Kadına yönelik şiddet nasıl önlenir?

Kadın haklarının güvence altında olması için laiklik şarttır, denildiğinde mangalda kül bırakmayan siyasilerimiz ne yapıyorlar? Okul müfredatına “Toplumsal Cinsiyet” dersleri neden konulmuyor? Çocuk haklarına,- özellikle kız çocuklar- neden saygı gösterilmiyor? Karma Eğitimi kaldıran okullar neden denetlenmiyor? Kadın istihdamı neden artırılmıyor?

Kadına yönelik şiddet nasıl önlenir?
TÜLİN TANKUT – İlerici Kadınlar Derneği Danışma Kurulu Üyesi

Bu konu ne zaman tartışmaya açılsa, herkes körlerin fili tarifi gibi sorunu, kendi ihtiyacına, kendi hissiyatına göre yorumlar.

Kent hizmetlerinden, eğitim ve hukuktan yeterince yararlanamayan şiddet mağduru geniş kadın kitlelerinden “Devletimiz bu soruna el atsın” çığlıkları yükselir.

Bütün referansların din üzerinden yapıldığı bölgelerde yaşayan mağdurlar, eğitim ve hukuk kurumlarını günlük yaşamlarından uzak gördüklerinden olsa gerek, çareyi dini mercilerde ararlar.

İstatistiklerse şiddeti saklayan, hiçbir kuruma baş vurmamış, her şeyi sineye çeken kadın oranını göstermiyor.

Kadına yönelik şiddet, toplumsal bir sorun olduğu için kuşkusuz devlet desteğini gereksinir. Nitekim ülkemizde de siyasiler, kadın derneklerinin de zorlamasıyla yasal alanda önemli değişikliklere imza atmışlardır. 2010 yılında Medeni Yasa değiştirildi. 2012’de Avrupa Kadına Yönelik Şiddet Konvansiyonu imzalandı. Arkadan İstanbul Sözleşmesi…

Peki uygulamadaki sonuç? En hafif tabiriyle kamu vicdanını yaralayan uygulamalar giderek artıyor. Suçlunun cezasının hafifletilmesi, iyi hal indirimi… Koruma kararları, erkek şiddetine uğrayan kadınları koruyamıyor. Sığınma evleri nicel ve nitel olarak yetersiz. Doluluk yüzünden kadınların yaşam kalitesi düşebiliyor. Elektronik kelepçe uygulaması da görünüşe bakılırsa pek işe yarayacakmış izlenimi vermiyor.

Öte yandan kadın dernekleri üzerine düşeni hakkıyla yapıyor, özellikle muhafazakâr kesimden gelen tepkilere karşın mahrem alan/ aile içindeki şiddeti sorgulamadan vazgeçmiyor. Kadına ilişkin toplumsal algılamayı değiştirme girişimleri güçleniyor. Bunlar hepimizin bildiği şeyler…

Ya gözden kaçırdıklarımız?

Kadın haklarının güvence altında olması için laiklik şarttır, denildiğinde mangalda kül bırakmayan siyasilerimiz ne yapıyorlar? Okul müfredatına “Toplumsal Cinsiyet” dersleri neden konulmuyor? Çocuk haklarına,- özellikle kız çocuklar- neden saygı gösterilmiyor? Karma Eğitimi kaldıran okullar neden denetlenmiyor?

Kadın istihdamı neden artırılmıyor? Kadın yasal olarak kendisine tanınmış, çalışma hakkını kullanamayınca geçimini sağlamak için geriye bir tek evlilik seçeneği kalıyor. Şiddete karşın evliliğini sürdürmek zorunda kalıyor kadınlar!

Siyasilerimiz kadına yönelik şiddete karşı neden uzun vadeli politikalar gerçekleştirmiyorlar?

İyisi mi yanıtları belli soruları bir yana bırakıp sadede gelelim!

Tüm dünyada olduğu gibi politika, artık siyasiler arasında güç yarışına dönüştü! Halka hizmet kimin umuru?
Denilebilir ki, kadın, içinde yaşadığı ülkenin gelişmişlik düzeyine bağlı olarak az ya da çok baskı, sonu şiddet e varan baskı görüyor. Kimisi ekonomik nedenlerle, kimisi aşk kıskançlığı v.b.

Ama asıl soru: Kadına yönelik şiddet ortadan kaldırılamaz mı?

Ne zaman ki politikaya ihtiyaç duyulmaz, şiddet de o zaman ortadan kalkar. (Biz böyle biliriz.) Eşitsizliklerle beslenen kapitalizmden, hele de içinde boğulduğumuz küresel kapitalizmden medet ummayı bırakma vakti geldi de geçiyor. Dolayısıyla örgütlü politika yapma zamanıdır. Şiddet, toplumdaki yapısal eşitsizlikten kaynaklanmaktadır. Ekonomik, sosyal, siyasal eşitsizliklere karşı çıkmanın yolları içinse adres bellidir. Örgütlü, ilerici güçlere kulak vermeli. Ayrıca geçen yüzyılın deneyimlerinden de öğrenilecek çok şey var.