Eski AKP'li Ocaktan: Müslümanların yönetim modelleri toplumu sürüleştirdi

AKP'nin "küskün"lerinden eski Bursa Milletvekili, Karar yazarı Mehmet Ocaktan isim vermeden "başkanlık sistemi eleştirisi yaptı. Müslüman toplumlardaki yönetim modellerinin insanları "sürü" haline getirdiğini öne sürdü.

Eski AKP'li Ocaktan: Müslümanların yönetim modelleri toplumu sürüleştirdi

Eski AKP Bursa Milletvekili Mehmet Ocaktan, Ahmet Davutoğlu’na yakınlığıyla bilinen Karar gazetesinde kaleme aldığı yazısıyla başkanlık sistemine yönelik “özeleştiri”de bulundu.

Geçmişte Yeni Şafak, Akşam, Star gibi AKP’ye yakın gazetelerde Genel Yayın Yönetmenliği ve yazarlık yapan Ocaktan, siyasal islamcılığın yol açtığı sonuçlardan yakındı. Ocaktan, bu anlayışla inşa edilen yönetim modelleri sonunda toplumların “sürü” haline getirildiğinden dem vurdu.

“Sürü toplumu Müslümanların hayali olamaz” başlıklı yazısında Ocaktan, “Müslüman toplumların tarihsel tecrübesine bakarak bir kanaat oluşturacak olursak, inşa ettiğimiz yönetim modellerinin insanların özgür irade kullanımı ve özgür tercihlerde bulunmasını bloke ederek, sürünün parçası haline dönüştürdüğünü söylememiz gerekir, yani ‘sürü toplumu…’” ifadelerini kullandı.

Ocaktan’ın yazısından bazı bölümler şöyle:

“Yaşadığımız çağda demokrasi dışında, özgürlükleri ve insan haklarını teminat altına alan başka bir sistem olmadığına göre, Müslümanların bazı mazeretlerin arkasına sığınmaları maalesef güçlü dindarlık anlayışından çok ‘kapalı toplum’ hayalinin bir ürünüdür. Eğer Müslüman toplumların tarihsel tecrübesine bakarak bir kanaat oluşturacak olursak, inşa ettiğimiz yönetim modellerinin insanların özgür irade kullanımı ve özgür tercihlerde bulunmasını bloke ederek, sürünün parçası haline dönüştürdüğünü söylememiz gerekir, yani ‘sürü toplumu…’

***

Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün’ün ifadesiyle “İnsanın doğuştan getirdiği temel hak ve özgürlükleri herkes için isteyen ve Allah’ı bu hakların kullanımının garantörü olarak gören bir dinin” mensupları için, ‘ortak iyi’yi herkese ulaştırmak idealinin bir parçası olmak durumundadır. Nasıl bir sistem tercihi yaparsak yapalım kurduğumuz devlet, doğasını o devleti oluşturan bireylerin doğasından almak durumundadır. Elbette temel hak ve özgürlükler, ifade özgürlüğü, din özgürlüğü esastır ama daha da önemlisi bireyler fıtratın kaldıramayacağı hiçbir şeyle mükellef değildirler. Maalesef İslam siyaset düşüncesinin devlet geleneğinde, devletin bekası için özgürlüklerin feda edilmesi kutsanmış ve bir bakıma toplum sürüleştirilmiştir.”