İmamoğlu: Sandalye kırıldı ve hafif yere düştüm, ikinci sandalye de sıkıntılıydı; üçüncüyü verdiler

"Sandalyenin sahibi ben değilim. Ama her şeye rağmen, oradaki süreci talihsizlik olarak yorumluyorum"

İmamoğlu: Sandalye kırıldı ve hafif yere düştüm, ikinci sandalye de sıkıntılıydı; üçüncüyü verdiler

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beştepe’deki görüşmede yaşanan kırık sandalye krizine ilişkin “Sandalye kırıldı ve hafif yere düştüm. İkinci sandalye de öyle bir sıkıntılıydı. Üçüncüyü verdiler.” diye konuştu.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Haber Global’de Erdoğan Aktaş ile Eşit Ağırlık programının konuğu oldu.

Canlı yayında soruları yanıtlayan Ekrem İmamoğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:

“Beştepe’de ilk konuşmayı ben yaptım. Belediye başkanlarının söylemek istedikleri hususlar gibi birçok konuya temas ettim. Bundan sonraki sürecin bütünüyle diyalogla yapılması yönünde talebimizin kabul edilmesi iyi bir gelişmeydi.

Bu kısımdan daha çok sandalye kısmının konuşulduğunun farkındayım. Sandalye kırıldı ve hafif yere düştüm. İkinci sandalye de öyle bir sıkıntılıydı. Üçüncüyü verdiler. Sayın cumhurbaşkanı israf ediyorsun gibi bir espri yaptı. Ben de, kendisine “israf değil sandalye yanlış” diye bir söz söyledim. “Olsun ikinciye sağlam otururuz” dedim. Seçimin tekrarlanmasına gönderme oldu. Sandalyenin sahibi ben değilim. Ama her şeye rağmen, oradaki süreci talihsizlik olarak yorumluyorum, kamuoyu böyle yorumlamasa da.”

‘KOLTUĞUNUZ SALLANIYOR’

(Önceki gün İnönü Ailesi’nin verdiği davette “Sandalyesi sallanıyor”a karşı “Sizin de koltuğunuz sallanıyor” ifadeniz oldu mu?)

“Yok yok, öyle bir şey olmadı. Sayın Sevinç İnönü’nün belediye başkanlığımızı kutlamak adına davet ettiği bir ortamdı. Sohbet esnasında bu espriler yapılırken bir kemençe ustasının bir parçası vardı. Onun dörtlüğünü okuduk. Bana ait bir söz olarak değil. Yani o sözler bana ait değil.”

ERDOĞAN’LA RANDEVU TALEBİ

(Sizin kişisel olarak Cumhurbaşkanı’ndan bir randevu talebiniz var mı?)

“Yerel yönetimle ilgili konuşacağımız çok konular var. En son bir genelgeyle şirketlerle ilgili yaşadığımız beledi iştiraklerinde yönetim kurullarının oluşması, meclis onayına gidilmesi gibi hususlar var.

Bu tür genel konuları konuşacağız. İstanbul öyle bir masada konuşulacak bir şehir değil. 16 milyonluk şehir. Uzun yıllar sonra bir değişimi de yaşamış, hem politik olarak gündemde, bizler gündemdeyiz, her diyalog sorgulanıyor ama bir yandan insanlar hizmet bekliyor. Tek önceliğim o. İstanbul’a belediye başkanlığı yapmış birisi olarak Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşme talebim olacak.

Kendisinin de olabilir. İstanbul için yapacağınız herşey Türkiye adına gündemdir. Görevimiz gereği hiç bir ön yargımız olamaz. Yapacağımız tüm diyaloglar toplum lehine. Seçim bitti. Oy veren, vermeyen yok. Bu talebimizi elbette ki somut konular üzerinden yapacağız. Siz de farkındasınızdır kendileri de İstanbulla ilgili konulara birçok konuşmasında değiniyor. Kentsel dönüşümü de bizimle konuşmaları doğru.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu konuyla ilgili bir toplantı düzenledi. Herhalde bir ıskalama oldu diye düşünüyorum, İBB orada yoktu.

Aslında hiç kimsenin bir seçilmişe mesafe koymak hakkı da yoktur. Milletimiz hizmete bakacak. İşbirliği, ortak çözüm talep edeceğiz.”

