İmamoğlu: 7 YSK üyesi 17 gün boyunca 12 sayfa yazmışlar

"250 sayfalık raporun ilk 12 sayfası AK Parti'nin itirazının örneği. 38 sayfada karşı oy kullananların yazısı var. Geriye sadece 7 üye 17 gün boyunca 12 sayfa yazmışlar."

İmamoğlu: 7 YSK üyesi 17 gün boyunca 12 sayfa yazmışlar

CHP’nin İBB adayı Ekrem İmamoğlu, SözcüTV’de Uğur Dündar ile Halk Arenası programına konuk oldu.

İmamoğlu’nun programdaki ifadelerinden satır başları şöyle:

“Bugün sayenizde uzun zamandır Beylikdüzü’nde vakit geçiremiyordum sayenizde burada vakit geçirdim. Sözcü’nün bu ilk yayınında size eşlik etmenin keyfini yaşıyorum. Evimizde sizi ağırlamış gibiyim. Annem babam da burada. Tam ev gibi oldu.”

YSK’nin gerekçeli kararı hakkında:

“Birkaç düşüncem var. Birincisi, biz tabii gerekçeli karar beklerken gerekçesiz karar geldi. Hiçbir gerekçe yok. Bana bu uzun sayfalar dolusu kararın hatırlattığı şey şu, edebiyat dersine bazen hazırlanmadığım zaman kompozisyondan imtihana tabiysek edebiyat öğretmenimizin gözüne girmek için bir konuyu yazar dururduk, konuyu da bilmiyorsak. Tabii kocaman bir zayıf not alırdık öğretmenimizden. Eğer konuya hazırsak bir paragraf yazardık. Saygıdeğer edebiyat öğretmenlerimiz bize 10 verirdi. Dolayısıyla bu rapora hem halkımız tarafından hem vicdanlar, hem içinde hukukun minnacık kırıntısı olan insanlar tarafından kocaman bir sıfır.

Tabii, beklentilerimizi büyütmüş değildik. Biz bu arkadaşlardan, o bir avuç insandan, o insanların katlettiği demokrasi sürecimizden, yarattıkları travmadan dolayı edindiğimiz tecrübe dolayısıyla kendilerinden ekstra bir fayda beklemiyordum. Bu bir şaşkınlık yaratmadı. Toplumun hiçbir kesiminde yaratmadı, doğalmış gibi karşıladık. bu insanlardan böylesi beklenirdi. Çokça söylenecek şey var bu raporla ilgili. Genel Başkan yardımcımız açıklamalarda bulundu. Ben bazı kısımlarıyla ilgili notlar aldım. Paylaşmak isterim.”

YSK’NİN 7 ÜYESİ 12 SAYFA YAZMIŞ

“250 sayfalık raporun ilk 12 sayfası sadece AKP’nin itiraz dilekçesinin özeti, devam eden 84 sayfa YSK’nın yazışmaları, -az önce dedim ya tembel öğrencinin edebiyat dersinde yazdığı sayfa- daha sonra ilçe seçim kuruluna yazılan yazılar, daha sonraki sayfalar yine tespitler. Bu şekilde sayfalar dolduruluyor. Geriye sadece 12 sayfa kalıyor. 7 üye, 17 gün boyunca sadece 12 sayfalık bir rapor düzenlemiş aslında. Ve içi bomboş. İçinde hiçbir şey yok. Yani 7 üyenin ne bulduğuna bakmayın, hukuk adına hiçbir şey göremeyeceksiniz. Demiş ki 108 sandıkça sayım döküm cetvellerinde eksikler var. 18 sandıkça sayım döküm cetvelleri boş, çok büyük mesele. YSK, sayım döküm cetvelleriyle ilgilenmez, YSK’nın tarihinde böyle bir şey yok, bununla ilgilenmez.”

‘KOMEDİ, AYIP, YAZIK, GÜNAH’

“Burada ilginç bir hatırlatma yapacağım, Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Yıldırım, ‘çetelelerle büyük oyun ve tezgah var’ dediler. ‘Çok oy çaldılar’ dediler. Çetelelerdeki eksikliklerden bahsedilen 108 sandıkta, daha sonra kamu görevlisi olmayan 754 sandıktan bahsediliyor ya, ne olması lazım? O 108 sandıktan sadece 9’u bu 754 sandığın içinde. 108 sandıkça büyük tezgah var diyorlar. Bir de 754 sandıkta seçimin iptal sebebi diyorlar. Kamu görevlileri yokmuş. Sadece bu çetelelerde eksik olan 9 sandık, 754 sandıkla örtüşüyor.

