalist hareketinin yurtseverlik motifini sosyalist ideoloji ile harmanladığı dönemi hatırlatmasını öneririz. Keza siyasal İslamcı ve milliyetçi ideologlardan “ABD höd deyince oturan AB zort dedi mi kalkan” kişilerden başkasını bulamayacaktır. Hele ki Necip Fazıl’a üstat diyen AKP’li Cumhurbaşkanı, zamanında emperyalist tekellere göz kırparak “adeta ülkemi pazarlamakla mükellefim” demişken kendi babasını bile vitrine koyamayacaktır.

AKP cenahından bir süredir ‘dindar nesil’ çıkışı gelmemişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan “‘Dindar gençlik’ dedim bana imam hatipliler bile saldırdı, imam hatip mezunu köşe yazarı bile saldırdı. Bugün yine aynısı söylüyorum. İnşallah dindar bir nesil sizin ellerinizde yetişecek. Bunu başardığımız taktirde çarşıda sokakta pazarda tinercisini, hırsızını Allah’ın izni ile görmeyiz ya da minimize ederiz. Alkolikleri görmeyiz. Niye? Çünkü dindar gençlik bilecek ki alkol haramdır”  diyerek bu çıkışlardan bir başkasını yapmış oldu. Zira seçim çalışmalarında, yandaş kalemlerin ‘gençlikle bağ’ tutturamadık diye yakınan çağrısına kulak verircesine rap şarkıları ve ‘kanka’ söylemi geliştirilmişti.

Bugün AKP, 2.Cumhuriyet düzenini tesis etmişken yerleşme sancıları yaşayan yeni rejimde tekrardan dindar ve kindar nesil söylemine dönülmesi; AKP nezninde gençliğe bakışın seçimden önceye döneceğinin emarelerini gösteriyor yine de bu konuda ihtiyatlı davranmakta fayda var. Ne kadar yandaş kalemler kan uyuşmazlığını ‘tüp kuyruklarını görmediler de ondan’ gibi noktaya bağlasa da AKP’liler, bugün gençliğin kapsanamadığı tespitini korkunç seviyelere gelen işşizlik rakamlarından bile biliyorlar. Bunun yanında İmam Hatip projesinin çöktüğünü ve siyasal İslamcılar arasında artık tartışmalara neden olduğunu biliyoruz. Gerek bu okulların boş kalması olsun gerekse İmam Hatiplerden çıkanların sınav sonuçları bu gerici projenin gençlik özelinde çöktüğünü bize göstermişti.

Birkaç cümlede özetlersek 2.Cumhuriyetçi çıkışların bugün gençlikle bağı kurulamamaktadır. Gençlik kimi umut olarak görürse onun bayrağını sallamakta bu açıdan apolitik olmaktan ziyade depolitik durmaktadır. Memlekete sol gerek olduğu kadar gençliğe de solda örgütlü bir mevzi gerekmektedir. Düzen solu 2. Cumhuriyet’te ancak restorasyon demektedir. Bu noktadan geriye dönüşün siyasetini örgütlemek ise geçmişte var olan bugün ise katmerlenen sınıfsal egemenliğin suçunu ve 1923 Cumhuriyeti’nin tarihsel koşullarını anlamamak olacaktır. Elinizde gençliğin yüzleştiği sorunların çözümü için sosyalist projeye çağrıdan başka bir seçenek kalmayacaktır. Bu yüzden ‘gençlik yeni bir üniversite, yeni bir cumhuriyet istiyor’’ demekten geri adım atılmamalıdır.