MAK Araştırma: Pek çok ilden sürpriz sonuçlar gelecek

HDP’nin kayyım atanan pek çok belediyeyi tekrar kazanacağını vurgulayan Kulat, Saadet Partisi’nin de oy oranını yükselteceğini, ikisi büyükşehir olmak üzere birden fazla belediye kazanmasının ihtimal dahilinde olduğunu dile getirdi.

MAK Araştırma: Pek çok ilden sürpriz sonuçlar gelecek

MAK Araştırma Başkanı, 31 Mart yerel seçimlerinde pek çok ilden sürpriz sonuçlar alınabileceğini söylerken; ‘Kararsızlar İstanbul sonucunu değiştirebilir; Saadet Partisi birden fazla il belediyesini alabilir’ açıklamalarını paylaştı.

MAK Araştırma Başkanı Mehmet Ali Kulat, 31 Mart yerel seçimlerine dair yaptıkları araştırma sonuçlarını “Pek çok ilden sürpriz sonuçlar geleceğini” öne sürdü. Kararsızların oranının seçime günler kalmasına rağmen yüzde 7-8 civarında bulunduğunu belirten Kulat, bunların çoğunun eskiden iktidar partisini desteklemiş kesimden kişiler olduğunu belirtti. Kulat, “Kararsızlar İstanbul’daki seçim sonucunu değiştirebilir” ifadeleriyle aktardı.

HDP’nin kayyım atanan pek çok belediyeyi tekrar kazanacağını vurgulayan Kulat, Saadet Partisi’nin de oy oranını yükselteceğini, ikisi büyükşehir olmak üzere birden fazla belediye kazanmasının ihtimal dahilinde olduğunu dile getirdi.

‘KİTLEYİ ELDE TUTMAK İÇİN ‘BEKA’ SÖYLEMİ KULLANILDI’

TV5′e konuşan Kulat’ın ifadeleri şöyle:

“Elimdeki verilerin bana söylediği, büyük ihtimalle pek çok ilden sürpriz sonuçlar alacağız. Yani elimizdeki şu andaki veriler… 3-4 günlük zaman dilimi var, şüphesiz. Elbette kararını söylemeyen bir seçmen kitlesi var; ama sonuçta elimizdeki veriler, Türkiye genelinde pek çok ilde ilginç sonuçları konuşacağız. Çünkü bu seçim, rutin bir seçimin ötesinde gelişti. Bir genel seçim havasına daha çok iktidar kanadı işi taşıdı. Yani muhalefeti çok suçlamasınlar bu anlamda. Muhalefet, doğal olarak savunmasını yaptı. Bu ayrı bir boyut; ama “beka” söylemiyle daha çok meseleyi genel seçim havasına taşıyan bir söylem geliştirdi. Bunu niye yaptığını ben şöyle söyleyeyim; niye yaptığını az çok biliyorum. Sebebi şu bana göre:

Yeni bir genel seçimden çıkmıştık. Yani 8-9 ay öncesinde bir genel seçim olmuştu. Genel seçimde yüzde 52,5 oy alan bir Cumhur İttifakı vardı. Dolayısıyla aynı hava içerisinde, aynı heyecan, aynı kitleyi elde tutmak suretiyle ‘ben bu genel seçimin rüzgârından istifade ederek bu yüzde 52,5’luk rakamı eğer elde tutabilirsem, zaten maçı kazanmış oluyorum, doğal sonuç olarak…

