Kılıçdaroğlu: CHP'li olmak demek koltuğa bağlı olmak demek değildir

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "CHP'li olmak kolay değildir. CHP'li olmak demek koltuğa bağlı olmak demek değildir, CHP'li olmak 'ben vazgeçilmezim' demek anlamına gelmez. Hiç kimse vazgeçilmez değildir" dedi.

Kılıçdaroğlu: CHP'li olmak demek koltuğa bağlı olmak demek değildir

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin yerel seçim çalışmaları kapsamında Kırklareli Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen mitingde konuştu.

Konuşmasında, verimli toprakları olmasına rağmen çiftçinin Kırklareli’nde memnun olmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Kim ne derse desin binlerce çocuk yatağa aç giriyor. Bir çocuk yatağa aç giriyorsa annenin dramını sarayda oturan zat bilemez. Bir çocuğa okula giderken çocuğuna harçlık veremiyorsa bu babanın dramını saraydaki bilemez. Çünkü o sarayda oturur hiçbir şeye para ödemez” dedi.

Aday gösterilmemesi üzerine CHP’den istifa eden ve bağımsız olarak seçimlere giren Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu’na da gönderme yapan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“CHP’li olmak kolay değildir. CHP’li olmak demek koltuğa bağlı olmak demek değildir, CHP’li olmak ‘ben vazgeçilmezim’ demek anlamına gelmez. Hiç kimse vazgeçilmez değildir. Amerika’da birisi kalkıyor ‘ben vazgeçilmezim’ diyor. O’na Amerikalı bir siyasetçi ‘Kim dedi size vazgeçilmez olduğunuzu, Amerika mezarlıkları vazgeçilmezlerle dolu’ cevabını veriyor.

Bir kişi gelebilir, partimize hizmet verebilir ama kendisini bir süre sonra ‘neden beni belediye başkanı yapmadınız, hangi gerekçeyle yapmadınız, ben şimdi partimden istifa ediyorum kazandıktan sonra geri geleceğim…’ nereye geleceksin? Nereye geleceksin?. Belediye başkanlarından, seçildiği andan itibaren yoksul mahallelere yapacakları pozitif ayrımcılık dışında herkese eşit hizmet etmelerini ve harcadıkları paranın hesabını millete vermelerini istiyorum.”

“17 YILIN SONUNDA NASIL SOĞAN KUYRUĞU OLDU?”

“AK Partili kardeşlerime seslenmek istiyorum” diyerek konuşmasına devam eden Kılıçdaroğlu, sözlerini söyle sürdürdü:

“Tam 17 yıldır oy verdiler, bir partiyi tek başına iktidar yaptılar. 17 yılda istedikleri kanun, kararnameyi çıkardılar, istediklerini bakan yaptılar, istedikleri valiyi, rektörü, müsteşarı, genel müdürü, şube müdürünü, daire başkanını tayin ettiler. İstedikleri genelgeyi yayınladılar. Her seferinde milletin önüne çıkarak ‘Türkiye şöyle büyüyor, Türkiye böyle büyüyor, Türkiye dünyada bir numara, kimse Türkiye’nin hızının önünde duramıyor’ dediler. Sorun şu AK Partili kardeşlerim, 17 yılın sonunda nasıl oldu da millet geldi soğan kuyruğuna girdi.

‘Vergi’ dedin vatandaş vergi verdi, ‘özelleştirme’ dedin şeker fabrikalarından, Sümerbank’a kadar her şeyi sattılar, ‘borçlanma’ dedin cumhuriyet tarihinin en büyük borçlanmasını yaptılar. Sattılar, vergi aldılar, borçlandılar yetmedi, şimdi millet soğan kuyruğunda ona da diyorlar ki ‘varlık kuyruğu’ inanıyor musunuz Allah aşkına? Ama ben adımın Kemal olduğu gibi biliyorum varlık kuyruğu olsa vatandaşı asla bırakmazlar, onlar giderler hemen ne yapacaklarını iyi bilirler. Ne varlık kuyruğu? Fakir fukara gidiyor, ucuz soğan, domates almaya gidiyor o kadar varlık kuyruğuymuş bunun adı.”