İslamcı pişkinliği: Kuran kurslarındaki pisliklerde seküler kemalistlerin payı var

Yeni Şafak gazetesi yazarı İsmail Kılıçarslan, Kuran kurslarındaki istismarlarda "seküler kemalistlerin payı" olduğunu öne sürmekten çekinmedi.

İslamcı pişkinliği: Kuran kurslarındaki pisliklerde seküler kemalistlerin payı var

Ümraniye’de Fıkıh-Der isimli dinci derneğin bünyesinde faaliyet gösteren ruhsatsız yatılı Kuran kursunda çok sayıda çocuğun istismara uğradığının ortaya çıkması Türkiye’nin gündeminde.

AKP iktidarıyla birlikte pıtrak gibi çoğalan irili ufaklı tarikat yuvalanmalarında yaşanan bu istismar vakaları için “Bu kaçıncı?” denilirken yandaş Yeni Şafak gazetesi yazarı İsmail Kılıçarslan, istismarlarda “seküler kemalistlerin payı” olduğunu öne sürmekten çekinmedi.

İsmail Kılıçarslan, “Bataklığı kurutmak” başlıklı yazısında, “Fıkıh Derneği denilen oluşum Ümraniye’de tuttuğu bir binanın bir odasına birkaç ranza atıp burayı Kur’an kursu olarak işletebiliyor. Kur’an kursu açma izninin süreçlerini yerine getirmek zorunda değil. Ne Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ne de Diyanet’ten izin alma zorunluluğu var. Çünkü ‘dernek faaliyeti’ kapsamına giriyor bu. “Şunu yapmak lazım gelir: Çocuğunuzun Kur’an öğrenmesini, hafız olmasını istiyorsanız ne idüğü belirsiz yapılar yerine, MEB, Diyanet, Vakıflar Müdürlüğü vb. tarafından düzenli olarak denetlenen kurumları tercih etmelisiniz” dedi.

Yandaş yazar yazısında “Kemalistleri” ise şöyle hedef aldı:

“Dahası var: Çocuklarımızı denetlenmeyen yapılarda ‘yatılı’ olarak barındırmanın çok ciddi sonuçları olacağını gözden kaçırmamak lazım gelir. Hem zihinsel hem fiziksel olarak gelişimlerini tehlikeye atmamak lazım gelir.

Dahası da var: Diyanet’in ve MEB’in onay mekanizmalarını hızlandırıp denetim mekanizmalarını artırması bu meselelerde etkili sonuçlar verecektir. Hem hizmetin aksamaması hem de istismarın önüne geçilmesi böylece mümkün olur. Bu hususta iki kurumumuza da düşen sorumluluk ziyadedir.

Dahasının dahası da var: Kur’an eğitiminin, en genel manada dini eğitimin önüne her fırsatta set çeken seküler Kemalist kafanın da bu pisliklerin ortaya çıkmasında bir payı vardır. Umarım bunu bir an olsun düşünürler bana hemen öfkelenmek yerine. 28 Şubat’ın karanlık dehlizlerinde insanları ‘kanunsuz’ iş tutmaya mecbur bırakmışlardır mesela. O kanunsuzluk beraberinde ‘boşluklar’ getirmiş, o boşluklar da aşağılık tacirler eliyle sömürülmüştür.”