Komedi, ayıp, yazık, günah. Büyük tezgaha bak. Kime oy çıktığı belli. Bence bunun skeçleri yazılacak.”

HER DAİM KONUŞAN İNSANLAR VAR

“Bugün Yaşam Vadisi’nde dolaşırken bu kamu görevlileri konusu, bir genç arkadaş yanıma yaklaştı kucağında bebeği var. Dedi ki “senden özür diliyorum sayın başkan”, “niçin” dedim. Bizim yüzümüzden seçiminiz iptal olmuş dedi. “Ben sözleşmeli öğretmenlerden birisiyim kamu görevlisi değilim” dedi.

“Yürekten de inanıyorum ki kazanacaksınız” dedi. Ben de, dedim ki “hep birlikte kazanacağız, hiç kimse dışarıda değil”

Şu tarifi önemsiyorum, kesinlikle 16 milyon İstanbullu demokrasi adına 82 milyon Türkiye insanı, milletimiz. Kaybedecek olan o bir avuç insan.

Sayıları çok küçük ama kafanızda o avucun içine kim sığacaksa onu koyabilirsiniz sorun yok. Kim varsa. Ama inanın bir avuç. Sakın gözünüz korkmasın.

Niye diyorum bunu, konuştukça konuşun kardeşim. Herkes konuşsun.

Bu ülkenin insanları, bazen konuşmazsa anlayın ki ağırlığındandır. Mağrurdur, ağırlığındandır. Günü gelir öyle konuşur ki. Herkes konuşsun. Bu ülkenin her daim konuşan insanları var onu biliyorum. Ben toplumun her kesimi konuşsun istiyorum.”

GÖLGEMİZ YETTİ

“Bana dediler ki ‘ya mecliste çoğunluk değilsin, istediklerini nasıl yapacaksın?’ dedim ki ‘bence siz farkında değilsiniz öyle bir olacak ki, siz İstanbul halkının gerçek çoğunluk olduğunu hissedeceksiniz ve orada oturan her meclis üyesi “biz temsilciymişiz kendimize çekidüzen verelim” demek zorunda kalacaklar’

Şeffaf bir İstanbul yarattığınızda, ortaya koyduğunuz her şeyi vatandaşın izlediğini gördüğünüz anda ben bile olmasam mecliste, gördünüz söylediğim her şeyi geçirdiler.

Kürsüde ben oturmasam da gölgemiz yetti. Öğrenci indirimleri, 85 liradan 40 liraya inen abonman ücreti. Şeffaflık, adil bir İstanbul.

İnsanlarına eşit davranan, İstanbul’un bütün nimetlerini kent halkına yaygınlaştıran bir İstanbul. Kesinlikle yeşil bir İstanbul.

Doğaya saygı duyan, İstanbul’un geçmişine maneviyatına sahip çıkan bir İstanbul. Elbette yaratıcı bir kent olması lazım İstanbul’un. Bilimle uğraşan, sanatla, kültürle uğraşan rengarenk bir İstanbul. O yaratıcı ruhları, dünyaya “biz merkeziz” diyebilen bir İstanbul var etmemiz gerekiyor. Bunu var etmek için bütün fırsatlar var. Uzun zamandır belediye başkanı yoktu o da geldi. En büyük güvencem İstanbul halkı.”

‘TÜRKİYE ORTADOĞU ÜLKESİ DEĞİLDİR’

“Bütün motivasyonumla çalışıyorum. Bunun ötesinde dün İstanbul’da yine seçime doğru nasıl davranacağımızı, nasıl diyalog kuracağımızı anlattığımız bir buluşmamız oldu.Herkesin maksimum sorumlulukla bu sürece sıkı sıkı sarılması gerektiğini anlattım. İki ittifak partisiyiz. CHP ve İyi Parti.

Bu çok önemli bir süreçtir, bakın sandık meselesi ve bir belediye başkanlığı meselesidir. İstanbul’a büyükşehir belediye başkanı seçiyoruz. Daha önemli bir durum var, demokrasi mücadelesi veriyoruz. Demokrasi mücadelesi herkese lazım.

AKP’ye MHP’ye, İyi Parti’ye HDP’ye hepsine lazım.”

BENİM DERDİM BİR AVUÇ İNSANLAR

“AK partili dostlarım yarın benim partim olsun ben de o partide siyaset yapmak istiyorum diyorsa, bu süreç bir demokrasi sürecidir gelin aramıza katılın. Çünkü bu seçimde bir demokrasi gaspının cevabı verilecek. Yarınlarda bu ülkede bir seçim yapılabilecek mi yapılamayacak mı, onun cevabı verilecek. Bu kadar önemli bir seçim. Ben herkesin bu bilinçle hareket etmesini istiyorum. Bu söylediğim sözler inanın AKP’lilere, MHP’lilere diğer siyasi partilere herkese ait.

