Lavrov: Mutabakat Suriye'de akan kanı durdurdu

"Türkiye-Suriye sınırının geri kalan bölümlerinde Kürt güçlerin çekilmesi sağlandı. Bu bölgelerin büyük bölümüne Suriye sınır muhafızları ve Rus askeri polisi girdi"

Lavrov: Mutabakat Suriye'de akan kanı durdurdu

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türkiye ve Rusya’nın yaptıkları Suriye’nin kuzeyine ilişkin mutabakatın ciddi boyutlara ulaşan akan kanı durdurduğunu ve Türkiye ile Kürt güçler arasındaki sorunun güven inşa edici önlemler çerçevesine taşındığını söyledi.

Sputnik’in aktardığına göre, Rossiya 24 televizyonuna konuk olan Lavrov, 22 Ekim’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından imzalanan mutabakat zaptını değerlendirdi.

Lavrov, “Genel duruma bakacak olursak, Soçi’de yapılan mutabakatla ciddi boyutlara ulaşan akan kanı durdurduk ve Türkiye ile Kürt güçler arasındaki sorunun güven inşa edici önlemler çerçevesine taşıdık” diye konuştu.

KÜRTLERİN HAKLARI TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ GÖZETİLEREK SAĞLANMALI

Mutabakat uyarınca, Türk ordusunun ABD’yle müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından girdiği Suriye’deki toprakların batısında ve doğusunda iki büyük bölge kurduklarını anlatan Lavrov, “Türk ordusunun ilerleyişi, Putin ve Erdoğan arasındaki mutabakat sonucunda durdu. Türkiye-Suriye sınırının geri kalan bölümlerinde Kürt güçlerin çekilmesi sağlandı. Bu bölgelerin büyük bölümüne Suriye sınır muhafızları ve Rus askeri polisi girdi” ifadelerini kullandı.

Lavrov, mutabakatın uygulanması sırasında çözüm bulunması gereken çok sayıda sorun bulunduğuna dikkat çekerek, “Ancak Rus askeri polisi, Suriye sınır muhafızlarıyla çalışmaya başladı. Yerel halkla konuşuyorlar. Operasyonlara katılmak üzere takviye birlikler gönderildi. Halk, onları çok iyi bir şekilde karşıladı” diye ekledi.

Rusya Dışişleri Bakanı, Kürtlerin ve diğer azınlıkların dilsel ve kültürel haklarının Suriye’nin toprak bütünlüğü gözetilerek temin edilmesi gerektiğini söyledi.

Lavrov, sözlerini şöyle sürdürdü: “Öncelikle, Türkiye, Suriye, Irak ve İran gibi Kürt nüfusun yaşadığı her ülkenin egemenliği ve toprak bütünlüğüne odaklanan mutabakat arayışı içinde olmalıyız. İkincisi de, diğer etnik, mezhepsel azınlıkların yanı sıra Kürtlerin dilsel, kültürel ve diğer hakları temin edilmeli.”