Bunun üzerine yoğunlaşıldı; ancak hesaplanamayan bir şey oldu: Burada o ittifaklarda farklı çıkışlar oldu. Meselâ Saadet Partisi, ittifakın dışına çıktı. Dolayısıyla yüzdelik olarak hani oyu şu kadardır, bu kadardır, ayrı bir şey; ama başka bir şey oldu, asıl. Bu seçimin en belirleyici unsurlarından bir tanesi, ‘Eski AK Partililer’ ifadesini duyacağız, bu seçimde. ‘Eski AK Partili’ ifadesini duyacağız. Yani AK Parti’nin dışında başka partilerden aday olan ama düne kadar AK Parti’de siyaset yapmış isimler duyacağız ve bunlar, seçimleri zorlayacaklar ki şu anda bunlar yaşanıyor, pek çok ilde. Değişik partilerden aday oluyorlar. Ağırlıklı olarak Milliyetçi Hareket Partisi’nden, Saadet Partisi’nden… O isimler de bu seçimde çok belirleyici oluyor. Dolayısıyla AK Parti’nin ve Cumhur İttifakı’nın ana arterde ortaya koymuş olduğu hedefi olan “Ben, nasıl olsa 24 Haziran’da yüzde 52,5’u yakaladım; yine yüzde 52,5’u, en azından yüzde 50’nin üzerinde bir rakamı yakalarsam zaten sonucu alırım” şeklindeki söylemi bozan, bu söylemi yeterli tutarlılıkta tutmayan en önemli neden, AK Partili olup, bu dönemde AK Partili olmayan, başka partilerde siyaset yapan insanlar, önemli bir yer tutuyor.”

HDP, MHP, ‘İYİ PARTİ’…

“Biz sahayı dolaşırken, ilginç bir şekilde, yani 1-2 böyle kilit nokta söyleyeyim, beni çok şaşırtan şeylerden bir tanesi şu: Doğu ve Güneydoğu’da, (seçim yasaklarından dolayı) rakam veremediğim için söylüyorum, HDP’nin, kayyım atanan belediyelerin olduğu yerler dahil, HDP’nin elinde olan belediyelerin olduğu Güneydoğu’da, daha çok Kürt seçmenin yoğun olduğu ifade edilen bölgelerde, HDP’nin yine o belediyelerin pek çoğunu aldığını, alacağını, ama oy oranında bir düşme olacağını gördüğümü öncelikle belirtmiş olayım.”

Oranları söyleyemediğimiz için genel bir değerlendirme yapıyorum. İç Anadolu Bölgesi’nde, kısmen böyle Karadeniz’e doğru da dahil olmak üzere, MHP’li seçmenin, Cumhur İttifakı’nın beraber olmadığı yerler için söylüyorum; MHP’nin epey belediye aldığını söyleyebilirim. ‘Büyükşehir’ statüsünde çok değil; ama ilçe belediyesi niteliğinde, ki bunların bir kısmında adaylar, yine aynı şekilde ‘eski AK Partililer’. İlginç yani. Şimdi AK Partililer, sadece başka ittifaklara gitmediler, Cumhur İttifakı’nın içinde de MHP’ye gittiler. Öyle örnekleri var.

Üçüncüsü, MHP’den ayrılan bir parti olarak kurulan, ilk kuruluşu itibariyle, İYİ Parti’nin, bir ispat-ı vücut etmek için, kendini göstermek adına bu meseleye çok asıldığını ama asılırken, asıl, yani eğer belediye alacaksa, ki bazı yerlerde alacağını görüyoruz, o alacağı yerlerde de ağırlıklı ‘eski AK Partili’ siyasetçilerle sahaya çıktığını görüyoruz. Yine önemli bir şey…”

‘SAADET PARTİSİ 2 BÜYÜKŞEHİRİ ALABİLİR’

“Tabiİ yine onlar kadar önemli bir ayrı nokta da, yani 24 Haziran’daki yüzdelik oy oranı itibariyle kimsenin, bu seçim için çok fazla şans vermediği Saadet Partisi’nin, Türkiye genelinde bütün seçim bölgelerinde seçime giren tek parti durumunda şu anda, dolayısıyla Saadet Partisi’nin hem yüzdeliğinde bir artış bekliyoruz, yani ‘bekliyoruz’ derken, anketlere yansıdığı için söylüyorum; ama daha da önemlisi, benim elimdeki veriler, ikisi büyükşehir olmak üzere birden fazla il belediyesini de alma ihtimalini, elimizdeki verilerle söyleyebiliriz. ‘Alma ihtimali’ diyorum; tekrar söyleyeyim biz, kamuoyu araştırmacısıyız. Elimizdeki verile bize neyi söylüyor, onun üzerinde duruyoruz.”