‘Niye o adaya oy verdin?’ falan. Kardeşim vermişse vermiş. Benim derdim bir avuç insanla, başka hiç kimseyle değil. Türkiye’nin demokrasiyle olan sınavı da o bir avuç insanla.

Bu insanları ben tanıyorum siz de tanıyorsunuz. Biz mücadele veriyoruz. Demokrasiye sıkıntı verilmiştir. Hakkımız gasp edilmiştir.

Bütün bunlar yaşanmıştır ama Türkiye herhangi bir Ortadoğu ülkesi değildir.

Bütün dünya bilsin ki biz demokrasiyle buluşacağız. O bakımdan asla rahatlık yok rehavet yok.”

BU HERHANGİ BİR SEÇİM DEĞİL

“Havalar ısındı, yok tatil yok bayram. Bayramda gideceğiz, büyüklerimizin elini öpeceğiz, dualarımızı edeceğiz ama sağlıklı sıhhatli İstanbul’a geleceğiz, gelirken de arkada kimse kalmış mı ona da dikkat edeceğiz.

Bu herhangi bir seçim değil.

O bakımdan hiç rehavet yok, tam aksine tam kararlı şekilde göreceksiniz on binlerce insanın sandığa kilitlendiği, on binlerce avukatın sandık sandık görevlendirildiği ve inşallah sıfır hatayla, o bir avuç insana hiç fırsat vermeden bu süreci bitireceğiz.”

BENİ ÇEKEN KAMERAMANIN NE SUÇU VAR

“Mağduriyet sürecini herkese anlatacağız. O kararsız insanların da bizi takip ettiğini biliyorum.

Ben her programa giderim kardeşim, “O televizyona sakın çıkma” diyorlar. Çağırsınlar oraya da giderim.

Ben bu süreci şöyle değerlendirmek istiyorum. Maksimum düzeyde insanlara ulaşmak anlatmak istiyorum. Bu arada gitmek derken inşallah doğru değildir. Son CNNTürk’te katıldığım programda 4 kameramanın işine son verildiğini duydum. İnşallah doğru değildir. Eğer bunu CNN Türk kurumu birkaç gün içinde yalanlamazsa, yapmışlarsa kınıyorum.

Yapmazlarsa sükut ikrardandır. Kabul ediyorsunuz demektir. Kardeşim, beni çeken kameramanın ne suçu var.

Bugün duydum ve çok üzüldüm. Daha da özel tespitler var ailelerinin ne durumda olduğu vs. Oralara girmeyeceğim. Bunu mutlaka aydınlatmaları lazım. Ben her kanala gideceğim. Ben sesimi herkese duyurmak istiyorum. 31 Mart gecesinden beri yapılan hukuksuzluğu, AA’nın bu ülkeye yaşattığı rezaleti, sıkıntıları, bütün o kararsız olan halka duyurmak istiyorum. Daha sonrasında mazbatamızı aldıktan sonra 18 günde yaptıklarımızı anlatmak istiyorum. Karşımızdaki iradenin amacının iş yapmak, üretmek olmadığını anlatmak istiyorum.”

TOPBAŞ İSTİFA ETTİRİLDİ, KİM VARSA ORAYA BURAYA SÜRÜLDÜ

“Bu karşımızdaki akıl o kadar tükenmiş ki, “çaldılar” dediler. Kim kardeşim kim? “Siyaseten söylenmiş bir söz” demiş. Ya bu kadar basit değil, yapmayın. “Çaldınız” lafı. Kardeşim 250 sayfalık hikayede, ona rağmen çaldılar yok. Organize iş diyorlar. Siz çocuklarınızı emanet ettiğiniz öğretmenlere mi güvenmiyorsunuz, çocuklarınızı emanet ettiğiniz bankacılara mı güvenmiyorsunuz. Ben İstanbul halkının yüzde yüz doğru karar vereceğini düşünüyorum. Bu insanların anlayışını herkesin gözünün önüne sereceğiz, en başta vicdan ve ahlak. Biz 18 gün görev yaptık. Bu da aldığımı yeni haber. 18 gün görev yaptığımızda aynı oradaki insanlar bize hizmet ettiler. Ya bizim insanımız. İBB’de çalışanın sizden bir farkı yok ki. Siz de benim komşum, onlar da benim komşum. Bu ülkenin insanı. Emeğini kazanıyor. Torpille girmiş falan geçelim bunları. Ya inanır mısınız Uğur bey, o süreç içerisinde çalışanların büyük bir kısmı Sultanbeyli’ye sürülmüş.

