Gorbaçov sosyalist ekonomiyi nasıl yıktı?

"SSCB bizzat parti önderliği içindeki hainlerin ve onların yarattığı yeni kapitalist sınıfın bilinçli çabaları sonucunda yıkıldı."

Candan Badem

Sovyetler Birliği, planlı ekonomideki yapısal zayıflıktan dolayı veya genelde ekonomik sebeplerle yıkılmadı, en tepedeki yöneticilerin ihanetiyle yıkıldı. Hain Gorbaçov SBKP Genel Sekreteri olduktan sonra Aleksandr Yakovlev denen haini Kanada Büyükelçiliğinden getirip ideolojiden sorumlu politbüro üyesi yaptı ve bütün Sovyet medyası ve yayınlarını onun emrine verdi. Böylece kapitalist ideoloji bizzat parti yayınlarından dile gelmeye başladı. Gorbaçov dış işleri bakanı yaptığı Şevardnadze denen hainle birlikte Doğu Avrupa sosyalist ülkelerini birer birer emperyalizme peşkeş çekti. Ayrıca başta Baltıklar olmak üzere ulusal cumhuriyetlerdeki burjuva milliyetçi hainlerle birlikte SSCB’yi bölmeye parçalamaya girişti. Hainler bütün bunları yaparken halkı sosyalizmden soğutmak için sosyalist planlı ekonomide yapay ekonomik krizler de yarattılar. Şimdi bu ekonomik mekanizmalardan bazılarına bakalım.

Gorbaçov haininin sosyalist ekonomiye ilk darbesi 1985’te uygulamaya koyduğu sözde alkolizmle mücadele amaçlı anti-alkol uygulamaları oldu. Alkollü içki üretimi ve satışı birden yarı yarıya düşürüldü, alkollü içki satan mağazaların sayısı birden azaldı. Alkol ancak saat 14 ile 19 arasında satılmaya başladı. Fiyatlar birden iki üç katına çıktı, bir şişe votkanın fiyatı 10 ruble oldu ki ortalama maaşın 200 ruble olduğu koşullarda bu çok ciddi bir artış demekti. SSCB’de içki üretimi ve satışından elde edilen gelirle öteki temel gıdalar sübvanse ediliyordu. İçkiden elde edilen gelir merkezi bütçe gelirlerinin % 10’una tekabül ediyordu. İçki gelirleri düşünce temel gıda fiyatlarını düşük tutmak da zorlaşmaya başladı. Buna dünya pazarında petrol ve doğal gaz fiyatlarındaki düşüşten dolayı SSCB ihracat gelirlerindeki düşüşler de eklendi. SSCB normalde sadece petrol ihraç etmiyordu, makineler de ihraç ediyordu ve geçici fiyat dalgalanmalarını aşacak güçteydi. Ancak ekonomi yönetimi hainlerin eline geçmişti ve bu hainler sürekli yapay tüketim malları kıtlıkları çıkarıyorlardı. Nitekim 1988’de hainlerin uygulamaya soktuğu iki mekanizma durumu daha da zorlaştırdı.

1988’de çıkan kooperatifler yasası ile kooperatiflere başka haklar yanında ihracat ve ithalat yapma hakkı da verildi. Bu ise planlı ekonomiye doğrudan darbe demekti çünkü SSCB içindeki bütün temel gıda ürünleri ve hatta sınai ürünlerin fiyatları dünya fiyatlarına göre çok düşüktü. Kooperatifler ucuza aldıkları bu ürünleri dışarıya satarak büyük gelirler elde ettiler ve bu gelirler kooperatif yöneticileri ve üyelerinin cebine girdi. Örneğin içeride çok ucuza satılan kaliteli Sovyet tereyağını İngiltere’ye sattılar. Bu durum aynı zamanda SSCB içinde tereyağı kıtlığı yarattı. Kooperatifler ayrıca hammaddeleri, sınai yarı mamul ve mamulleri de sosyalist ve kapitalist ülkelere satmaya başladılar. Bu açıkça planlı ekonominin temeline balta vurmaktı.

Gorbaçov haininin yine 1988’de çıkardığı işletmeler yasası da bu ekonomik vurgunu kolaylaştırdı. Bu yasa ile işletme yöneticilerine ürünlerinin fiyatlarını kendileri belirleme ve ürünlerini kendileri pazarlama hakkı verildi. Böylece işletmeler arasındaki tedarik zincirleri bozulmaya başladı. Kooperatifler işletme müdürlerine rüşvet vererek iç pazara gitmesi gereken ürünleri dışarıya satmaya başladılar ve içerdeki kıtlığı artırdılar. Ya da işletme müdürleri aile üyelerine kurdurdukları kooperatifler üzerinden ürünlerini satmaya başladılar. Ardından ithalat izinleri geldi ve kooperatifler rafları yabancı mallarla doldurmaya başladılar. İthal ürünleri satanlar ve sosyalist işletmelerin mallarını dışarıya satanlar gelecekteki oligarşinin nüvelerini oluşturdular. Ekonomideki denetim ortadan kalkınca herkes işletmelerden birşeyler çalmaya başladı. Sıradan çalışanların hırsızlığı küçük boyuttaydı ancak işletme müdürleri ve gölge ekonomideki yeni burjuvazi çok büyük çapta hırsızlık yapmaya ve kıtlığı çekilen mallar üzerinden spekülasyona başladı. Gorbaçov döneminde bu yeni yaratılan kooperatif ve gölge ekonomi sektöründe 3 milyon insan çalışmaya başladı. Böylece yeni bir kapitalist sınıf oluşmaya başladı. Görüldüğü üzere, sosyalist ekonomideki sorunlar planlı ekonominin içsel yapısal sorunlarından dolayı değil, sosyalist ekonomiye düşman unsurların sistemin içine kasten sokulması ve düpedüz yağmalama sonucunda ortaya çıktı. Bu arada Yakovlev ve şürekasının emrindeki medya her gün Stalin hakkında yalanlarla halkın kafasını karıştırıyordu. Baltıklarda ve öteki cumhuriyetlerde ayrılıkçı eğilimlere açıkça göz yumuluyordu. Kapitalist yolcular halka doğrudan kapitalizme geçmek istediklerini söylemiyorlar, daha iyi bir sosyalizm istedikleri yalanıyla kitleleri kandırıyorlardı. SSCB bizzat parti önderliği içindeki hainlerin ve onların yarattığı yeni kapitalist sınıfın bilinçli çabaları sonucunda yıkıldı. SSCB’de kamu işletmelerinin ve kamu servetinin yağmalanması insanlık tarihindeki en büyük hırsızlıktır.