İSRAFIN BEDELİ 50 MİLYON, 5 YILDA 250 MİLYON

“İnsanlarımız bizi 31 Mart’ta seçilmiş gibi görüyor. Ankara ile sanki aynı tarihte göreve başlamışız gibi bir yanılgı var. Biz 2.5 aydır görevdeyiz.”

“İsrafın küçüğü büyüğü olur mu? Elbette ki bugünün ekonomisinde biz İstanbul’da israfın engellenmesi konusunda bir mücadele veriyorsak bizi ilk tebrik etmesi gereken sayın Cumhurbaşkanıdır. Biz araba konusunda neden ısrara ettik? Çünkü ortada bir israf var.”

“Makam aracında arabanın modeline, rengine bakılmaz. Siz onunla evinize gidip geliyorsanız, o makam aracıdır. 1250 aracı sistemden çıkardık. Toplamda bu araçların bu kuruma israf bedeli 50 milyon. 5 yılda 250 milyon. Bunun anlamı 125 tane kreş demek. Bu da 13-14 bin çocuğumuza okul öncesi eğitim vermek demek. Madem her şey güllük gülüstanlıktı 514 aracı seçim döneminde neden iade ettiniz?”

VAKIF VE DERNEKLER

“Çok tespitimiz var. Tek tek açıklamak istemiyoruz. Her birisi bir manzara oluşturacak ve biz bunları topluma deklare edeceğiz. Biz şuna yemin ettik: Şeffaf olacağız, hesap vereceğiz, varsa bir dönemin karanlık noktaları onu da insanların önüne koyacağız. Dini vakıflar diyorlar. Yanlış. Bizim hiçbir dini vakıfla ilgili sorunumuz yok. Çok saygın vakıflar var.

Siz İstanbul’a hizmet ediyorsunuz ama tüm kaynaklarınızla 3-5 vakfa hizmet ediyorsanız o vakıflarla ilgili yönetici ve faaliyetlerine baktığınızda sizin adalet teraziniz ona müsaade etmiyorsa ben ona dur derim. Bütünüyle inceledik. Yüzlerce noktasında vakıfların kiralarını ödüyoruz. Yurt binalarını yapıyoruz anahtar teslimi. Tefrişine kadar veriyoruz, bir takım fiziksel ihtiyaçlarını da karşılıyoruz. Niye bir tek yatağı yok İBB’nin? Benim kapımı bir sürü öğrenci çalıyor. “Bana yurt olanağı sağla diyor”. Büyükşehir belediyesinin niye bir tek yatağı olmaz. Yasal olumsuzluklar engelse gidereceğiz. Belediyenin yurdunun olmasının ne sakıncası olabilir.

İstanbul’un kamuya ait en sağlıklı ve güvenilir vatandaşın kendi oylarıyla seçip hayata kattı ilk sıradaki kurum İstanbul Büyükşehir Belediyesi’dir. Belediye iştirakleriyle vereceğiz bunu. Adrese teslim vakıf niye? Bir fayda üretecekseniz şartname hazırlar ihaleye çıkarsınız. Böyle bir şey de yok. 100 yataklı yurdu verdiniz, 30 yatağı mı benim? Belediyenin bir avantajı mı var? Anadolu’dan Gelen bir garibanı ben oraya yerleştirebiliyor muyum? Hayır. Biz Belediye’nin mülklerini ve varlıklarını en doğru şekilde hayata kazandırmakla ilgili mesuliyetimiz var. Biz bunu yerine getirdik. Göreceksiniz 100 milyonlarca lira bu kaynakların yatırımlara dönüşmesi, bir takım hizmetler üretmesi konusunda çok verimli bir İBB dönemini yaşatacağız.”

TRT’YE 25 MİLYON LİRA!

“Bir TRT dizisine 20-25 milyon lira para niye aktarsın İstanbul Büyükşehir Belediyesi? Sizin de televizyonunuz var, bir TV’ye bir program yapılacaksa buna sponsor olmak belediyelerin işi mi? Onu bir yapımcı yapar. TV bundan reklam alır, para kazanır. Bu ve bunun gibi sorgusuz sualsiz yapılan harcamalardan biz İstanbul halkının cebinden çıkacak lüzumsuz paraları kurtarıyor ve tekrar İstanbul halkının cebine sokuyorsak tekrar ediyorum bunu ilk alkışlayacak ve memnuniyetini dile getirecek olan bu kadim kentin geçmişte belediye başkanlığını yapmış ve bu güzel kentin bir hemşehrisi olarak Sayın Cumhurbaşkanı’dır.