Sayın Topbaş istifa ettirildi. Sonra sayın Ünsal Meclis’ten seçildi geldi. Topbaş’ın çevresinde kim varsa oraya buraya sürüldü. İnsana saygısı, hürmeti olmayan bir yönetim anlayışı.

Beni arıyorlar, efendim neymiş İmamoğlu gelecekmiş İSMEK’teki çalışanları işinden atacakmış. Ya kardeşim akılınızı başınıza toplayın. Ben kapatmaya, atmaya değil, ben açmaya, almaya geliyorum. İnsanları oraya almaya geliyorum. Fazla değil, altı ay o kardeşlerimi o İBB’de alın teriyle çalışıp evine ekmek götürenleri, o 82 bin insan bakacak ki zorla bu adam bizi mitinge götürmüyor.

Zorla siyasi görev vermiyor, herkese diyor ki işini yap.

5 yıl sonra ben gideceğim ama siz burada kalacaksınız. Hiçbirinizin ekmeğini ben cebimden vermiyorum. Sizin patronunuz 16 milyon İstanbullu. Fazla değil 6 ay sonra her birisi göreceksiniz, zihninden o siyasi partiyi silip atacaklar.

Biz, birilerinin fayda gördüğü bölünmeyi bölmeyi bu topluma devam ettirmek için gelmiyoruz. Biz kucaklaştırmaya, küsleri barıştırmaya geliyoruz.”

YILDIRIM’A NORMALLEŞME ÇAĞRISI

“Ben bu çağrıyı 31 Mart öncesi yaptım. 31 Mart sonrasında 6 Mayıs’ta bu süreç yaşandıktan sonra en az 3 defa daha ben buluşmak isterim, İstanbul’u konuşmak isterim diye tv programlarında söyledim.

Dün akşam ilk beyanı “buna kendim karar veremem” demiş. Sonra beni ima ederek “iki kişi var, tek başıma karar veremem” demiş. Kimi ister bilemem ama ben hazırım Sayın Yıldırım.

Ben hazırım sayın Yıldırım. Eğer konu ikimiz isek ben hazırım. Bir düello için değil, bir medeniyet için bu ülkede 2 insan konuşabiliyormuş’un ispatı için istiyorum. Düello için değil. Keşke kabul etseniz, Türkiye’nin normalleşmesine çok büyük katkı sağlamış olursunuz. Ben bile alkışlarım sizi sayın Yıldırım.”

(SEÇİM GÜNÜ) 3-4 SAAT İÇİNDE HERŞEYİ BİTİRMİŞ OLACAĞIZ

“Bir müfettiş gönderdiler. 13-14 kişiyle çalışmaya başladılar. AK Parti’nin bir şehirden milletvekili adayı. Hakkımdan açılmış kapanmış tüm dosyaları soruşturacakmış. Acelesi varmış. Bir şey bulursa aktaracağı abileri varmış herhalde. Bu basit oyunlarla seçimin sürecinde bir şey yapabilir miyiz. Belediye başkanı da laf atmaya kalktı eline yüzüne bulaştırdı.

Bazı yargı mensupları kraldan çok kralcı. Dosyaya evrak eklemeye çalışıyorlar bir an önce. Hukuk adına ne yaparsanız yapın boynumuz kraldan önce. Hukuksuzluk adına yapılacaklar karşısında 82 milyon karşılarına duvar gibi dikilir. Biz bu süreçle ilgili yola çıkarken kaygımız yok.

AA’nın ismi dursun. O bize Atamızın emaneti. İçindeki cüruh temizlenene kadar güvenmeyeceğiz. Bir ajansla işbirliği yaparak o gece size anlık bilgi servis edeceğiz.  İl başkanlarımız, görev alacak arkadaşlarımız, CHP’liler, İYİ Partililer, diğer partililer 3-4 saat içinde her şeyi bitirmiş olacağız. Milyonlarca insanla gidip Saraçhane’deki görevi devralacağız.”

İmamoğlu’nun annesi, “Anlatmama gerek yok, nasıl görüyorsanız öyle birisidir. İBB başkanı olacağı aklıma gelmezdi, ben okumadım ev hanımıyım. Ama çocuklarım okusun diye çok uğraştım. Hakkını yediler. Onun bir damla terini bile helal etmiyorum.” ifadelerini kullanırken; babası “Yüzüne karşı onu ilk kez methediyorum, asla yalan söylemez. Siyasete atıldı, ona iki şey söyledim bir sakın hak yeme, iki, asla partizanlık yapma. Asla yalanı dolanı yoktur.” diye konuştu.