YÜZDE 7-8 KARARSIZ SEÇMEN

“Bu verilerde yanılma payları elbette var; ama yanılma paylarından öte, kararını söylemeyen, farklı çekincelerle kararını söylemeyen seçmen kitlesi, şu anda Türkiye genelinde çok fazla var. Bu, ilk defa oluyor. Normalde biz, seçime bir hafta kala artık o kararsızların ancak 1 puan…

Yüzde 7-8 oranında bir kararsız seçmen kitlesi var ve bu kararsız seçmen kitlesi, meselâ benim elimdeki kararsız seçmen kitlesi, Ankara’yı çok değiştirecek bir seçmen kitlesi değil; ama İstanbul’u değiştirebilecek bir seçmen kitlesi.”

KARARSIZLAR DAHA ÇOK AKP’Lİ

“Çok ilginç bir şekilde ilk defa AK Partili olarak kendini tarif eden seçmen… Çünkü bizim bütün kamuoyu araştırmalarımızda ilk soru şudur: ‘Yarın genel seçim olsa oyunuzu kime verirsiniz?’ diye bir soru sorarız. Hatta biz, bu seferki araştırmalarımızda, ’24 Haziran’da kime verdiniz?’ diye sorduk. Bir de 2014’de kime verdiğini sorduk. Bunları trend oluşturma ve kotalı çalışabilmek için sorarız biz genel itibariyle.

Sorduğumuzda bu insanlar, yani kendini bugün “kararsız” olarak ifade eden insanların, büyük çoğunluğun dün kendisini “AK Partili, AK Parti’ye oy veren seçmen” olarak tanımladığını görüyoruz. Bu, son derece şaşırtıcı bir şey. Genelde hep, iktidarın yanındaki seçmen, göğsünü gere gere ‘AK Parti’ diye söyler kendisini, AK Parti ise iktidardaki parti, geçmişte bir başka partiyse onu da söyleyebilir; ama ilk defa, iktidarın yanında olması gereken, yani kendini böyle tarif ettiği için ‘olması gereken’ seçmenin, önemli ölçüde kararını ifade etmediğini söyleyebiliriz. Bu, çok şaşırtıcı bir durum.”

‘TOPLUMDA DİNE, DİNDARA GÜVENİ MİNİMİZE ETTİK’

“Son bir anket söyleyeceğim. Biz, bir soru sorduk insanlara. Bu sorunun aynısını, yıllar önce Özal zamanında bir araştırma firması sormuş. Aynı soru: ‘Aniden bir yere gitmek durumunda kalırsanız, aile olarak; karı-koca aniden bir yere gitmeniz gerekiyor. Çocuğunuzu, aşağıdaki komşulardan hangisine teslim (emanet) edersiniz?’ Meslek grupları yazılmış. İşte doktor var, polis var, hakim var, bilmem ne var, falan… ‘Hangisine teslim edersiniz?’ O dönemde, çok ilginçtir, bu araştırmayı yapan firma, dindar bir firma değil. Yani sahipleri dindar değil; yoksa firma olarak dindar olmaz; ama ilk sırada din görevlisine teslim ediyor. İmam, müezzin ya da Kur’ân kursu hocası olan komşuya teslim ediliyor. Biz yaptık araştırmayı; ilk 10’da dinle anılan kimse yok. Niye biliyor musunuz? Toplumda dine, dindara güveni minimize ettik biz yahu! Geldiğimiz nokta… Başarı nerede burada?”