Yanlış yapılan bir şey varsa biz zaten bunun hesabını veririz. Bakın şimdi müfettişler geldi Sayıştay’dan. Uzun zamandır gelmemişler. Gelsinler. İnceleme yapacaklar. Biz orada hesap vermek üzere görev yapıyoruz. Hesabını veririz.”

İBB veya iştirakleri bir televizyon dizisine 25 milyon TL sponsorluğu mu var?

“Sadece bir iştirakinden 12.5 milyon lira bir anlaşma. Bir diziye… Bunun gibi başka tespitlerimiz de var. Bütün bu israf kalemlerine her gün çalışılıyor. Bu iş magazinsel bir iş değil. Bana diyorlar ki, niye gidip Yenikapı’da araçları açıklamadın. Diğeri de diyor ki, orası şov yeri mi. Ben üzülüyorum. Ben hicap duyuyorum. Mutlu olmuyorum ki. Rakamları gördükçe de üzülüyorum. Kamu yöneticisi kim olursa olsun vicdanı sızlar. Yapılmayacak işlerin tümünü tabii ki vatandaşlarımızla paylaşacağız. Hatta arkadaşlarıma talimat verdim. Bütün iştiraklere talimatım şudur. 31 Aralık itibariyle bana, İstanbul halkına rapor vereceksiniz. Çünkü ben İstanbul halkına anlatacağım. Ne zaman göreve geldik? 6 aylık bu süreçte tespit ettiğimiz israf kalemleri, konuları, yaptığımız tasarruflarla elde ettiğimiz artı değerler tümüyle bunu İstanbul halkına şeffaf bir şekilde anlatacağız.”

TASARRUF ÇALIŞMALARI

“Özellikle mali durumla ilgili çok sıkı çalışan bir ekibimiz var. 2019 için öngörülen 23.8 milyar liralık bir gider bütçesi var. Şu anda yaptığımız çalışmalarla yıl sonunda 20 milyar liranın biraz üzerindeki gider bütçesiyle yılı tamamlayacağız. İştirakler hariç İBB’nin bütçesi. Elde ettiğimiz tasarruf rakamlarıyla gider bütçesini minimize etme çabası.

Masrafları kısıyoruz, yetim ailelere, şehit ailelerine yapılan yardımlara zam da yaptık. Daha da yapacağız. Ben taahhütleri ocak şubat aylarında verdim. Önümüzdek bazı sorunlar var evet. Beklenti de yüksek. Bundan da mutluluk duyuyorum. Bütün bunlara çalışıyoruz. Aile sigortası denen son yılların en değerli tanımını hayata geçireceğiz. Bütün ailelerin gelirle ilgili raporunu ortaya çıkardıktan sonra açlık sınırının altında hiçbir aile kalmasın istiyoruz. Biz açlık sınırın altındaki bir ailenin gelirini açlık sınırının üstüne kadar tamamlayacağız. Nakdi yardım da var ama sütünü de ekmeğini de yardım edeceğiz. Tüm yardımlarımızı tek bir sistem üzerinden kimseyi rencide etmeden, vatandaşın evine teslim ederek, kartını vererek Ocak ayının ilk çeyreğine kadar hayata geçireceğiz. 16 Ekim Dünya Gıda Günü’nde süt dağıtımına ilk kez başlıyoruz.”

“Başvurular da olacak. Biz de çalışıyoruz. Yaptığımız çalışmaya göre 1 yıllık araç tasarrufundan 8-9 nüfusu yoğun ilçelerde yapacağımız dağıtımın bedelini karşılıyor. İstihdamla ilgili çalışmalara başladık. Devletin raporları bile 4 gencin birinin işsiz olduğunu söylüyor.”

İBB’DE İŞTEN ÇIKARMALAR

O zaman şu soruyu da soracağım. İşten çıkarılanlar belediyenin önünde sizi protesto ediyorlar. Toplam 1310 kişinin işsiz kaldığı söyleniyor. Genel açıklama yaptınız. 31 Mart – 23 Haziran arasında işe alınanları çıkardığınızı söylediniz. Bunun dışında bir tasarruf oldu mu?

“Hayır. Şunu ıskalamayalım. Bir işyerinin disiplinine uymayan, yöneticisine hakaret eden, toplumsal değerlere ters düşen tavır ve davranışlarda bulunan kişiler de var. Bir de üst düzey yönetimde çalışmak istemediğimiz insanlarla yolumuzu ayırdık. Gayet insani.”

