Konya Valisi: 'Haksız mıyım' dedim 2 bin insan alkışladı, demek ki memnun kaldılar

Oturuşunu beğenmediği muhabiri azarlayan Vali, "Dikkate almayayım dedim. Ama konsantrasyonum bozuldu." dedi.

Konya Valisi: 'Haksız mıyım' dedim 2 bin insan alkışladı, demek ki memnun kaldılar

Öğretmenler Günü’nde salonda oturan bir kişiyi “Birader sen öğretmen misin? Öğretmen gibi otur” diye azarlayan Konya Valisi Cüneyit Orhan Toprak büyük tepki çeken sözlerinden dolayı “Keşke törenden sonra söyleseydim. Keşke olmasaydı” dedi.

Hürriyet’ten İsmail Saymaz’ın haberine göre Vali Toprak, konuşmasına başlarken, en ön sıradaki gencin oturma pozisyonundan ötürü “konsantrasyonunun bozulduğunu” öne sürdü.

Vali Toprak şöyle dedi:

“Benim ablam ve ağabeyim, dayı ve teyze çocuklarım da öğretmen. Öğretmenlere karşı duygularımın bilinmesini isterim. Öğretmenlerin kıllarına dokundurtmam. Konuşmaya gece boyunca hazırlanmışım. Sabah törenden önce Yüksekova’daki tümen komutanımız dört subayımızın Öğretmenler Günü’nü kutlayan mesajını gönderdi. Bir de güzel bir şiir yolladı. Programın sonunda bunları ekrana yansıttık. Gözlerimiz yaşardı. O esnada bir öğretmenimiz Mehmetçik’e cevap niteliğinde şiir yazdı, sahnede okudu.

NİYE ALKIŞLASINLAR?

Salona girdik, konuşmaya başlayacağız. En ön sırada bir kişi, ayak ayak üstüne atma değil, yatar şekilde oturmuş, kafasını da koymuş, ayaklarını doksan derece uzatmış… Kürsünün önü. Dikkate almayayım dedim. Ama konsantrasyonum bozuldu. ‘Siz öğretmen miydiniz?’ dedim. ‘Evet’ dedi. Beni bırakın, salona karşı saygısızlık, ‘Birader’ demişim. Kibirle ilgili yok. Kardeşçe, ‘Yakışıyor mu’ der gibi konuştum. Fırça yok, azar yok, bağırma yok, dışarıya çıkarma yok. ’Haksız mıyım arkadaşlar’ dedim. 2 bin insan beni alkışladı. İnanın, beş defa konuşmam kesildi. Demek ki art niyetli olmadığımı anladılar ve memnun kaldılar. Durup dururken beni niye alkışlasınlar?

YAPIM BÖYLE

Akşam dedim ki çağıralım, kırdıysak da kucaklaşalım. Çay ısmarlayayım dedim. Arattım, buldum. Dediler, yerel gazetede muhabirmiş. Bana törende muhabir olduğunu söylese üstünde durmazdım zaten. Kamu görevlisi olunca, ayağını uzatınca, ağrına gidiyor insanın. ‘Beni affedin’ dedi. ‘Ben sana kızmadım ki, hiç üzülme’ dedim. Bu sabah (dün) geldim, kapıda yayın yönetmeniyle birlikte bekliyorlar. Özür dilemeye gelmişler. Çocuk üzülmüş. Daha yumuşak kelimelerle söyleyebilir ya da törenden sonra uyarabilirdim. Orada öğretmenlere karşı umursamazlık görünce tutamadım kendimi. Böyle bir yapım var, keşke olmasaydı.”