“Bizim çalışma arkadaşlarımız, kurumlarda mevcuttur, çalışmak istemediğiniz bazı insanlarla bahsettiğim şeylerden olabilir, haklarını vererek yolunuzu ayırabilirsiniz. Siz 31 Mart seçimine 20-25 gün kala niye eleman alırsınız? 31 Mart-23 Haziran arasında alınan eleman sayısı 1558.

Ben 18 gün görevde kaldım değil mi? Ne yaptım, bir kişi bile işe almadım. Siz Mayıs’ta bizim mazbatamız elimizden alınınca binlerce insanı işe alıyorsunuz, neye istinaden. Bu seçime dönük bir hamledir. Ben elbette gösteri yapan masum insanlara üzülüyorum ama onlara biz haksızlık yapmadık. Onlara yanlışı yapan o seçim döneminde onları işe alanlardır. 31 Mart seçimine 1 ay kala işe alınan kişi sayısı 820. 31 Mart günü seçim var, 29 Mart Cuma günü bile insanları işe alıyorsunuz, nedir yani bu.

Ben Beylikdüzü’nde talimat verdim eylül ayında, acil ihtiyaçlar hariç tek bir kişi bile işe almayacaksınız. Dolayısıyla o gösteri yapanları mağdur eden biz değiliz, mağdur eden hiçbir şekilde ilana çıkılmadan, halka duyurulmadan ihtiyaç dışı işe alınan insanlarla ilgili bir süreçtir. 2378 kişi işe alınmış, yaklaşık 1300 kişiyle de ilişiğimiz kesilmiş. Örneğin, 15 Temmuz kahramanı kovuldu deniyor, kendisi ayrıldı. Niye ayrıldı, görev yerinde değişiklik yapıldı ve beğenmedi, kendisi işten ayrıldı. Ben insan kaynakları master’ı yaptım. 89 yılı itibariyle Bağ-kur’luyum. Babam beni bir emekçi olarak yetiştirdi. Çalışanın halinden ben anlarım, hak yemem, hakkımı da yedirtmem. Kimsenin hakkının yenmesine müsaade etmem, toplumun hakkını da birilerine yedirtmem.

Medya AŞ 13 kişi eleman alacak, ilana çıkacaksınız dedim. Söz verdik, süreci böyle yöneteceğiz. 13 arkadaş için ilana çıkıldı, gelen başvuru sayısı 5 bin civarı. Bütün bu süreçleri unutturup sabahtan akşama kadar belediye önünde davul çalınıyor, böyle bir gösteri olmaz, böyle bir hak yoktur. Buna müsamaha gösteriyor ama bir başkası AKP’nin önüne gidiyor, yaka paça tutuklanıyor. CHP’nin önünde afiş asılıyor, ‘Ey Kılıçdaroğlu’ diye, siyasi arenalara dönüştürmek hoş değil. Bakın ben emek üzerinden siyaset yapmadım, insanlara söz verdim, ben bu kentin kurumunun kapılarını liyakate açacağım dedim. Bakın gençler bana sarılıyorlar ‘artık ben hayallerimi bu kentte kuracağım’ diyor.”

VEKİLİN MAAŞ ALDIĞINA DAİR KAYITLAR VAR

“İnsanlar ben çalışırsam olur, emek verirsem olur demesi için adaletli olunması lazım. 130 bin kişi KHK’lı, memuriyetten men edildi, 46 kişi intihar etti, yani bu süreçler sağlıklı gelişecek, bizim bu sürecimize dair laf yetiştirecekler, vekiller gelip şov yapacak, gelen bir vekilin bizden nasıl maaş aldığıyla ilgili kayıtlar var. Ben İstanbul halkına adil olmaya söz verdim, partizanlığı söküp atacağım dedim. Gidip bir partiye kayıt yap, il ilçe başkanı onay verirse işe gir, o devir bitti kardeşim. Hangi partili olduğuna bakmaksızın işe gireceksin. Benim on binlerce çalışanla bir derdim mi var, yok. Tespit ettiğimiz çalışanlarla ilgili işlem yapıyoruz, milletin hakkını birilerine yedirmeyeceğiz. Çıkarırken üzülüyorum ama onlara yanlış yapanlar işe alanlardır.”